Kerem Kırçuval
BEŞİKTAŞ DÜŞMANLARI
İki takım da maç öncesi ısınmaları uzatmış, beklenenin aksine önlerindeki maçları değil de bu maçı sanki bir final havasına sokmuştu.
Beşiktaş geçen yıl Hatay deplasmanından yeterince dersini almamıştı ancak Hatay takımı derslerine ders eklemişti.
Hatay, Beşiktaş’ın öteki rakiplerine göre daha cesur, daha samimi, aklıyla, fikriyle, kalbiyle top oynamak için bu güzel zemine çıkmıştı. Tribünlere, federasyona megafonlarla mesaj vermek için değil top oynamak için sahadaydı. Ömer Erdoğan’ı kutlamak gerek hem de yürekten…
Beşiktaş, Hatay kalecisi ile irtibat kuramadan kendi kalesinde golü gördü. Aşırı kendine güvenden golü yediğinde dakikalar henüz 6 idi.
Yemyeşil bir zemin, eksikliklere rağmen inançlı bir topluluğun mücadele arzusu topun yeterince oyunda kalmasına müsaade etmedi. Kasıtlı olmasa da çok sayıdaki faul seyir zevkini bozdu. Düşünsenize ilk yarı 7, ikinci yarı 9 dakika uzattı maçı Cüneyt Çakır. Herkesin, yayıncı kuruluştan stat önünde su satan delikanlıya, temizliği bekleyen kardeşime kadar sayısız insanın hakkı yenmiş oldu.
23’te Batshuayi sakatlanıp oyunu terk edince, Beşiktaş için işler daha da zora girdi. 25. dakikada bomboş durumdaki Rosier’in yerine Umut Meraş’a topu atmaya çalışan Vidan’ın hareketi, Sergen Yalçın’a toslayınca Beşiktaş’ın dağınıklığının fotoğrafı çekildi.
Beşiktaş, maç boyunca neredeyse pozisyon bulamadı. Buna sebep siyah formalıların adam adama paylaşılmasıydı. Orta sahada Josef’i çok aradı Kara Kartal. Josef’in eksikliği Beşiktaş’ı orta sahasız bırakırken, Hatay’ın istediği oyunu rahatça oynamasına müsaade etti.
Batshuayi’nin yerine giren Kenan Karaman, 34’te kendini ispat etmeye çabalamak yerine önündeki Ghezzal’a topu uzatması maçı yeniden başlatabilirdi.
İlk yarı, pozisyonsuz, dağınık bir Beşiktaş vardı. İkinci yarı, 51’de Rosier’in şahane vuruşu, maçın güzel görüntüsü idi ama Beşiktaş’a şanssızlık, Hatay’a da baht olarak yazıldı not defterlerine. Hatay’ın, ikinci yarı iyi başlayan Beşiktaş’ı oynamak istediği oyuna mahkûm etmesi uzun sürmedi.
Dakikalar 72’yi gösterdiğinde Beşiktaş düşmanları sahada belirdi. Mehmet Topal, sırtını döndüğü kaleye topukla meşin yuvarlağı gönderirken ne aktifler ne pasifler vardı. Cüneyt Çakır VAR’a gitti, karar alamadı. FİFA kokartlı bu hakem VAR tarihinin bir ilkine de imza atarak, yardımcısını da yanına çağırdı ve Beşiktaş’ın tertemiz golünü iptal ederek, görevini başarıyla yerine getirdi. Bu cinayet, Beşiktaş’ın şuursuz oyununu daha da bozdu.
80’lere gelindiğinde Beşiktaş baskıyı artırdı, iyi oynuyormuş sanıldı, ama yanılgıydı. Çünkü Hatay skoru korumaya çalışıyordu. Sergen Yalçın’ın hem mecbur kaldığı hem de tercih ettiği değişikliklerin isabetli olmadığı sonuca da yansıdı.
Maç devam ederken bir Bilim Kurulu üyesinden gelen “Yeniden kapanma gündeme gelebilir” haberi sanki son 5 dakikayı özetliyordu. Beşiktaş’ın golünü, puan veya puanlarını bir kez daha çalan ekibin yayında ve yapımda emeğini kutlarım. Hepimizin saygı duyduğu Şota Arveladze, “Cüneyt Çakır istediği maçı istediği skorda bitirebilir” sözleri yeniden kulaklara küpe oldu.
MHK güya değişti. Değişmese ne olacak? Değişmesi gereken ahlak ve maneviyat.
Ahlak ve maneviyattan uzak olanlar, Beşiktaş’ın puanlarını çalabilir ama ruhunu asla.
Son üç deplasmandan üçünden de mağlubiyet alan Beşiktaş da bu ahlak ve maneviyat düşmanlarını bilerek, çuvaldızı kendine batırmalı.