Kerem Kırçuval
İNAT BİR DE YA MURAT?
Yanlış inadından neden dönülmüyor?
Memleketin sözü dinlenen, lafı geçen, birikimi uluslararası kabul gören ki geçmiş dönem ekonomideki başarılarına alkış tutulan tüm ekonomistler, uygulanan politikaların Türkiye’yi iflasa götüreceğini bas bas bağırıyor.
Bilim ile neden inatlaşılıyor?
Mevcut politikanın ömrünün, parası olanın da keyfinin kaçağı güne kadar süreceği, bu haliyle sadece yoksulu daha inciteceği görülemiyor.
Sadece Hazine değil, herkesin borç defterinin kabardığı, bir süre sonra borçlanmanın da imkansız hale geleceği anlaşılamıyor.
Peki, “Bu devlet değil, bu millet size ne etti?” sorusunun yanıtı verilebiliyor mu? Hayır.
Modelin amacıyla sonuçları arasında bu kadar büyük uçurum var iken, Merkez Bankası’nın neredeyse tüm tahminlerinin, “Herhalde şaka bu” tepkisine neden olduğu ortadayken hatadan dönme erdemine neden varılamıyor?
Adliyeler, çek-senet, alacak-verecek, nafaka ve şiddet davalarının işgali altında. Ahali birbiriyle hem kavgalı hem adliyelik.
Ve maalesef, adalet eskiden olduğu gibi geç gelmiyor. Artık hiç gelmiyor.
“Enflasyona rağmen büyüyoruz” diyor Hazine Nazırı. Sanayi Nazırı daha iddialı; “Türkiye olarak muazzam bir sıçramanın arifesindeyiz” diye konuşuyor.
Eskiden “Olabilir” diyordum. Oradan öyle görünüyor sanıyordum. Şimdi ise sahiden aklımıza şaka yaptıklarını düşünüyorum. Bunlara minik bir hatırlatma yapayım:
“Herkes çarşıya-pazara gidiyor. Ve herkes ekmek alıyor.”
20 senede sıçramayı başaramayanlara haksızlık etmeyelim. Sadece 9 ayda enflasyon, üstelik resmi verilere göre, yüzde 20’den yüzde 80’e ulaştı. Dolar 8 lirayken dün 17 lirayı aştı.
Asgari ücretlerdeki artışa, işçi, emekli ve memura verilmesi zorunlu enflasyon farklarına bakmayın siz.
Rakamları Ayarlama Enstitüsü dediğim TÜİK’in verilerinin bile gereği yapılmıyor. 4 yılda enflasyonumuz şahlanarak yüzde 181’i görürken; misal emeklinin bayram ikramiyelerine yine 4 yılda sadece yüzde 10 zam yapılabiliyor.
Dalga mı geçiyorsunuz?
Ayar öyle kaçtı ki ahalinin en çok işittiği laf, “Gözünüze dizinize dursun” oldu. Misal; yasal zorunlu artışları bile Survivor eleme gecesine çevirip, “Bak açıklıyorum, bak veriyorum, ahan da verdim” diyenler, üç marketle, toplasan 10 stokçuyla baş edemiyor.
Alkışların sadece kendilerine çalınmasını, şikayetlerin dış güçlere ve yüce Allah’a edilmesini istiyorlar.
Muhalefetin vaatlerini hayata geçirip bu girdaptan çıkacaklarını sananlar keşke vakti zamanında uyarılarına kulak verseydi.
Mazlum yoksul çoğunluğun, sesi çıkmayanların sesi olacakları iddiası ile gelip, herkesin sesini bastırmasaydılar keşke. Ve parası olanların, yani sadece zenginlerin yanında olmasalardı. Zenginlerin biricik kârlarına bir şey olmasın diye icat ettikleri yöntemlerle yoksulların cebine el atmasalardı.
Koca ülkenin geliri; belli çoğunluğu, zengin bir azınlığı besliyor artık.
Servet düşmanlığı yapmıyorum. Zengini de bir inat uğruna buna ben mecbur etmiyorum.
Dün bir doktor bir de avukat öldürüldü bu ülkede. Hamdolsun terör bitti ama şiddet arttı.
Dikkat çekmiştim bir daha söyleyeyim; davalara ve üçüncü sayfalara dikkat edin. Ekonominin seyrini en iyi onlar anlatıyor.
İnat da bir murat da… Böyle denir ama görünüyor ki bu inadın muradı nasipsiz!
Doktor cinayetine yayın yasağı gelmiş, haberi olmayanları uyaralım.