Aytuna Tosunoglu
Ayının Kini
Az kindar değildir ayı.
Son bir ay içinde Suriye’de yaşanan politik gelişmeler, acaba diyorum, Rusya’nın Türkiye yönetimine karşı bir kin tutmasına neden olmuş mudur? Malum, bizimkiler ve onlar Suriye politikalarında farklı yaklaşımdalar. Hala öyleler mi, emin değilim ancak Rusya’nın bu farklılığı unutmayacağını düşünüyorum.
Açık kaynaklara göre Putin ve Erdoğan 3 Aralık tarihinde telefonlaşmışlar ve bir durum değerlendirmesi yapmışlar. Bir taraf, valla biz hala Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız derken, diğer taraf Esad rejimini destekliyor görüntüsü vermişti. Türkiye’nin muhalif gruplara destek çıkmasını da eleştirmişti. Son 10-15 günde yaşananlara bakınca Rusya geri adım atmış gibi görünüyor. Peki, unutur mu? Aşağıda seçtiğim dal üzerinden bir yorumda bulunuyorum.
Buyurun, lütfen.
Rusya demek tarihsel stratejik sabır ve intikamcılık demektir. Rusların sabırlı intikamcılığı tarihsel olayları kendine geri plan alarak anlatan edebiyat eserlerinde görülür. “Ayı”nın kindarlığı da böylece ortaya çıkar. Bu arada, 16’ncı yüz yıldan itibaren sırasıyla Rusya Çarlığı, Rus İmparatorluğu, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Rusya için “ayı” deniyor.
Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza”’sında baş kahraman bireysel düzeyde bir tür psikolojik intikamla uğraşır. Ne de sabırlı bir intikamdır o! Tolstoy’un “Savaş ve Barış”ında işgale uğrayan Rus halkının Napolyon’a karşı gösterdiği pasif direniş ve ardından gelen zafer, intikamın sabırla işlendiği takdirde başarıya ulaşacağını gösterir. Fikrimce, Rusya’nın “büyük resme odaklanma” yeteneğinin sanatsal izdüşümüdür, “Savaş ve Barış”. Puşkin’in “Yüzbaşının Kızı” eserinde Rusya’nın iç isyanlarla uğraşması var. Devlete karşı gelmenin bedeli dantel gibi örülmüş bir strateji ve sabırla ödetilir.
Klasik Rus edebiyatı geçmişten bugüne zengin bir geri plan sunar. Geri planda öne çıkan tema genellikle Rusya’ya (devlete) zarar veren her kim ve ne ise karşılığında mutlaka cezalandırılır. İsterse üzerinden on yıllar geçsin… Rusya’nın tarihsel ve kültürel kodlarını bu yeni yüz yılda daha iyi anlamak bir gerekliliktir. Her ne kadar George Friedman (ki kendisi Stratfor jeopolitik istihbarat platformunun kurucusudur, biz platformu CIA’nın gölge kuruluşu olarak biliriz) “Gelecek 100 Yıl” kitabında bu yüzyılın yarısına kadar bir süre içinde Türkiye ve Rusya’nın birbiriyle savaşacağını üfürse de bu noktada bilmemiz gereken şey, “ayı”ların tarihsel olarak stratejik sabır ve intikam politikaları izlediğidir.
Suriye ile ilgili olarak Rusya’nın Suriye’deki çıkarlarını koruma ve bunu yaparken bizimkilerin bölgedeki etkisini dengeleme gibi bir amacı var veya vardı, sanıyorum. Rusya ile aramızdaki ekonomik ilişkilerin derinliği göz önüne alındığında en azından yakın ve orta vadede bize karşı doğrudan bir intikam arayışına girmez herhalde.
Ağızdan çıkanı, kulağın duyduğu bir dönem olmasını dilerim. Yoksa bizim şu malum doğalgaz bağımlılığımız konusu ve beraberinde gelebilecek diğer ekonomik manipülasyonlar filan derken, ileride yazılacak ve ders çıkartılacak zengin bir geri plan serimi olma tehlikemiz var.
Diğer yandan, doğanın verimliliği hala devam ediyor.
Çalışıp didinerek bir yere gelmiş son nesiliz. Hala çalışıyoruz ve hala umutluyuz. Çocuklarımızın, torunlarımızın gelecekte doğanın bir parçası olarak kalmış olmalarını umuyoruz. Ayılarla, ayı kiniyle uğraşmak zorunda kalmasınlar, diye her şey…