Erhan Erkut
En Tepedekiler
Akademisyenlerin en önemli akademik çıktısı hakemli dergilerdeki yayınlarıdır. Bu yayınlara yapılan atıflar yazarların bilimin gelişimine olan katkısını ölçerler. Akademik kariyerlerin gelişiminde çok önemli olan yayın ve atıf sayıları, araştırma fonlarının dağıtımında, öğrencilerin üniversite tercihlerinde ve üniversite sıralamalarında da belirleyici roller oynarlar. Durum böyle iken, yakın zamana kadar tüm bilim dallarını ve araştırmacıları içeren standardize edilmiş bir atıf ölçütü yoktu.
Yeni bir ölçüt
Stanford Üniversitesinden saygın bilim insanı John Ioannidis’in liderliği ile PLoS Biology dergisinde yayınlanan bir makalede böyle bir ölçüt geliştirildi. Geliştirilen kompozit atıf endeksi, atıf sayısı, makale sayısı ve atıf sayısını birlikte ölçen H indeksi, yazar sayısına göre belirlenen Hm indeksi ve yazar sırası gibi farklı faktörleri içeriyor. 6 farklı ölçütün logaritmaları alan bazında standardize edilip toplanıyor. Örneğin, aynı alandaki Yazar A’nın 100, Yazar B’nin ise 1,000 atıfı varsa ve bu alanında en çok atıf alan araştırmacı 10,000 atıf almış ise, Yazar A atıflardan log(100)/log(10.000) = 0.5, Yazar B ise log(1.000)/log(10.000) =0.75 puan alıyor. Makalede bu yeni endeksin, yazarın toplam etkisini ölçme konusunda toplam atıf sayısından neden daha iyi bir ölçüt olduğu açıklanıyor.
Yeni ölçüt ile tepedeki %2
Prof. Ioannidis ve çalışma arkadaşları bu yeni ölçümü geliştirdikten sonra, Elsevier ile Scitech Strategies desteği ile 7 milyona yakın aktif araştırmacıyı içeren dev bir veri tabanı çalışması yapıyor ve farklı bilim dallarında kompozit endeksi en yukarıdaki %2’ye dahil olan 159,684 akademisyeni belirliyor. Özetle, bu akademisyenlerin kendi dallarında en büyük etkiyi yaratan araştırmacılar olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan araştırma dünyada büyük ilgi uyandırdı ve makale yarım milyon defa indirildi. Dünyadaki birçok üniversite kendi araştırmacılarının ilk %2’ye girdiğini gururla duyurdular.
Türkiye doğumlu araştırmacılar
Veri tabanındaki Türk araştırmacılardan sadece Türkiye adresli olanları belirtilmiş olduğu için tüm veri tabanını Türkçe isimler için manuel olarak taramak gerekli. Veri tabanında en yüksek endekse sahip ve hepsi de dünyada ilk 1.000 arasında bulunan ve hayatta olan 4 Türkiye doğumlu araştırmacı:
Eğitimlerini nerede almışlar?
İlhan Fırat Akyıldız Avusturya Lisesini bitirdikten sonra lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini Almanya’daki Erlangen Üniversitesi’nden almış. Liseyi Mardin’de tamamlayan Aziz Sancar İstanbul Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Texas-Dallas üniversitesinde doktora yapmış. Galatasaray Lisesini bitiren Daron Acemoğlu, lisans derecesini York Üniversitesi’nden, yüksek lisans ve doktorasını ise London School of Economics’den almış. Gökhan Hotamışlıgil, Ankara Anadolu Lisesi ve Ankara Üniversitesi’nden sonra Harvard’dan doktora almış.
Bu 4 akademisyenin tümü yurt dışı doktoralı, ABD’de çalışıyor ve üçü mühendislik veya tıp alanında. Ayrıca, bu liste bir sonraki Nobel adaylarımızı da gösteriyor: Hem genç hem de son derece aktif olan ve bu ölçütleri daha da yukarılara taşıyacak olan Gökhan Hotamışlıgil ve Daron Acemoğlu.
Türkiye adresli akademisyenler
Alanlarında en yukarıdaki %2’ye girmiş 159.683 araştırmacı 149 farklı ülkede bulunuyor. En kalabalık gruplar ABD (68.016), İngiltere (15.001), Almanya (8.792), Kanada (7.225), Japonya (6.316), Avusturalya (5.441), Çin (5.272) ve Fransa (5.048). Türkiye ise 614 araştırmacı ile Polonya, Rusya ve Yunanistan’ın hemen arkasında ve Brezilya ile İrlanda’nın hemen önünde 29. sırada.
En yukarıdaki %2’de 20 veya daha fazla araştırmacısı olan üniversitelerimiz: İTÜ (39), ODTÜ (31), Bilkent (27), Koç (26) ve Hacettepe (23). Alan bazlı baktığımızda ise, enerji 81 araştırmacı ile açık ara en önde. Sonra yapay zeka ve görüntü işleme (39), malzeme (33), ağlar ve telekomünikasyon (31). En az 5 araştırmacı bulunduran 31 alanın tümü fen bilimleri, mühendislik ve tıp altındaki alanlar. Kompozit endekse göre en yukarıdaki 4 Türkiye adresli araştırmacı ise, İlhami Gülçin (Atatürk, Biyomoleküler Kimya), İsmail Çakmak (Sabancı, Agronomi ve Tarım), Mustafa Soylak (Erciyes, Analitik Kimya) ve Ekmel Özbay (Bilkent, Uygulamalı Fizik).
Bu araştırma iki noktayı ortaya çıkarıyor: 1) Türkiye kökenli araştırmacılar farklı alanlarda dünya çapında araştırmalara imza atabiliyorlar ve kendi alanlarının en tepesinde bulunabiliyorlar; 2) En başarılı araştırmacılarımız ABD’de çalışanlar arasından çıkıyor. Birinci nokta bize gurur vermeli, ikinci nokta ise bizi düşündürmeli. En üretken Türkiye doğumlu akademisyenlerin yurt dışında olmasının nedeni kendilerine sağlanan araştırma olanakları mı, yoksa Türkiye’deki akademik ortamın ve araştırma ikliminin olumsuz yanları mı? Kanımca ikisi de önemli ve eğer Türkiye’deki akademik özgürlük erozyonu devam ederse daha fazla üretken araştırmacımız yurt dışını tercih edebilir ve daha az üretken araştırmacı yurt dışından ülkeye geri döner.