Kerem Kırçuval
BEŞİKTAŞ’I YENMEDİLER
İstanbul’da harika bir gün.
Güneş, paritelere inat herkesi ısıtıyor. Kimsenin aklına ne elektrik faturası ne doğal gaz zammı geliyor. Kafeteryalar, pazarlar sağlam alışveriş olmasa bile hareketli. Tezgahlara “bir arkadaşa bakıp çıkacağız” der gibi bakıyorlar ama umutsuzluk yok.
Yorgun Beşiktaş, iştahlı Trabzonspor karşısında kendi oyununu ortaya koymadı. Puan tablosunda 7 puan ilerideki Trabzon’un ortaya koyduğu futbol akıllıcaydı. İnönü’den puan çıkarmaktı hedef. Beşiktaş elbette bunu biliyordu ama çalışmamıştı. Çünkü çalışmaya vakti yoktu. Lizbon mağlubiyetinden sonra uçaktı, otobüstü anca geldi İnönü’ye. Sayın Beşiktaş düşmanı Futbol Federasyonu, futboldan anlamayan Futbol Federasyonu, Türkiye düşmanı Futbol Federasyonu, neye “hizmet” ediyorsa, gecenin de kaderini çizdi.
Beşiktaş, çok güvendiği kadrosuyla müsabakanın başında halı saha numaraları yaptı. Ama görüldü ki Trabzon müsabakaya daha iyi hazırlanmıştı.
Bulduğu iki pozisyonu gole çevirmeyi bilen Trabzonspor için dün gece sanki Tanrı’nın en büyük hediyesiydi. Zira Beşiktaş ezberini bozan Trabzon, rakibiyle arasındaki puanı 10’a çıkardı.
Ben bu müsabakayı yazarken başta Melik Yiğitel olmak üzere sataşanlara makul yanıtlar verdim. Ancak, 2-1’lik bu skor beni haddinden fazla üzdü. Üzülmem Beşiktaş’ın mağlubiyetine değil, gözümün önünde büyük hatalar yapan ve sabah doğum gününü kutladığım Sergen Yalçın’a.
Bu maçı Sergen Yalçın elleriyle verdi. Bu maçı Sergen Yalçın elimizden aldı. Oyuncu tercihleri, oyun planı, plan derken “B” planının olmayışını söylüyorum. Abdullah Avcı gibi bir Beşiktaş düşmanını sevindirmekle kalmadı, herkesi çok üzdü.
Yaptığı değişiklikle, zamansız müdahaleler ile oyunu kavrayamayan Sergen Yalçın, Galatasaray maçındaki zekasını bu maçta gösteremeyerek, üstelik de Abdullah Avcı’ya karşı gösteremeyerek, hayal kırıklığı yarattı. Bizim tanıdığımız Sergen Yalçın kramponundan çıkardığı mucizeleri sahada da herkese izlettirebilirdi. Yapmadı, yapamadı.
Beşiktaş yenildi, dünyanın sonu gelmedi. Beşiktaş yenilmeye de devam edebilir. Ama şunu söylemek lazım ki, Sergen Yalçın da takım da kendine gelmeli.
Mesele şampiyon olmak değil, mesele Beşiktaşlı olmak. Dün gece ne Salih ne Kenan ne Pjanic ne de Teixeia Beşiktaşlıydı. Oyuna sonradan giren Atiba’ydı Beşiktaşlı olan.
Ve Rosier’di Beşiktaşlı olmak. Rosier müsabakanın bitiş düdüğüne rağmen sahadan çıkmıyor, tribünün yaşadığı hayal kırıklığını sadece kramponlarıyla değil, avuçlarıyla da paylaşıyordu. Rosier, herkesin o sırada ihtiyaç duyduğu şefkati en fazla hak eden adamdı.
Dolayısıyla Beşiktaş, Trabzonspor’un akıllı oyununa boyun eğdi ve kaybetti.
Size bir gün uzun uzun anlatacağım çınarlı yoldan semte dönerken konuşulan tek konu şu idi: Ah be Beşiktaşım. Sözüm bu kadar.