Bravo vallahi Emre Belözoğlu. Dün akşam Ankaragücü’nü simgeleyen mavi tişörtünün altına gizli gizli Beşiktaş formasını da giyip üç büyüklerin üçünün de formasını giyenler kervanına katıldın ya... Helal olsun sana. Bir maçla muhteşem üçlüyü tamamladın.
Ankaragücü kulübünü tanır mısın Emre? Cesaretin simgesini İmalat-ı Harbiye ruhunu bilir misin Emre. Bu kulübün korku nedir bilmeden savaşan ecdatlarından, 8 kişiyle Fenerbahçe’yi yenen yürekli abilerinden haberin var mı Emre?
Ankaragücü’ne korkak futbol oynatamazsın Emre. Çünkü genlerinde korku yoktur. Bilmedikleri bir duyguyu onlara aşılayamazsın.
Ankaragücü takımı 5 gol yer, küme düşer, yerlerde sürünür ama korkak futbol oynayamaz. Ne bu kulüp alışıktır böyle bir futbola ne de bu kulübün taraftarı.
Al topu, orta sahadan dön kaleciye. Al topu, ileri gitmeden taç çizgisinden dön kaleciye.
Kupanın yarı finalindeki iki maçı da heba ettin Emre. Ankara’da da korkakça oynattın. İstanbul’da da... Beşiktaş takımını gol atsınlar diye kendi yarı sahana, hatta kale alanına davet ettin. Kendi ceza sahandan çıkamazsan cezayı böyle keserler Emre.
Keşke delikanlı gibi oynasaydı, 5 gol yeseydi ama korkaklar gibi kendi kalesinin önüne sinmeseydi Ankaragücü... Elenseydi ama korkmasaydı rakibinden. Korkaklığının sonucunda o aptalca golü kalesinde görüp de başı önünde ayrılmasaydı maçtan.