DERBİ, CAN, METİN…

Pazar akşamı, “Kıtalararası Derbi”yi seyretmek için, oğlumla beraber televizyon karşısındaydım. Evet, televizyon karşısında… Çünkü Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) beni spor yazarı olarak kabul etmiyor. Gazete Pencere’de, Trabzonspor maçı yorumları haricinde, haftada iki gün sayfa hazırlıyorum. Ancak ne yazık ki TSYD yönetimi, akreditasyon şartlarını her sene zorlaştırdığı için bana akreditasyon vermiyor. (2020-2021 sezonunda, Bursa Haber gazetesinde yazarken, akreditasyonum vardı. TSYD Akreditasyon sorumlusu Birgül ablamızın -izin verdiği-, akredite ettiği maçlara gidiyor ve basın toplantılarına katılıyordum. Sorulmayanı sormayı severim ben… Örneğin; Fatih Terim’e; ‘performansınızdan memnun musunuz’ diye sormuştum, 2-1 kazanılan Göztepe maçı sonrası… 6-0 kazanılan Cebelitarık Milli Maçı sonrası basın toplantısında, Milli takım Teknik Direktörü Kuntz’a; Yusuf Yazıcı’yı ; “kendi takımında az süre aldığını” öne sürerek Milli Takım’a çağırmayıp, kendi takımında daha az süre alan Barış Alper’i Milli Takım’a davet etmesini eleştirmiş ve bu açıklamasını ‘samimiyetsiz’ bulduğumu söyleyerek, kendisinin Milli Takım’a oyuncu seçme ölçütünü sormuştum. Ali Sami Yen stadında oynanan ve 2-2 biten Galatasaray – Altay maçı sonrası, basın toplantısına tam bir saat 15 dakika geç gelen dönemin Altay Teknik Direktörü Mustafa Denizli’ye ‘geç kaldığı için sitem ‘etmiştim. Üstelik bu durumdan herkes şikâyetçi olmuş ancak Mustafa Denizli karşısında uslu olup, şikâyetlerini unutmuşlardı… Bu vâkıa’lardan sonra da akreditasyonum TSYD yönetimince, savunmam dahi istenmeden, iptal edilmişti.)



Maç öncesi, Fenerbahçe tribünlerinde açılan, Basri, Lefter ve Can görselleri, büyüklerimden dinlediğim her iki takımın tribünleri paylaştığı efsane derbi günlerine götürdü beni… Metin Oktay’ın, jübilesinde Can Bartu ile forma değiştirdiği o günler… O jübile maçı ile ilgili haber ararken, ‘Baba’ Gündüz Kılıç’ın, Metin Oktay’ın Palermo’ya transferi sonrası, Palermo başkanına yazdığı mektuba denk geldim. Ve o mektubu, futbolun hayat ile bağlantısını anlatmaya çalıştığım, bu sayfada tekrardan hatırlatmak istedim. Uğur’lu Futbol’a hoş geldiniz…


“Sinyor Casimiro Vizzini
Palermo Union Sportiva Kulübü Başkanı
Palermo İtalya
17.7.1961, İstanbul

Sayın Sinyor,
Sizinle tanışmıyoruz. Hemen kendimi tanıtmam lazım. Ben Galatasaray Futbol Takımı’nın meneceriyim. Yani Metin Oktay’ın eski meneceri. Artık Metin Palermolu oldu. Kaç günden beri kulübünüzle anlaşma hikâyelerini, gazetelerde okuyor, resimlerini görüyoruz. Fakat bilmem nedense anlaşılmaz derecede katılaşan, uyuşan hislerimle, olanları bir türlü değerlendiremiyordum. Bugün, Metin memleketimizdeki erişilmez şöhretinin içlerinden gelerek, inanarak başyazıcıları olmuş Türk basını mensuplarına bir veda ziyafeti verdi.

Ben de davetliydim. Hepimiz görünüşte çok neşeliydik. Amma, hepimiz de hissediyorduk ki, bu içlerimizi sızlatan, müşterek bir acıyı örtmeye çalışan yapmacık, feragat dokulu ve son derecede rutubetli bir neşe idi. Nitekim Metin toplantının sonlarında birdenbire sararan bir yüzle ayağa kalktı. Gözlerindeki nem damlalaşarak boşanmasın diye, kendini tuta tuta titrek bir sesle konuştu.

