Erhan Erkut
Eğitimi nasıl harmanlasak?
Pandemi sürecinde dilimize yerleşen sözcüklerden birisi de “hibrit.” İngilizce “hybrid” sözcüğünün Türkçeleştirilmiş hali olan hibrit yerine bazıları karma veya harmanlanmış da diyor. Eğitim ile ilgisi olan herkes hibrit eğitimde yüz yüze ile çevrimiçi eğitimin karıştırılmasını (harmanlanmasını) anlıyor çünkü 2021’den itibaren kullanılan (ve bence artık hep kullanılacak olan) model bu. Yükseköğrenim Dergisi için geçen sene yazdığım bir makalede belirttiğim üzere pandeminin başlangıcından beri yükseköğretim kurumları 15 farklı strateji ile okullarını seyreltmeye çalıştılar. Fakat bu stratejilerin çoğu palyatif (anlık/geçici) idi (örneğin açılışı geciktirmek, dönemleri kısaltmak veya sadece yüksek lisans öğrencilerini okula getirip lisans eğitimini çevrimiçi yapmak) ve zamanla sadece iki modelin sürdürülebilir olduğu ortaya çıktı.
Karma-Esnek Model
Amerika’da “hybrid-flexible” (veya hyflex) denilen bu modelde her ders hem yüz yüze hem de çevrimiçi alınabiliyor. Öğrencilerin en çok tercih edeceği, fakat öğretim üyelerinin en çok zorlanacağı bu modelde öğrenciler bilgi ve beklentilerine göre ister kampüse geliyor isterse de dersi evlerinden alıyorlar. Ders canlı yayınlanıyor, fakat bu modelin başarılı olabilmesi için dersten sonra çevrimiçi eğitim prensipleri doğrultusunda ek modüller oluşturulması gerek. Tahmin edilebileceği gibi bu model hem masraflı hem de zahmetli—hem her sınıftan kaliteli yayın yapabilme kapasitesini gerektiriyor hem de hocaların yükünü artırıyor.
Bölünmüş Müfredat
Bu modelde bazı dersler tümüyle yüz yüze, bazıları ise tümüyle çevrimiçi veriliyor. Bu modelde önce kampüste her gün kaç öğrenci olabileceğine karar veriliyor, sonra bu kısıt altında dersler planlanıyor. Bu model hem hocaların yükünü artırmama hem de ders seçimi sürecini basitleştirme avantajına sahip ve okulda yüz yüze verilebilecek ders sayısını da olabilecek en üst düzeye taşıyor. Şu anda ülkemizde benim bildiğim kadarıyla tüm üniversiteler bu modeli uyguluyor.
İkisi de Sorunlu
Bence uzun vadede bu iki model de kullanılmayacak. İki model de hala bir dersin ya yüz yüze ya da çevrimiçi olabileceği saplantısının birer yansıması. Hyflex model sürdürülebilir olamaz çünkü hoca bir dersi hem yüz yüze hem de çevrimiçi için optimize edemez. Hyflex’te olan, hocanın yüz yüze kurguladığı dersin canlı yayınlanmasıdır ve bu aslında kaliteli çevrimiçi eğitimden çok uzaktır. Bölünmüş müfredatta ise dersler verilecek formata göre optimize edilebilir ama birçok dersi vermenin en etkin yolu %100 çevrimiçi veya %100 yüz yüze değildir.
En İyi Karma
Öngörüm, uzun vadede kullanılacak olan “gerçek karma” modelde her dersin bir kısmının yüz yüze bir kısmının da çevrimiçi verileceği yönünde. Böylece dersi tasarlayan hoca iki eğitim metodunun da en güçlü yanlarını birleştirip ortaya etkin bir ders çıkarabilecek. Çok basit bir örnek vereyim: şu anda MEF Üniversitesi’nde işletmeye giriş dersi haftada bir defa çevrimiçi bir defa da yüz yüze veriliyor. Çevrimiçi bölümde hoca dersteki karar destek modellerindeki varsayım ve modelden çıkan öngörülere odaklanırken, yüz yüze bölümde öğrenciler bilgisayar laboratuvarında modellerin uygulamaları ile çalışıyor. Pandemi sonrasında da bu ders bu şekilde sürecek, çünkü bu dersi vermenin en etkin yolu bu.
Tersyüz Karma
Bence geleceğin ideal dersinde öğrenciler bazı videoları önceden izleyip derse gelecek ve derste daha fazla hikayeleştirme, etkileşim, uygulama, takım çalışması ve soru-cevap olacak. Yani format yüz yüze de olsa, çevrimiçi de olsa eğitimin tersyüz edilmesi (flipped learning) gerekli. Şu anda üniversiteler dışında çok ciddi bir video ile eğitim kapasitesi var ve üniversitelerin bu kaynaklardan da yararlanması gerek. Eğitimcilerin bir an önce bu tersyüz/harmanlanmış konusuna konuya kafa yormaya başlaması ve derslerini yeniden tasarlaması gerek. Bunu yapmazlarsa, kaliteli eğitime okul dışı kaynaklar yolu ile ulaşabilen öğrencilerin üniversiteye olan inanç kaybı hızlanacak ve bu ideal tasarıma zaman ayıran alternatif eğitim kurumlarının popülaritesi artacak.