Reha Tartıcı
Saray sofralarını ve lezzetlerini günümüze taşıyan eşsiz bir deneyim
Osmanlı mutfağında uzman bir zanaatkâr aşçıbaşı ve yazar Yunus Emre Akkor, Türk gastronomisinin derinliklerinden ilham alarak, geleneksel tatları modern dokunuşlarla buluşturuyor. Yeni açtığı ve ustalık eserim diye tanımladığı Palude, bu vizyonun somut bir örneği. Mekânın her köşesinde Akkor'un hayal dünyası ve lezzet tutkusunu görmek mümkün.
Palude, Akkor'un gastronomi anlayışını yansıtan ayrıcalıklı bir atmosfer sunuyor. Menüsü Anadolu ve Osmanlı mutfağının köklerinden besleniyor ve misafirlerine unutulmaz bir deneyim vaat ediyor. Palude'de sunulan her yemek, geçmişten günümüze uzanan bir hikâye anlatıyor. Akkor ve ekibi menüdeki tüm lezzetleri yenilikçi dokunuşlarla bir adım öteye taşıyor. Her tabakta Akkor'un yaratıcılığı ve köklere olan bağlılığı hissediliyor.
Gerçekleştirdiğim tadım sonrasında Palude’nin öne çıkan tatlarının başında adını aldığı Palude geldiğini söylemeliyim Yakut tozuyla servis edilen güllü Palude damakta hoş izler bırakıyor. Güllü marul salatası ise, Osmanlı kayıtlarına göre 17. yüzyıldan bu yana salatalarda çiçek kullanımının örneğini sunuyor. Kavrulmuş kıymayla yapılan gül mantısı menünün gözdelerinden biri olarak dikkat çekiyor. Ama çift pilavlı tandır da klasikleşen lezzetlerden biri olarak öne çıkıyor. Patlıcanlı zeytinli humus, şefin özel tarifleriyle bezeli. Susam yağlı ot salatası ise Osmanlı döneminin zenginliğini yansıtıyor. Ama menünün yıldızının kesinlikle kömür ateşinde pişirilerek muhteşem bir lezzet şöleni yaşatan “Antrikot Döner” olduğunu bilmenizi istiyorum.
Palude, ayrıca Anadolu'nun kebapları ve tavalarını da menüsünde barındırıyor. Kilis tava başta olmak üzere tavalar çok başarılı. Burada sunulan her içecek, Palude mutfağında özel olarak hazırlanıyor. Rafine şeker asla kullanılmıyor; bal ana tatlandırıcı olarak öne çıkıyor. Osmanlı saray mutfağından ilham alınarak hazırlanan reçeller bile balla yapılıyor.
Palude'de servis kahvaltı ile başlıyor. Oldukça zengin olan ve özgün tatların sunulduğu kahvaltı büyük rağbet görüyor.
Yunus Emre Akkor’un ustalık eseri olan Palude aslında iki tane sarayı temsil ediyor. Restoran kısmına girince neo bir Osmanlı sarayının modernleşmiş haliyle çizgilerini görüyorsunuz. Pastane kısmına geçince bir Fransız Patisserie’si (pastanesi) ile İngiliz sarayının izlerini görüyorsunuz. Çünkü İngilizlerin çay saatini orada hayata geçirmişler ve misafirlerine dünyadaki örneklerinden çok daha iyi bir seviyede çay saati sunuyorlar.
Siz de saraylara layık lezzetleri saraydaymışcasına ağırlanarak tatmak istiyorsanız rotanızı Palude’ye çevirmenizi öneririm.
***
SUNSET GRILL & BAR: 30 YILDIR SOFİSTİKE TATLARIN BULUŞMA NOKTASI!
Sunset Grill & Bar, 30 yıldır İstanbul’un hem sosyal hem de gastronomik buluşma noktalarından biri olarak öne çıkmaya devam ediyor. Yeni projelerle genişlemeye hazırlanan bu ikonik mekan, kadın çalışanlara verdiği önem ve sektördeki vizyonuyla dikkat çekiyor. Servis ekibinin %50’sini kadınlardan oluşturmayı hedefleyen kurucusu Barış Tansever bu anlamda da örnek bir duruş sergiliyor.
Yeni Executive Chef Marios Tsouris, Sunset’in mutfağını bir üst seviyeye taşımış. Paris ve Atina’daki Nobu, üç Michelin yıldızlı Lasarte gibi ünlü restoranlarda deneyim kazanan Tsouris, 30. yıl tadım menüsüyle bu birikimini ortaya koyuyor. Geçtiğimiz hafta içinde az sayıda gazeteci dostum ile birlikte bu tadım menüsünü deneyimledim. Başlangıç olarak servis edilen trüf mayonezli tütsülenmiş ekmekli dana carpaccio damağımda hoş bir iz bıraktı. Hindistan cevizi sütü, avokado ve havyar ile zenginleştirilmiş kral yengeç tartar, deniz mahsullerinin zarafetini gözler önüne sererken, Porçini ve trüf mantarlı deniz tarağı ise sofistike bir deniz mahsulü lezzeti olarak dikkatimi fazlasıyla çekti. Ponzu soslu guacamole ve siyah trüflü Şili levreği ise şefin imza yemeği olarak damak hafızamdaki yerini aldı.
Tatlı bölümünde ise Antep fıstıklı dondurma, zeytinyağı ve tuzlu Antep fıstığı tozu ile servis edilerek, hem zarif hem de güçlü bir final sunuyor. Bu fıstığın bağımlısı olanlar için adeta bir başyapıt niteliğinde. Yakında açılması planlanan Boğaz kıyısındaki deniz ürünleri restoranı Sunset Mare ile bu gastronomik yolculuğun daha da genişleyeceği müjdesini de bu vesileyle vermiş olayım.
7 ÖNERİ / 7 yorum
HALİL LAHMACUN – KADIKÖY
Bir Kadıköy Çarşı klasiği.
DAMAK KEBAP – GÜNEŞLİ
35 yıldır ete lezzet katmaya devam ediyor.
ALİ BABA RESTAURANT – BÜYÜKADA
Yıllardır lezzet ve kaliteden ödün vermiyor.
SAKARYA TATLICISI – BEYOĞLU
Ayva tatlısı mutlaka denenmeli.
ALPER KARDEŞLER – ERENKÖY
Kadıköy’ün az sayıda kalan kır pidecilerinin en iyisi.
THE HUNGER – ATAŞEHİR
Yenilenen menüsü hem damağa hem de göze hitap ediyor.
DÖNERCİ HALİM – SULTANBEYLİ
Lezzeti ve atmosferi ile fark yaratıyor.