Memleketinden, anasından, kulübünden, arkadaşlarından ayrılmanın, yapayalnızlığın, yabancılığın soğuk koynuna atılmanın üzüntülerini öyle duyarak anlatıyor, oralarda da onu yalnız bırakmamamız için öyle çocuğumsu yalvarıyordu ki, sizinle yaptığı görüşmelere, hatta resmi mukaveleye rağmen, hâlâ donuk, inanamaz kalmış içim birdenbire kopasıya burkuluverdi. Metin sahiden gidiyordu.

Hayır! Hudutsuz kederimin size kırılmaya kadar genişleyebileceğini düşünmeyin sakın. Zira serinkanlı düşünebildikçe biliyorum ki zamanı gelince azı diş eti yarar, çıkar. Su kaynayınca kabından taşar. Evlat da kısmeti çıkınca evden kaçar. Bütün bunlara da kimse mani olamaz. Kısmet dedim de aklıma geliverdi. Ne yalan söyleyeyim, size karşılık şimdi hakiki duygumuz da, sevgili oğlumuzu iç güveyliğine kabullenen zengin bir kayınpedere karşı duyulabilecek kekremsi hislerden pek de farklı değil doğrusu.

Ah sinyor! Belki, sizce basit bir mukavele ile bağladığınız o insanın size neler kazandırdığını ve kazandıracağını katiyen bilemezsiniz.

Mükemmel bir futbolcu. Her sezon riyazi (aritmetik) bir katiyet gibi, söylediği kadar gol atan bir futbol kralı. Gençliğine rağmen inanılmaz derecede olgun, karakter sahibi bir insan.

Herkese yardıma hazır bir hayırsever. Hayır, hayır, bütün bunlar hiçbir şey değil. Siz Palermo’ya hiçbir kulübe nasip olmayan muazzam bir taraftar kitlesi kazandırıverdiniz. Şimdi Palermo Union Sportiva’ya kalben bağlı otuz milyon Türk taraftarınız var, inanın.

Küçücük Türk yavrularından tutun da, beli bükük ihtiyar Türk ninelerine kadar Metin’in başarısına dua edecek, Metin’in atacağı golleri gözleyecek, dolayısıyla Palermo’nun zaferlerini bekleyecek otuz milyon Türk dostunuz var artık. Siz bu kadar üzerinde titrenen bir kıymete sahip olduğunuzu nereden bilebilirsiniz ki. Ne olur, ona iyi bakın. Ona babacan davranın. Ne kadar büyürse büyüsün, daima sevgiye, şefkate muhtaçtır Metin. Belki de muhitine cömertçe dağıttığı sevgi ve şefkat akümülatörlerini şarj edebilmek için.

Eminim ki birkaç yıl sonra, memleket hasretine dayanamayıp vatanının sahalarına koşacak olan Metin’in arkasından siz de bana tıpkı benim gibi gözyaşlarınızla ıslatacağınız bir mektup yollayacak ve hislerimi o zaman daha iyi anlayacaksınız. Metinimiz İtalya’da Allah’tan sonra size emanet sinyor.

Sevgi ve saygılarımla.”

KAYSERİSPOR - SİVASSPOR (CUMA 17.00)
Ankaragücü karşısında kora kor bir mücadele veren Kayserispor, deplasmandan eli boş döndü ve üst üste üçüncü mağlubiyetini aldı. Her ne kadar kora kor oynasa da, sezon başındaki takım bu değil. İlginç şeyler oluyor yönetim ile takım arasında. Sivasspor çok kötü bir sezon geçiyor. Takım nerdeyse ligin dibine demir attı, bir türlü bulunduğu yerden kurtulamıyor. Sivas için artık kaybedilecek hiç bir puanın telafisi yok.

GALATASARAY–HATAYSPOR (CUMA 20.00)
Lider gidilip, lider dönülen ezeli deplasmandan sonrası, Sarı - Kırmızılı takımda keyiflerin yerinde olduğunu tahmin etmek zor değil. Okan Hoca’nın ilk on birde değişiklik yapacağını ve İcardi ile başlayacağını tahmin ediyorum. Galatasaray için en tehlike, zafer sarhoşluğu. Hatay, İstanbul’a gezmeye değil puan almak için gelecek. Halen düşme potasında olan takımın, puana çok ihtiyacı var. Galatasaray, Fenerbahçe maçı haricinde, her iki devrenin sonlarını çok kötü oynuyor. Bu hastalık yine nüksederse, Hatayspor cezayı kesebilir.

