Efe Sıvış
Mahmut Orhan Coachella’ya Giderken Şeyma Subaşı Dönüyordu
Dünya müzik sahnesinin en önemli festivallerinden biri Kalifornia’da düzenlenen Coachella… Ah Coachella… Magazin bültenlerinde Şeyma Subaşı’nın Coachella Kombinleri başlıklarının atıldığı Coachella… 33 yaşındaki Şeyma Subaşı, geçen yıl çektiği videoda artık festival kızı olmadığını söyledi. Nedenini şöyle açıkladı: Artık yaşımız geçti.
Geçenlerde 76’sına gelmiş Ertuğrul Özkök’ün Instagram paylaşımının altına gelen bir yorumda ise şu yazıyordu: Yaşına uygun davran!
Özkök bu yoruma şöyle cevap verdi:
Rock müzik konserlerine gidiyorum ondan mı (böyle diyorlar)?
Vallahi 4 yıl önce Coachella’da yapılan “Desert Trip” konserlerinin üç gecesinde sahneye çıkan müzisyenlerin yaş ortalaması 72 idi…
O yıl ben de aynı yaştaydım.
Bu fantastik hesaba göre Şeyma, Coachella’dan olması gerektiğinden 40 sene önce emekli olmuş. Ertuğrul Bey’in yazılarını okusa algısı açılır, bu tip hatalar yapmazdı.
***
Bitaraf Olan Bertaraf Olur
Coachella müzik dünyasında artık referans olmuş bir festival… İstanbul kulüplerine gelen yabancı DJ’lerin tanıtımlarında şu ifadeyi sıklıkla görebilirsiniz: Daha önce Coachella’da çalmıştır.
1999’daki ilk Coachella’da The Chemical Brothers, Underworld elektronik müzik çalıyordu. Morrissey ise rock müzik yapıyordu. Bu durum, şunu gösteriyordu: Coachella sadece elektronik müzik odaklı bir clubber festivali olmayacaktı. Farklı türlere de yer verecekti.
2006’daki Coachella, bana göre müzik dünyasındaki en vizyoner iki ismi buluşturdu. Bunlar Fransız elektronik müzik ikilisi Daft Punk ve Madonna’ydı. Bizim Türk basınında Ertuğrul Özkök’le Mehmet Barlas’a her devrin adamı derlerdi. Halbuki bu yanlıştı. Bunlar her devrin adamı görmemişti. Esas her devrin adamı Madonna’ydı. Yenilikçilik, son moda beat’ler, en hip prodüktörler, koreografiler, dansçılar, dijital görseller… 80’lerden beri işi götürüyordu.
Daft Punk’ın müzikleri ise fütüristik bir deneyimdi. Robot kostümleriyle, dijital bir prizmanın içinden çaldıkları müzikler bugünün değil, yarının müzikleriydi. Daft Punk, 2006 Coachella’dan 1 yıl sonra İstanbul’a geldi. O dijital prizmasını Boğaz’da Kuruçeşme Arena’ya kurdu.
Coachella yıllar içinde sessiz bir devrim yapıyordu. 2010’daki sahnesindeki trip-hopçı Gorillaz, hip-hopçı Jay-Z ve rockçı Muse şunu gösterdi: Müzik türleri arasındaki gerçek bir sörf yapılıyordu ve bunun izleyicide karşılığı vardı.
Bizim organizatörlerimiz bu devrimin farkında değildi. Ya Electronica Festival ya Rock’n Coke... Ya Akbank Caz Festivali ya Zeytinli Rock Festivali ya İstanbul Klasik Müzik Festivali’ydi… Erdoğan, 2010’da TÜSİAD’a şöyle demişt: Bitaraf olan bertaraf olur!. Bizdeki organizatörler bu sözü iyi dinlemişlerdi. Türkiye’deki festivallerin hepsi bir müzik türüne taraftı!
Madonna Mı Claire Huangchi Mi?
Amerikalı şarkıcı Madonna, 2012 yazında İstanbul’a geldi. Aynı gece Emirgan The Seed’de Amerikalı piyanist Claire Huangchi çalıyordu. O gece şöyle bir ayrım yapıldı. Enteller Huangchi’ye gidecekti. Avamlar ve görgüsüzler de Madonna’ya... Rahmetli Hıncal Uluç’un testisi su yolunda kırılmış, sırf eksantiriklik olsun diye Huangchi’ye gitmişti. Ben o gece Madonna’yı izledim. Fakat Huangchi’yi de izlemek istiyordum. Neden klasik bir piyano konseri ile Madonna konseri aynı organizasyonda olmasındı?
