Mine Uzun
Konu kekemeliğinden aylar sonra kurtuldum mu ne?
Ne yazsam… Ne yazsam… Ne yazsam… Malum yarın Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu toplantısı var. Onu mu yazsam?
· Muhtemelen faizler değişmeyecek.
· ABD durgunluk ile mücadele edecek.
· Avrupa ve ABD sıkılaşarak (!) genişlemeci para politikasına devam edecek.
· Yüzde 5 hedefine ulaşmak için kararlılıkla attığımız adımlar sürdürülecek.
· Ha bir de enflasyonun düşmesi için küresel barış çok önemli.
Yok, hayır bunları yazmayacağım bu hafta. Çünkü hiçbir şey değişmeden bir sonucu değiştirmek imkânsız.
Yeni ehliyetimi aldığım günlerdi. Arabayı paralel park etmeye çalışıyorum, ama bir türlü kaldırımla aramdaki mesafe kapanmıyor. Delireceğim. O sıralarda yakınlarda bir okulun son zili çaldı. Çocuklar hurra koşuştura koşuştura dışarı çıktılar. Yüzümdeki çaresizliği ve endişeyi gören bir servis şoförü yanıma geldi. Eliyle o meşhur camı aç hareketini yaptı ve bana “Direksiyonu hiç çevirmezsen hep aynı açıda gider gider gelirsin” dedi.
Direksiyonun çevrilmesi şart yani…
Kıssadan hisse…
O gün bir kez daha aynı hareketi yaparak farklı sonuç alamayacağımı anladım. Öyle bir anımdı. Paylaşmak istedim.
Eee ben ne yazacağım o zaman. Hah buldum! Kur korumalı mevduat (KKM) yazayım.
• Döviz kurlarındaki yükselişe engel olmak için hazinenin üzerine 60.6 milyar lira yük bindi.
• Merkez KKM verilerini açıklamadığından Merkez’in üzerine binen yükü bilmiyoruz.
• 2022 yılında Merkez Bankası’nın 70 milyar döviz sattığı tahmin ediliyor.
• Ve bütün bunlar dolarizasyonun önüne geçmek için yapıldı. Ama ülkenin milli parası dövize endeksli hale geldi.
Eee Mine sen bunu her yazında yazıyorsun zaten. Hadi başka bir şey dene onu yaz bize.
Peki! Hımmm ben size bu hafta bardağın dolu tarafını yazayım.
Bildiğiniz üzere bilanço dönemindeyiz. Peş peşe açıklanan finansallar aslında içinde bulunduğumuz konjonktürde Borsa İstanbul yatırımcıları açısından bir fikir verebilir.
Bu kadar enflasyon, Merkez Bankası ve faiz konuştuğumuz ortamda elbette birincilik bankacılık sektörüne gidiyor. TCMB’nin 2021 Eylül ayında başladığı faiz indirimleri ile enflasyonun çok altında kalan mevduat ve Merkez Bankası fonlanma oranları bankacılık sektörüne önemli ölçüde olumlu yansıdı. Kredileri soğutma
çabası, kredi faizlerini yükseltince bir de kredi-mevduat faiz makası iyice açıldı.
Yaz sezonunun etkisi, pandeminin yavaşlaması ile birlikte havacılık sektörüne ilişkin beklentiler aşıldı. Yolcu sayıları arttı, uluslararası uçuş kısıtları iyice hafifledi. Ufak ufak eylüle yaklaşıyoruz, bizler izinleri kullandık diye yaza bitti gözüyle bakıyoruz ama kazın ayağı öyle değil. Bizler çalışırken hâlâ tatil yapacaklar var. Hatta bunların çoğu da yabancı. Savaştan nemalanılmaz elbette ama Rusya ve Ukrayna arasında yaşananlar ve Rusların neredeyse Türkiye dışında bir seçeneğinin kalmaması da cabası. Yani diyeceğim o ki havacılık sektörü de pek revaçta bu ara.
Enflasyon deyince perakende, gıda ve indirim marketlerini saymadan olmaz herhalde. Her şeyin en ucuzunu araştırıp bir ürünü oradan, bir ürünü buradan alan yurdum halkı olağan olarak indirim marketlerinin cirolarını ve kârlılıklarını olumlu şekilde etkiledi. Diğer yandan pek çok şeyden kısılıyor ama dara düşünce en son boğazdan gidiyor. Böylece perakende sektörü de radarımıza girdi.
Ben de inanın istiyorum farklı farklı konuları yazmak. Hatta Nilay’a söylüyorum. Bak Nilaycığım; ben çok iyi bir çiçek yetiştiricisiyim onu yazayım. Yok. İyi bir gezginim gezdiğimi, gördüğümü, çalıştığımı yazayım. Yok. Sağlık? Yok. Olmaz Mine. (hiç şikâyet etmem sanıyordu ) Yani aslında tam olarak olmaz da değil. “Ekonomiye ek olarak yazmak istersen gazetemizde istediğin kadar köşe açarım ben sana” diyor.
Ekonomi, enflasyon faiz sarmalına öylesine sıkıştı ki; konu kekemesi olup çıkıyoruz işte biz de. Gündem hep aynı kısır döngüde. Ama bu hafta şu finansallar imdadıma yetişti.
Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu toplantısının olduğu hafta farklı bir konu yazabilmiş olmanın huzuru içinde yazıyı tamamlıyor, sevgilerimi sunuyorum.