Kerem Kırçuval
“BUGÜN OLMAZ BELKİ YARIN”
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan’ın “Mahkememize 123 bin başvuru var. Dünyanın hiçbir anayasa mahkemesinde, hiçbir ulusal insan hakları mahkemesinin önünde bu kadar başvuru yok” sözleri bir çığlık idi.
Aslında epey bir süredir bu ülkede çığlıklar işitilmiyor, yakarışlar duyulmuyor, ağlayışlar bile görülmüyor.
Adalet arama adına ülkedeki son başvuru noktası olan Anayasa Mahkemesi’ne 123 bin başvurunun olması, herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesi gereken bir tablo.
O dava dosyalarının üzerindeki rakamlar memleketimizde adaletin ne kadar yalnız ve uzakta olduğunu anlatıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sadece “Adalet Yürüyüşü” ile değil 25 Temmuz 2020’de yapılan son kurultayda da bu çığlığı atmıştı. 37’nci kurultayın da sonuç bildirgesi kabul edilen “2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” 13 maddeden oluşuyordu.
Bildirgenin daha ilk maddesinde aranan ama bir türlü bulunamayan adalete güçlü bir vurgu yapılıyordu. Deniyordu ki:
“Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı kesin olarak sağlanacak, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Anayasa Mahkemesi, yüksek yargı organları ve mahkemeler üzerinde yasama ve yürütmenin doğrudan ya da dolaylı vesayetine son verilecektir.”
Kimse işitmedi bu çığlığı.
O tarihten bugüne neredeyse her kürsü konuşmasında ‘adalete’ vurgu yaptı Kemal Bey.
Dün iktidarda hiç kesintisiz 20. yılına giren ve içinde ‘adalet’ de geçen partinin Sayın Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz cuma günü “Türkiye’nin 100 Yılı” adını verdiği seçim startında yeni ve sivil bir anayasadan söz etti.
Söz etti dedim ama eksik kalır. Ana muhalefet lideri edasıyla vaat etti demek daha doğru sanki, ne dersiniz?
Ne diyor AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı:
“Bu yeni anayasa ülkemizin huzurunu güçlendirecek, milletimizin refahını yükseltecek, hukukun üstünlüğünü, çoğulculuk ve adaleti, hakkaniyeti tahkim edecek…”
Aslında bu da bir çığlık ama hayli gecikmiş, çığlıktan ziyade inandırıcılıktan uzak bir arzu gibi.
AK Parti’nin, onun Genel Başkanı’nın seçimler için geri sayımın başladığı şu günlerde karşısına çıkacak tek soru “Kesintisiz geçen 20 yılda neredeydiniz bayım?”
Çığlıkların arzularla, ağlayışların gülüşmelere karıştığı şu günlerde yeniden Anayasa Mahkemesi önünde bir koca haykırış gibi bekleyen 123 bin dosyaya dikkat duralım. Sayın Yargıç, meslektaşlarının iş yükünden, yorulmasından şikayetçi değil.
Sağlanamayan, geciken ve eksik bırakılan adaletten söz ediyor.
Delik deşik olmuş, artık yama bile tutmayan darbe anayasasını ortadan kaldırmak bütün siyasi partilerin kurulduklarından bu yana seçim beyannamelerinde yer alıyor. Bu millet, hiç kuşku götürmez ki demokratik, halkçı, sivil ve adil bir anayasayı fazlasıyla hak ediyor.
Ama ben de diyorum ki gelinen nokta itibariyle bugün olmaz ama belki yarın.