Bizim organizatörlerin yapamadığını Coachella yaptı. İzleyiciyi rockçı, rapçi, clubber diye tasnifleme işini bitirdi. Bu, festival kültüründe bir devrimdi. 2018’e gelindiğinde Coachella’da Daft Punk’ın desteklediği Kanadalı bir şarkıcı sahneye çıktı. The Weeknd herhangi bir kategoriye konulamayacak kadar eklektikti. Coachella yine yapacağını yapmış, the Weeknd’in yanında izleyicinin karşısına rapçi Eminem’i ve popçu Beyonce’yi çıkarmıştı.
Geçen hafta ilk Türk astronotu uzaya çıktı. Aynı günlerde bir duyuru yapıldı. Müziğin uzayı olan Coachella’ya da ilk kez bir Türk çıkacaktı. Yalnız bir farkla… Astronotun uzaya çıkması için devletimiz 55 milyon dolar tiko parayı basmıştı. Bursalı Mahmut, yani Mahmut Orhan ise tiko para alarak Coachella’da çıkacaktı. Bu yıl… 13 Nisan 2024’te…
Mahmut Orhan’ı Bağdat Caddesi’nde gezerken 2017 Aralık’ında Suadiye Vakko köşkünün bahçesinde tesadüfen dinlemiştim. Mor ve Ötesi, Ajda Pekkan, Kenan Doğulu remiksleri çalıyordu. Parçalar temiz, sade ve deep house türündeydi. Meğer aynı zamanda prodüktörmüş. Bu remiksleri kendi yapıyormuş. Orhan o günden bugüne epey yol aldı. İsmini her gördüğümde içimden aynı şeyi geçiriyorum: Yahu arkadaş Mahmut diye DJ ismi mi olur? Sahne ismi olarak başka bir şey seçemedin mi… Hala da aynı düşünüyorum.
Coachella, Bursalı Mahmut’a Ne Kadar Ödeyecek?
Coachella’da headliner yani Maksim Gazinosu ağzıyla söylersek assolist seviyesindeki sanatçıların aldıkları para 90-120 milyon TL… The New Yorker dergisi, Radiohead ve Lady Gaga’nın bu aralıkta bir para aldığını yazdı. Daha az bilinen rock grupları 3 milyon TL alıyor. DJ’lere gelince bütçeler biraz daha düşüyor. En meşhur DJ’in aldığı ücret de 3 milyon TL. Eğer festivalin ilk gününde, öğlen saatinde çalıyorsan, alacağın para 60 bin TL. İyi hoş da bizim Bursalı Mahmut’un eline ne geçecek?
Bunu anlamak için festivalin afişine bakmak gerekiyor. Çünkü bu afişlerde sanatçılar, festivaldeki önem sıralarına göre yazılıyor. Şimdi gelin, Mahmut Orhan’ın festivaldeki yerine bu gözle bakalım. Orhan, festivalin ilk gününde yani 12 Nisan Cuma günü çalmayacak. En popüler gün elbette Cumartesi olarak kabul ediliyor. Orhan da Cumartesi günü çalıyor. Bu iyi haber. Onun çaldığı gün sahnnede Tyler, The Creator ve Blur gibi isimler var. Fakat Orhan’ın festival afişindeki sıralaması pek parlak değil. 57 sanatçının arasından 43. sıraya yazılmış. Bu sıralamadan ve yazdığım fiyat skalasından Orhan’ın çalacağı saat ve alacağı ücrete dair kabaca bir tahmin yapmak mümkün…
Mahmut Orhan, Türkiye için elektronik müzik sektöründe bir açıdan ilktir. O ilkin anlamı, ana akım bir çizgide popülerleşmeyi başarmasıdır. Türkiye’de 90’lı yılların ikinci yarısından itibaren dünya çapında DJ’ler ve prodüktörler çıktı. Göktuğ Çitçi, Yunus Güvenen, Murat Uncuoğlu, Alican, U.F.U.K., Mert Yücel önemli başarılar kazandı. Bu isimler İstanbul’un Godet, Crystal, İndigo, 2019 gibi klasikleşmiş gece kulüplerinde yıllarca çaldılar. İstanbulluların evrensel müzik kültürüyle köprüleri oldular. Yalnızca DJ’lik de yapmadılar. Aynı zamanda prodüktörlük de yaptılar. Ürettikleri parçalar yurtdışında prestijli plak şirketleri tarafından yayınlandı. Fakat müzikleri hiçbir zaman kitleselleşmedi. Mahmut Orhan, Türk popçularının şarkılarına yaptığı remiksleri ve farklı vokalistlerle çalıştığı parçalarla elektronik müziğin kitlesini genişletti. Coachella’da yer alması Orhan’ın bu açıdan başarısını perçinlemiştir.