Kerem Kırçuval
Herkes için geri sayım…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Cuma namazından sonra yaptığı açıklamalar AK Parti sözcülerini de Erdoğan’ı sınırsız savunanları da zor durumda bıraktı. Erdoğan da bunu istemezdi ama olan oldu.
Erdoğan’ın savaşın çıktığından beri Beşar Esad’dan katil Esed’e dönüşen Suriye Devlet Başkanı ile ilgili yaptığı açıklamalar artık fazla mesai gerektiriyor belli oldu. Önce Esad Bey, sonra Sayın Esad, barışçı Esad, Suriye’nin içişlerine karışmayan Türkiye, Emevi Camii’nde cumaya değil de bir arkadaşa bakıp çıkacağız söylemi yorucu olacak belli.
Hele de sayın Cumhurbaşkanı’nın uçağıyla olası bir Şam seyahatine eşlik edecek meslektaşlarımın izlenimlerini doğrusu merakla bekleyeceğim.
Ama şunu hatırlamakta da fayda var. Bu açıklamadan birkaç saat önce canlı yayında CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Gerekirse Esad ile ilk görüşmeyi ben yapacağım” sözünü söylemişti. Rol kaptırmama mı, gündemi bununla tutma mı önümüzdeki günler gösterecek bize bunu.
O arada gri listeden çıktı memleket. Mali suçlarla mücadelede ülkelerin performanslarını değerlendiren FATF, Türkiye'nin kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadelede geride kalması sebebiyle 2021 yılında alındığı 'gri liste'den çıkarıldığını duyurdu. Pek güzel. Hazine Maliye Bakanı “Başardık” diyerek bunu ahaliye duyurdu ama listeden çıkmamıza en çok paylaştığı mesajlarla, listeye döneminde alındığımız eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sevindi.
Alice harikalar diyarında adeta. Neyi başardık, niye girdik? Sevinenlere bakar mısınız? Sanki Bay Kemal’in hatasını düzelttiler?
Neyse öyle ya da böyle gri listede olmayan ülkenin vatandaşı olarak ‘artık para bulunur, millet olarak rahat ederiz’ diyecektik, EPDK açıklaması geldi. Sevincimiz kursağımızda kaldı. Ne olmuş? Elektriğe yüzde 38 zam. Allah’tan korkun ya.
Petrol ve elektriğe gelen zamlar her şeyi tetikler. Eski hazine bakanının ağzıyla söyleyeyim “Güya enflasyon ile mücadele ediliyor ya…” Al sana enflasyonu körükleyecek adım. Bugün de benzine ve motorine zam geleceğine de çoktan duyuruldu.
Ne güzel değil mi?
Vergiler artıyor, elektrik, akaryakıt zamda yarışıyor enflasyon ile mücadele ediliyor. Samimiyetinize kurban.
Esas samimiyeti kendi maaşlarına hatta emekli vekillerin maaşlarına zam yaparken gösteriyorlar. Bize ne diyorlar?
“Emekliye, memura, işçiye, asgari ücretliye yapılacak artış enflasyonu azdırır. Maaş artışları fiyatların otomatik artmasına neden oluyor?”
Cebimizdeki kör kuruşa göz dikenlerin açıklaması bu.
Daha kötüsünü ise samimi ekonomistler anlatıyor. Yaşanan yüzde 38 de dahil elektrik zammının ön gösterim olduğunu, önümüzdeki iki ayda tsunaminin geleceğini belirtip, sonbaharda çarşının, pazarın, marketin önünden geçilemeyeceğini duyuruyorlar. Vergi artışlarıyla da parası olanların da bu durumdan hakkını alacağını söylüyorlar.
İşçi Partisi’nin sayın Genel Başkanı Erkan Baş, dün Kartal’da semt pazarını dolaştı, fileleri boş ahaliyle konuştu. Sonra şunu dedi; “İnsanlar sanki pazarda değil, müzede gezer gibi tezgaha bakmak zorunda kalıyor.”
Ne söylenir bu sözün üstüne?
Haa tasarruf tedbirleri vardı bir de. Hatta pek sayın Diyanet İşleri Başkanı’nın çok pahalı arabası tartışılmış, “Diyanet İşleri Başkanı da arabayı iade etti” laflarıyla mesele kapatılmıştı. Birgün gazetesi arabanın Diyanet’in 150 metre ilerisine park edildiğini ortaya çıkardı.
Tasarruf Diyanet’i sadece bir kilometre öteye dahi götürmemiş, camdan bakınca o araba görülecek seviyede.
Halktan fedakârlık isteniyor, yeni değil, sabırlı olmaya davet ediliyor, olabilir. Ama tablo yukarıdaki gibi.
Yapılan yanlışların faturasının elbette çıkacağı biliniyordu, bu yanlışların bundan sonra sivil anayasa ile yumuşama fotoğraflarıyla, sürpriz görüşmelerle örtülmesi pek mümkün görünmüyor.