Kerem Kırçuval
ALTILI MASA’NIN ADAYI
Günlerdir tek gündem bu siyasette. Daha doğrusu iktidarın tuttuğu gündem. Altılı Masa’nın adayı kim?
Cumhur İttifakı’nın ortakları, sözcüleri, şair ve yazarları bu soruya yanıt aramalarının sebebi gündem tutamamak dışında da anlamlı.
Türkiye ne zaman cumhurbaşkanlığı seçimi sürecini yaşasa “Yahu bunu da mı görecektik?” tadında oyunlarla karşılaşır, bu oyunlara gece yarıları bir yenileri eklenir, ihbarlar bir sansar gibi bir telefondan diğerine uzanır.
Çok şükür, geride kaldığı için demeyeyim diye de vesayetçiler, onun yerine eski Türkiye sözü ile belirteyim, odaklar kimin cumhurbaşkanı seçileceğinden ziyade kimin seçilmemesi ile meşguldür. Onların, odak olarak yaşamasının tek şansı seçtirmemeyi başarmaktır.
Ah bu zavallılar.
Bin bir numaraları var sanılan bu odakların tüm numaraları deşifre olmuştur. Lakin yaşama arzusundan olsa gerek onların heyecanı kaybolmamıştır.
Söylemlerine baksan demokratın kralı, hürriyetçiliğin sembolü, eşitliğin kahramanı bu odaklar, faşistin ağa babası, özgür olan her alanın düşmanı, kendi güçleri dışında güç tanımayan korkaklardır.
Bu tiplerin yöntemi önce dedikodu yaymaktır.
Ve bu dedikoduda ısrar etmektir. İlk aşama budur.
Yüzde 50 başarılı olurlar ilk aşamada, ama bu oran gittikçe azalır.
İkinci hamle; kerameti kendinden menkul sahte kanaat önderlerinin kendilerine bile fayda getirmemiş kanaatlerini, ahalinin kanaati gibi yaymaktır. Bu planları da gittikçe pörsür.
Üçüncü aşama; satın alma hizmetidir.
Satın alma işlerinde düzenlerinin bozulmasını istemeyen başka ortakları anında bulurlar. Hatta bulmak yanlış, birbirlerini aramaz birden yan yana görünürler. “Ne lazım birader (!)” diye birbirlerine hitap ederler.
Konuşan Türkiye’nin özgür bireyleri denemez bunlara, bunlar ötücü kuşlar gibidirler. “Anket ve medya, biraz da para…” cevap basittir, “O iş kolay…”
Anket yapan saygın, hepimizin bildiği isimleri tenzih ederek söyleyeyim, toplama-çıkarma yapmaktan aciz bu arkadaşlar anında ahalinin önüne “Taze sıcak son araştırma, yurt geneli 100 bin kişiyle” diye çıkar yayına, çıkmadan önce baktıkları banka hesaplarında ‘durum tamam’ ise utanmadan yalanlarını sıralar.
Ama esas aktörler sonunda çıkar. Şanlı, alaylı okullu, köşe başı tutmuş gazeteciler. Merak buyurmayın onların da banka hesabı vardır ve onlar da çoktan vicdanları ve cüzdanları arasında kaybolmuştur.
Ortalığı karıştırma, kafaları bulandırma konusunda mahir bu arkadaşlar son hamlelerle yol arar dururlar.
Bunları olaylara bir de bu gözle bakın diye yazdım. Sarın kendi kasetinizi geriye, gelinen noktanın özetini izlerseniz.
Peki şimdi ne olacak?
Söyleyeyim.
Ne masa bozulacak, ne de aday krizi yaşanacak.
Önceki gece iki liderin birlikte yediği yemek şu ana kadar izlenen odak siyasetinin altını üstüne getirdi. ‘Masa çökecek, dağılacak, çoklu adaya gider, belediye başkanları ne olacak’ tartışmaları sade bir yemek ve diyalog ile geride kaldı.
Birbirine muhtaç muhalefet hareketinin önünde seçimlere tek adayla ve güçlü şekilde çıkma dışında şans olmadığından eminim, bu kadar.
Muhalefetin 100 yaşına girmeye hazırlanan Cumhuriyeti, ikinci yüzyıl ayarlarına sağlam, güçlü şekilde getirmesinin önünden başka şans yoktur.
Masaya oturmaktan ziyade kalkmak zordur.
Bedeli ağırdır.
Muhalefete mensup hangi parti olursa olsun, ona liderlik eden kim olursa olsun bunu çok iyi görüyordur.
Memleketimiz siyaset tarihi almanağında, adı bile unutulmuş onlarca parti ve lider, yanlış kararlar, aceleci tutum, bitmeyen ihtiras ve vefasızlık yüzünden haklı yerini almıştır.
Cumhur İttifakı, sözcüleri, sayın yazar-çizer takımı, anketçileri, mali kaynakları merak ede dursun. Altılı Masa’nın adayı bellidir, kararlılıkla inandığı gibi seçim takviminin açıklanmasını beklemektedir.
Ta başından beri adayı açıklamama tercihinin son derece anlamlı, rakibin sinirlerini harap eden doğru strateji olduğu da ortaya çıkmıştır.
Kurt sürüsü, kime saldıracağını daha doğrusu topluca kime saldıracağını kestiremediğinde inine aç döner. Tıpkı aslanlar, kaplanlar gibi. Alışkın oldukları gibi yıllardır tek hedefe organize şekilde saldıranlar biraz daha aç kalacak gibi.
Siyaset, kuşkusuz taktik sanatıdır. Bu sanat yıllardır ortak akıl da kenara itildiğinden tek kişiye teslim edilmiş, müritleri tarafından ahaliye inandırılmıştı.
Ama tablo değişti. Taktik taktikten üstündür.
Sakin olmakta da olayları sakin izlemekte de yarar var.
Önemli olan inanmakta.
Yılın son siyaset yazım nedeniyle hepinize iyi seneler dilerim. Yeni senenin tüm insanlığa dilediğini getirmesini, sıhhatli, barış içinde bolluk ve bereketli nice yıllar yaşatmasını isterim.
Mutlu seneler.