Kaya Türkmen
Bir ben, bir Putin
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a “Gel Suriye'nin geleceğini birlikte belirleyelim” demiş. Ama “Ne yazık ki bu işte olumlu bir cevap alamamış”. “Küstahça reddedilmiş”.
Bağımsız bir ülkenin devlet başkanına “Gel senin memleketinin geleceğini birlikte belirleyelim” deyip de nasıl bir cevap bekledi ki?
“Emrin olur, birlikte belirleyelim benim ülkemin geleceğini” mi diyecekti Esad?
Ve olumlu bir cevap alınmadığı için olsa gerek, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) adı verilen, bizim de terorist olarak ilan ettiğimiz grubun Şam yönünde yürüyüşü sorulduğunda “İdlib, Hama, Humus ve hedef tabii Şam. Muhaliflerin bu yürüyüşü devam ediyor. Temennimiz kazasız belasız bir şekilde Suriye’deki bu yürüyüş devam etsin” dedi Cumhurbaşkanı cuma namazı çıkışında.
“Sen misin bana olumlu cevap vermeyen? Benden günah gitti. Gör gününü” demeye getiriyor yani.
Olumlu cevap gelseydi ne olacaktı peki? O da bilinmez. HTŞ’ye duacı cumhurbaşkanımız Esad’la nasıl belirleyecekti ki Suriye’nin geleceğini?
Bugün HTŞ, Suriye’nin iktidarı artık. “Şam asıl sahiplerinin eline geçti” Erdoğan’a göre.
Suriye konusuna girmeye hevesli değilim. Benim diyeceğim başka:
Yahu siz Türkiye’nin geleceğini kararttınız. Suriye’ye ne hayrınız dokunacak ki?
İnsanlar aç ülkemde...
Çalışanların yarısı asgari ücret alıyor. 17 bin 2 lira. Emeklilerin ezici çoğunluğu da 12 bin 500 lira maaş alıyor; açlık sınırı Kasım 2024 itibarıyla 20.561 TL olan ülkemde.
Ve insanlar ne et yiyebiliyor, ne meyve ne sebze. Ne peynir ne zeytin. “Tek yumurtayı paylaşıyoruz hanımla” dedi biri geçende televizyonda.
İnsanlar açsa demek ki kötü idare ediliyor memleket. Çok kötü idare ediliyor.
Ülke ekonomisi büyüyor. Kişi başı milli gelir 15 bin dolar olmuş. Seneye 17 bin olacakmış. İyi de asgari ücretlinin bundan aldığı pay ne? Ya emeklinin? Onlar pazar çöplerinden çöplenmeye çalışıyorlar.
Tarıma elverişli topraklara ve iklime, zengin doğal kaynaklara, turizm için ideal koşullara sahip olan bir ülkede insanların aç gezmesi kabul edilecek bir şey değil.
Demek ki kötü idare ediliyor ülke.
Çok kötü idare ediliyor.
Ekonomik belirsizlik, yaygın işsizlik, ifade özgürlüğü ve demokrasiye dair endişeler içinde yaşayan gençlerin büyük çoğunluğu burada iyi kötü bir gelecek kurma umudunu yitirmiş ve daha iyi eğitim ve yaşam standartları umuduyla kapağı yurt dışına atma hayalleri kuruyorsa bu ülke kötü idare ediliyor demektir.
Hem de çok kötü.
“Siz bu kardeşinize yetkiyi verin görün bakın nasıl uçacağız” vaatleriyle gelip ülkeyi sonsuz sınırsız yetkilerle, hesap verme zorunluluğu olmaksızın, keyfine, ruh haline, kinine, itikadına, nas’ına, hadisine göre yöneten akıl, duvara tosladı işte.
“Etrafta lider adına bir ben kaldım bir Putin” demiş Sayın Cumhurbaşkanı. “Diğerlerinin hepsi elimine oldular” diye de eklemiş.
O “Elimine oldular” dediğiniz şey demokrasinin icabıdır. Kimse ömür boyu iktidarda kalma hesabı yapmaz demokrasilerde. Anayasada ne yazıyorsa odur. “Anayasa değişti, taksimetre sıfırlandı” gibi cinlikler kabul edilmez demokrasilerde.
‘Atı alan Üsküdar’ı geçmez’ demokrasilerde.
Hele kampanyadaki rakiplerini teroristlerle el çırparken gösteren yalan videoları dolaşıma sokmazlar demokrasilerde.
Makamda uzun kalmak bir başarı hikayesi değildir. Liderler demokrasiye katkılarıyla ölçülür demokrasilerde.
“Bir ben varım, bir de Putin” övünülecek bir şey değildir demokrasilerde.