Kerem Kırçuval
CHP nereye gidiyor?
Seçim sonuçları bitti, CHP’de tartışma bitmedi. Memleketi kuran parti seçim sonuçlarının tek sorumlusu olarak gündemden düşmüyor, düşürülmüyor. Belirli bir CHP düşmanlığı buna hizmet ediyor ama CHP’lilerin bizzat mensupları da az değil.
Ahaliyi yatıştırmak gibi bir görevim yok ama 52-48 sonrasında bütün hesabı CHP’nin ödemesi de bizim memlekete özgü bir hesaplaşma sanki. Kimse Alman usulü ödemeye yanaşmıyor.
Allah var iktidar mensupları, muhalefetten isimler kadar acımasız değiller. Seçimden bir saat önce bambaşka konumda olanlar şimdi öyle değerlendirmeler yapıyorlar ki o sıralarda adeta Bay Kemal’in çevresinde değil başka bir gezegendeymiş gibiler.
Meğer içlerine ne kadar sorun atmışlar. Seçim verilerinden sorumlu genel başkan yardımcısı, anketler diyor, antidemokratik olan tüzüğe katkı verip rey kullananlar parti içi demokrasi bayraktarlığına soyunuyor.
“CHP bu!” deyip sıyrılması kolay da hakikaten öyle değil. Kardeşim “sandalyelerin havada uçuştuğu kongreleri görmüyor musun? Baykal’lı günler geri dönmedi mi” diyenleriniz olacak elbette. Baykal döneminde durum berbattı, berbat. Kendisi ve bir grup arkadaşı ile tarihinde ilk kez partiyi barajın altında yani Meclis dışında bırakan isimlerden hayatta kalanlar taze siyaset adaylarıymış gibi ahkam kesiyorlar.
‘Atatürkçülük’ diyorlar, ‘6 Ok’tan dem vuruyorlar. Seçim sonuçlarına ilişkin tespit üzerine tespit yapıyorlar. Tespih çekmeyi bilemeyip tespit yapanlar; memleketin temel sorunu konusunda asıl örnek onlar. Unutmak ve utanmamak kavramlarını hiç bellemedikleri için sallayabildikçe sallıyorlar.
Peki Bay Kemal’in hiç mi suçu yok? Olmaz mı? Seçim sonrasında sırtına inen her hançer birer birer suçu değil mi? Genel Başkan yardımcısından kimi danışmanlarına, gazetecisinden anketçisine böyle eli bıçaklı kadroyu kurmak ve yüzde 48 rey almak büyük başarı.
Yola çıktığı isimler, yolda feda edilmesi göze alınanlar, her şeye rağmen kazanılmayanlar ne olacak? Onun için kelle koltukta gezenler, kıymeti bilinmeyip sözü sonra anlaşılanlarla ilgili muhasebeyi kendisi yapacaktır herhalde.
Ve ancak çökmüş bir masanın gerisinde kalanlara bakınca yine de efendiliğini bozmayıp, “Yaptıklarımın arkasındayım” demesine de dikkat çekmeli.
İttifaka, karşısında olduğunuz görüşle uzlaşmaya mecbur edilen bir sistemin gereği olarak olabildiğince geniş, birbirine benzemeyen grupları bir araya getirmek kolay değildi. Seçim kazanılsaydı “Tarihin en büyük masası” veya “Böyle masa hiç kurulmamıştı” manşetleriyle geçecekti günlerimiz.
Şimdi öyle değil.
Başta İYİ Parti olmak üzere ittifakın ortaklarının büyük bir beceriyle yenilgiyi CHP’ye ve onun Genel Başkanı’na yıkmaları da ayrı bir maharet. Artık milletvekili seçildikleri halde “Kemal Bey’e oy vermedim” demekten kendini sakınmayan bu tipler ile yüzde 48 rey almak ha keza başarı.
CHP değişir mi? Değişir. Değişimden ne anladığınıza bağlı ama. Genel Başkan değişimi, kurban isteyen tanrıları doyurur mu bilmem. Ama yazık olan CHP’nin ilerlediği Kemal Bey’in samimiyetle kurduğu örgüye olur.
Bu örgü Sadullah Ergin’leri Meclis’e taşımak değil, bu örgü CHP’ye karşı olan herkese el uzatmak örgüsüdür. Zihnin değişmesidir. Çok basit gibi görünse de ortanın solundan çok daha önemlidir.
Bütün bunlardan ders alıp en hakiki karar alanı kurultaya gitmek var iken, CHP’nin kahvehane dedikodularıyla birbirini yemesi akıl alır değildir.
CHP’de siyaset yapanların, Bay Kemal hariç, yerel seçimin yaklaştığını, hırs ve ihtiraslarının CHP’yi tümüyle dibe çektiğini görmeleri gerekir.