Lütfen Beni Haksız Çıkar YÖK

2022 Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nun yarın açıklanacağı belirtildi. Dolayısıyla kontenjan yazım daha ileri bir tarihe kaldı. Bu yazıda yarın açıklanacak olan üniversite kontenjanları ile ilgili bazı dileklerde bulunacağım.

Birkaç yıldır kontenjan yazılarımın sonunda gereken değişikliklerin kısa vadede yapılmayacağı yönündeki kaygımı vurguladım. “Yükseköğrenimdeki o muhteşem ataletin bu çarpık sistemin -belki birkaç kozmetik değişiklik ile ama temelde- tüm çarpıklığı ile devam etmesini sağlayacağından korktuğumu” belirttim ve yazıları şöyle bitirdim: “Benden uyarması. Umarım yanılırım.” Maalesef son birkaç yıldır yanılmıyorum. Haydi bu yıl beni yanılt YÖK. Nasıl mı?

Tüm programlarda kontenjan planlaması ülkenin (ve dünyanın) gelecekteki ihtiyaçlarına ve istihdam beklentilerine göre yapılmalı. Halbuki YÖK büyük ölçüde doluluk oranlarına bakarak (doluluk %85’in üzerinde ise kontenjanı biraz (%2-%6 arası) artır, doluluk %85’in altında ise kontenjanı bir miktar (%5-%10 arası) azalt) kontenjan planlaması yapıyor. Kontenjanların belirlenmesinde önemli faktörler:

• Kontenjan balonu olan bölümlerde kontenjanlar azaltılmalı. İki sene öncesinin sınav ve sistem değişikliğinin yarattığı balon geçen sene temizlendi. Barajın kalkmasına rağmen bu sene talep geçen seneki kadar yüksek olmayabilir.

• Tüm programlarda (yeni öğrenci)/(öğretim üyesi) oranı en fazla 10 olmalı (ki programın tümündeki öğrenci/öğretim üyesi oranı 40’ı geçmesin). Asgari kadro kısıtlarına uymayan bölümlere kontenjan verilmemeli.

• Örgün eğitimde bile kontenjanların dolmadığı programlarda ikinci öğretimden çıkılmalı.

• Üni-Veri sonuçları dikkate alınmalı. İstihdam oranı düşük ve nitelik uyuşmazlığı yüksek bölümlere daha az kontenjan verilmeli.

Haydi beni haksız çıkart YÖK. Umuyorum bu faktörleri göz önünde tutan bir çalışma yaptın ve anons edeceğin kontenjanlar da bunu belli edecek. Utandır beni YÖK!

Nasıl mı?

• Geçen sene okul birincileri hariç 494,132’ye çıkardığın 4 yıllık lisans kontenjan balonunu söndür.

• Yükseköğretimin ekonomik yükünün devletin sırtından vakıfların sırtına aktarılma eğilimine son ver.

• Öğretim üyelerini aşırı yükleyip araştırma çıktılarına zarar veren ikinci öğretimden çıkışı hızlandır.

• Sektör ihtiyacının üzerine çıkmış olan hukuk kontenjanını artık artırma, hocası eksik hukuk fakültelerine kontenjan verme.

• Yılda 20.000 öğretmen atanabiliyorsa eğitim fakültelerinin toplam kontenjanın 40.000’ın üzerinde olması yanlışına son ver.

• Bilgisayar mühendisliği ve İngilizce öğretmenliği gibi talebin karşılanamadığı programların kontenjanlarını (öğretim üyesi sayılarına bağlı olarak) yükselt.

• Birçok öğrencinin mesleğe götürdüğü yanılgısı içinde olduğu siyaset (21.500 kontenjan, %54 doluluk), ekonomi (14.800 kontenjan, %49 doluluk) ve benzeri
alanların kontenjan balonlarını söndür.

Haydi, beni yanılt YÖK

Türkiye’deki üniversite kontenjanları akademik veya ekonomik nedenlerle değil siyasi nedenlerle artırıldı. Bu yanlış politika genç işsizliği sorununu çözmeyip sadece öteledi. Üniversitelerimiz iş dünyasının beklentilerinden kopuk bir şekilde diplomalı işsiz yetiştiriyorlar. Birçok kontenjan ciddi olarak geriye çekilmeli, kontenjanlar öğretim üyesi sayısına endekslenmeli, birçok programda ikinci öğretimden çıkılmalı ve kontenjan planlama sürecinde gelecekteki istihdam piyasası beklentileri kullanılmalı.

Bunlar yapıldı mı? Yarın göreceğiz. Ben yarısı bile yapılmamıştır diyorum. Umarım YÖK beni utandırır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Erkut Arşivi