ANTALYASPOR - GİRESUNSPOR (CUMARTESİ 13.30)
Bu haftanın en zor maçlarından bir tanesi. Antalyaspor’un tepetaklak gidişi devam ediyor. Son dört maçından sadece 1 puan çıkarabildi, Akdeniz ekibi. Alınan kötü sonuçlardan sonra, düşme potasının hemen üstündeler. Giresunspor ise son iki haftada iki mağlubiyet aldı. Kaliteli futbol oynuyorlar. Maçı bırakmıyorlar, geriden gelip puan aldıkları çok maç var. Altı puanlık ve kemik seslerinin gelebileceği bir maç olacaktır.

ADANA DEMİRSPOR - ANKARAGÜCÜ (CUMARTESİ 16.00)
Adana Demirspor zirve takibine devam etmek istiyor. Pazartesi günü en yakın rakibi, Başakşehir karşısında sahadan mağlup ayrıldı. Farkın daha da açılmaması için, sahaya çıkacaklar. Ankaragücü ise, son dört haftada iki galibiyet iki mağlubiyet aldı. Özellikle, İstanbul deplasmanında Galatasaray’a karşı oyunu domine ettiler. Kayseri karşında kazanmış olsalar dahi üst üste gelen maçların yorgunluğu sahaya yansıdı. İmalat-ı Harbiye Ankaragücü, İstanbul deplasmanında oynadığı oyunu sahaya yansıtabilirse, Adana’dan puan yâda puanlarla dönmesi sürpriz olmaz.

KONYASPOR-BEŞİKTAŞ (CUMARTESİ 16.00)
Konyaspor, geçen seneki ısıran takım görüntüsünü aratıyor. Üç haftadır beraberlik ile sahadan ayrılıyorlar. Beşiktaş ise Kasımpaşa karşısında, zorlansa da kazanmasını bildi. Haftanın 6 puanlık maçlarından birisi de bu maç.

TRABZONSPOR-BAŞAKŞEHİR (CUMARTESİ 19.00)
On gün içinde 9 gol yiyen Trabzonspor’da işler iyi gitmiyor. Son şampiyon, geçen sezonki başarısını mumla arıyor. Takım mı hocayı sabote ediyor, yoksa hoca mı takımı oynatmıyor muamma. Bence bu maç Abdullah Avcı için ölüm kalım maçı. Başakşehir ise moralli ve rakibine göre daha rahat. Ancak, lig arası öncesindeki ritmini halen yakalamadıklarını düşünüyorum. Zevkli maç olacağı kesin.

ÜMRANİYESPOR - İSTANBULSPOR (PAZAR 13.30)
Bu maça kalp dayanmaz… Haftalardır üzerine koyarak oynayan Ümraniyespor, oyununu skora yansıtmaya başladı. Üç haftada 7 puan alarak, ligin son sırasından kurtuldu. Süper Lige çıkan bir semt takımı için 18 maçta 14 puan gayet iyi. İstanbulspor ise Antep karşısında 90+ 11 dakikada penaltıdan bulduğu gol ile hayati değere sahip 1 puan aldı. Hâlen Fatih Tekke hakkında olumlu düşüncelere sahip olmasam da, oyun anlamında iyiye gidiş olduğu görülüyor. Kazanan 3 puandan fazlasını alır. Mutlaka seyredilmesi gereken bir maç olduğunu düşünüyorum.

KASIMPAŞA-KARAGÜMRÜK (PAZAR 16.00)
İstanbul’da dev derbi… Kasımpaşa, Beşiktaş karşısında kaybetse de olumlu futbol oynadı. Selçuk İnan, oyununu pas üzerine kurmuş. Bu oyunu oturtturabilirse, Paşa’nın önü açık. Karagümrük, Konyaspor karşında öne geçse de galibiyeti koruyamadı. Son haftalarda alınan puanlarla 10. sıraya kadar yükseldiler. Pazar öğleden sonrası, Derbi ile daha da keyifli olacaktır.

GAZİANTEP-FENERBAHÇE (PAZAR 19.00)
Erol Bulut, eski takımına karşı… İstanbulspor deplasmanından son dakika penaltısı ile iki puan bırakan Antep’te işler hiç iyi gitmiyor. Son dört haftada, evinde Beşiktaş ve Başakşehir’den birer puan almayı başaran Güneydoğu ekibi deplasmanda Giresun’a kaybetti. Jesus’un planını ligde tüm takımlar çözdü. Fenerbahçe’de üçlü savunma sevdası, can yakıyor. Antep, Fenerbahçe defansının arkasına oyuncu kaçırabilirse ilginç bir maç izleriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi