Kerem Gürel
Sağlıklı Toplum ve Gerçek Demokrasi İçin…
Bugün dünya tehlikeli bir fay hattının üzerinde. Kimse teknolojinin desteğinin arkasına alan kapitalizm canavarının ne yapacağını, nasıl davranacağını kestiremiyor. Bu canavarın iplerini elinde tutan az sayıdaki muktedirin gelişen her teknolojik detayla birlikte ellerinin daha da güçlendiği aşikar. Diğer yönden dünya genelinde artık daha hızlı esmeye başlayan faşizm ve popülizm rüzgarları ise bıçak darbeleriyle insanlığı bölmeye devam ediyor.
Bundan tam iki bin dört yüz yıl önce Atina’da bir adam şehrin tanrılarına inanmamak, onların yerine başka tanrılar koymak ve gençliği zehirlemek suçlamasıyla idam edildi. Sarkık dudakları, uzun sakalı, basık burnu ile dikkat çeken bu adam insanlık tarihinin gördüğü en büyük filozoflardan biri olan Sokrates’ti. Bilindiği kadarıyla Atina şehrinin sokaklarında dolaşan ve gençlerle sohbet eden Sokrates, bu gençlere sorular sorar ve gerçek bilgiye ulaşmaları için diyalektik yöntemini kullanırdı. O, “Atina uyuşuk bir at ve ben de onu uyandırmaya çalışan bir at sineğiyim.” diyerek bu yöntemini ve niyetini özetliyordu adeta. Sokrates’in yöntemi ve niyeti muhakkak ki yaşadığı dönemde çokça tartışıldı ve dönemin hakim unsurları tarafından zararlı görülüp baldıran zehri içerek idam edilmesine karar verildi.
Gençlere sorular sorup gerçeğe ulaşmalarını arzulayan bu filozofun yaşadığı topraklarda binlerce yıl sonra bir adam özellikle gençlerin yaşadıkları dünyayı ve yaşamak zorunda bırakıldıkları sistemi daha iyi anlamaları için bir kitap yazdı. Bir dönem ekonomik kriz haberleriyle gündemimizi meşgul eden Yunanistan’ın eski ekonomi bakanı Yanis Varoufakis tarafından kaleme alınan “Kızımla Ekonomi Sohbetleri” bu amaca ulaşacağına inandığım eserlerden. İnsanın doğuştan bilgiye sahip olduğuna inanan ve sorular sorarak insanların içindeki bu bilgiye ulaşmalarını sağladığına inanan Sokrates’in aksine Yanis Varoufakis ekonomi gibi yaşantımızı en ince noktasına kadar ilgilendiren bir konuda doğru kararlar alabilmemiz, daha doğru bir ifadeyle doğru yere doğru açıyla bakabilmemiz için bilmemiz gereken asgari bilgiyi biz okuyucularına yormadan, zorlamadan sunmayı başarıyor. Zira kendi ifadeleriyle “Herkesin ekonomi hakkında güvenle konuşmasını sağlamak, sağlıklı toplum ve gerçek demokrasi için bir ön koşuldur.”
Doğaya bağımlı, doğayla dost yaşayan atalarımızın aksine insanı yücelten ve dünyaya hakim kılan düşüncenin yayılımıyla birlikte insanlığın tüm sihri de kaybolmuş oldu. Bugün dünya tehlikeli bir fay hattının üzerinde. Kimse teknolojinin desteğinin arkasına alan kapitalizm canavarının ne yapacağını, nasıl davranacağını kestiremiyor. Bu canavarın iplerini elinde tutan az sayıdaki muktedirin gelişen her teknolojik detayla birlikte ellerinin daha da güçlendiği aşikar. Diğer yönden dünya genelinde artık daha hızlı esmeye başlayan faşizm ve popülizm rüzgarları ise bıçak darbeleriyle insanlığı bölmeye devam ediyor.
Ekonomi sohbetleri
Buhar gücünü kullanan ve İngiltere’den tüm dünyaya yayılan Sanayi 1.0’ın ardından, ülke olarak zar zor yetiştiğimiz 2.0 ve 3.0’lar da geldi ve bugün dünya çoğu kimsenin dillendirdiği ancak az sayıda uzmanın yeterli bilgiyi sunabildiği Sanayi 4.0’a kendini hazırlıyor. Püriten bir inançla üretime odaklanan ve ortaya çıktığı dönemde acımasız uygulamalarıyla sayısız drama imza atan Sanayi Devrimi bugün insanlığı tüketim kapitalizminin korkunç yüzüyle karşı karşıya bırakmıştır. Mağazalara hangi kapıdan gireceğinize, hangi kapıdan çıkacağınıza, alışverişiniz esnasında hangi müziğin çalınacağına, satılan ürünün ambalajında hangi renklerin ve yazı stilinin kullanılması gerektiğine karar veren ve beynimizdeki “Satın Al!” butonunu bulmaya çalışan bu güç, muktedirlerini her geçen gün daha zengin ve daha güçlü kılarken bizleri daha zayıf ve çaresiz bırakıyor. İşte bu noktada Varoufakis’in bu kitabı insanları bu önemli konuda bilgilendirmeyi, adeta Sokrates’in metaforundaki sinek gibi, uyuyanları uyandırmaya çalışıyor. Yazara göre ekonomiyi uzmanlara bırakırsak böylece elle tutulur tüm kararları da onların eline bırakmış oluruz.
Bu eseri özellikle gençler için yazdığının altını çizen Varoufakis’in kitabı adından da anlaşılacağı üzere kızı Xenia ile sohbet edermiş havasında geçiyor. Konuyu mümkün olduğu kadar basit haliyle sunmaya çalışan yazar herhangi bir dipnot, referans veya akademik bir kitaba atıfta bulunmadan kaleme almış kitabını.
Giriş ve Sonsöz kısımları hariç sekiz bölümden oluşan kitapta Varoufakis’in konunun daha iyi anlaşılabilmesi için okuyucuyu hikayenin en başına götürdüğünü görüyoruz. Bu ilk bölüm insanlığın ortaya çıkışı ve bugünkü medeniyetlerin temellerinin atılışında etkili olan unsurlar üzerinde duruyor ve yazarın da çok sevdiği Jared Diamond’un kült eseri Tüfek, Mikrop ve Çelik’e atıfta bulunarak “Neden İngilizler Avustralya’yı işgal ettiler de bunun tersi olmadı?” sorusunu soruyor. İlerleyen bölümlerde okuyucuya piyasa toplumunun oluşumu, borç ve kâr kavramlarının doğuşu, bankacılık sektörünün ortaya çıkışı, makineleşmenin etkileri, arbitraj, enflasyon, deflasyon, reel faiz, bitcoin gibi kavramlar ve olgular kitabın geneline hakim olan yalın anlatımla sunulmuş.
Berbat bir fikir
Kitabını nihayete erdirdiği Sonsöz kısmındaysa yazarın mutluluk kavramına yoğunlaştığı görülüyor. Zira bugün hayatımızın her yönüne bir sarmaşık gibi dolanmış olan kapitalist piyasa anlayışı bize “mutlu olma” vaadi sunuyor. Bu noktada Varoufakis’in hakiki mutluluk nedir sorusu üzerinden okuyucularını düşünmeye çabalaması dikkat çekici. Zira bizi daha az düşünmeye, daha çok tüketmeye sevk eden mevcut düzen ekonomi üzerine de kafa yormamamızı istiyor ve yazara göre bugün ekonomi yönetimini “uzmanlarına” bırakma fikri, ortaçağda yaşayanlar servetlerinin yönetimini ilahiyatçılara, kardinallere ya da engizisyon mahkemelerine bırakmalarıyla aynı şey. Yani “Berbat bir fikir.”
Piyasa toplumunun güçlendiği ve kapitalizmin, daha çok satma, daha çok kazanma arzusunun değerleri yerle yeksan etmeye çabaladığı; kirli ellerini kitap/edebiyat dünyasına daldırarak kitabımsı(!) ürünlerin satış rekorları kırdığı; okuma alışkanlığının hele de nitelikli okumanın değer yitirdiği; bilgiye ulaşmanın giderek daha kolaylaşmasına rağmen özellikle gençlerin genel kültür yönünden giderek daha fazla zayıfladığı günümüzde Yanis Varoufakis’in bu kitabı “Ekonomi, Kriz, Kapitalizm, Metalaşma, Piyasa Toplumu” gibi pek fark etmesek de hayatımızı dizayn eden kavramların herkes tarafından anlaşılmasını sağlayan ve geniş bir okuyucu kitleye hitap eden dikkat çekici bir çalışma.
Yazarın anlatımı kadar kitabın değerine değer katan bir diğer unsur kendisi de bir ekonomist olan Sinan Arslaner’in başarılı çevirisi olsa gerek.