Sınavların Sınavı

Avrupalıları şaşırtacak bir istatistiğimiz daha olmuş olabilir: bu yıl üniversite sınavına tam 3,243,425 kişi (yani ülkedeki her 26 kişiden birisi) başvurdu. Başvuru sayısının geçen yıla kıyasla %24 artmasının en belirgin nedeni bu sene YÖK Başkanının anons ettiği barajın kaldırılması oldu. Sınavla ilgili istatistikler çeşitli medya kurumlarında yer aldı. Burada bana en çarpıcı gelen birkaç noktaya dokunacağım.

Adayların Dağılımı
Geçen yılki 2,61 milyon başvurunun 956 bini lise son sınıf öğrencisi iken, 2022’deki 3,24 milyon başvurunun sadece 923 bini lise son sınıfta—yani lise son başvuru sayısında artış değil azalma var. Peki başvuru sayısındaki artış nereden kaynaklı? Üniversitede okuyan aday sayısı geçen yıl 374 bin iken bu yıl %4 artarak 390 bin olmuş. Üniversite mezunu aday sayısı ise geçen yıl 227 bin iken bu yıl %29 artarak 293 bine çıkmış. Üniversiteden kaydı silinen aday sayısı ise geçen yıl 54 bin iken bu yıl 81 bin olmuş. En büyük artış ise mezuna kalmış (yani liseden mezun olup üniversiteye gir(e)memiş) aday sayısında. Bu sayı geçen yıl 997 bin iken bu yıl %56 artarak 1,56 milyona çıkmış. Kanımca sözü edilen artışın nedeni geçmiş yıllarda barajı geçemeyeceğini düşündüğü için başvurmayan lise mezunlarının bu yılki baraj promosyonu nedeniyle şanslarını denemeye karar vermesi. Aday sayısının artması liseden bu yıl mezun olacak adayları korkutmasın, çünkü görünen bu kalabalığın büyük bir kısmı sıralamalarda pek yukarılarda yer alamayacak.

Beklentilerim
Rekor sayıda başvuru kanımca rekor sayıda sınava girmeyeni beraberinde getirecek. Geçen yıl 2,59 milyon başvurunun 176 bini (neredeyse %7’si) sınava girmemişti. Bu yılki 3,24 milyon başvurunun önemli bir kısmının “ya tutarsa” eğilimli başvuru olduğunu düşünürsek yaklaşık 250 bin kişinin sınava girmemesi sürpriz olmaz. Bunun yanında aynı nedenle geçen yıl 23 bin olan “sıfırcı” kitlenin (yanı sınava girdiği halde doğru soru çözemediği için puanı hesaplanmayan kişi sayısının) bu yıl ikiye katlanması da sürpriz olmaz. Bu yıl tercih yapmayan sayısının 1 milyonu aşması da beklentilerim arasında.

Geçen yıl puanı hesaplananların %30’u barajı geçememişti. Bu yıl baraj kalktığından, puanı hesaplanan herkes tercih yapabilecek. Fakat bu grubun büyük bir kısmının, kontenjanların dayattığı tabii baraja takılarak üniversiteye yerleşemeyeceği ortada. Barajın kaldırılmasının etkisini ise sadece geçen yıl dolmayan programlarda göreceğiz. Bu yıl bile dolmayan program olursa, bunların açık tutulmasını savunmak iyice zorlaşacak.

Mezuna kalanlar
Bu yıl sınava rekor sayıda mezuna kalan aday girecek. Tüm liselilere yaptığım öneriyi burada tekrarlayayım. Liseyi bitirir bitirmez üniversiteye girmek zorunda değilsiniz. Bir yandan 12. sınıfı okurken bir yandan üniversite sınavına hazırlanmaya çalışmak herkes için istenilen sonucu vermiyor—birçokları hem ikisinin de hakkını veremiyor hem de hobilerinden ve sosyal yaşamlarından çekilmek zorunda kalıyorlar. Sonuç travma ve depresyon olabiliyor. Neden bu riski alıyorsunuz? Sınavda başarısız olarak mezuna kalmak yerine, sınava girmeyi bir yıl erteleyebilirsiniz. Bunu yapanlar, hem 12. sınıfın hakkını vererek aslında sınava hazırlanmış oluyorlar, hem lise ile üniversite arasına bir yıl koyarak yaşam ve iş deneyimi kazanabiliyorlar, hem de sınava çok daha rahat bir şekilde hazırlanabiliyorlar.

Tercih Mağdurları
Şu anda üniversitede okuduğu veya mezun olduğu halde sınava başvuranların büyük bir kısmının tercih mağduru olduğunu düşünüyorum. Bu adaylar ya bilinçsizlikten ya da çevre baskısı ile yanlış tercih yaptıklarını düşündüklerinden veya kaydoldukları programı/üniversiteyi beğenmediklerinden yeniden sınava giriyorlar. Daha önce bir programa yerleşmiş olan aday sayısı 2018’de 397 bin, 2019’da 375 bine, 2020’de ise 335 bine gerilediğinde YÖK 2020 raporunda bu gerilemeyi başarı olarak görmüştü. Ama bu sayı geçen yıl 374 bin, bu yıl ise 390 bin oldu. Demek ki bu alanda kalıcı bir başarı söz konusu değil; öğrenci memnuniyetsizliği azalmıyor!

Bu öğrencilere ve üniversiteden mezun olduğu halde sınava yeniden başvuranlara “sistemden ümit kesip kendinize ümit bağlamanın zamanı geldi” diyorum! Kaydolduğunuz veya bitirdiğiniz programı beğenmemenizi anlıyorum ama bir sonraki programın neden daha iyi olacağını düşündüğünüzü anlamıyorum. Sistem aynı sistem. Dört yılınızı daha bu sisteme kurban etmenin size ne kazandıracağını iki defa düşünmenizi öneriyorum. Artık eğitiminizi ilerletmek sizin işiniz! Uzun bir süredir dediğim gibi “Sistem Çaresiz, Eğitim Sizde”.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Erkut Arşivi