Besim Güçtenkorkmaz

Besim Güçtenkorkmaz

Ankara içinde bir vaha: Saraçoğlu Mahallesi

Ankara’nın merkezindeki vaha, eski ihtişamlı günlerini yaşamasa bile nefes almaya devam ediyor.

dsc-3111-1.jpg

Cumhuriyet’in ilk yıllarında başkent Ankara hızla büyüyordu. Elçilikler Ankara’ya taşınırken, bürokrasi de yine Ankara’da toplanıyordu. Dünyada tasarlanmış dört başkentten birisiydi Ankara. 1924’te Lörcher ve 1932 yılında Alman Mimar Jansen’in planıyla şekilleniyordu Cumhuriyet’in başkenti. Ankara Kalesi ve Ulus etrafında sıkışan Ankara’da, mesken azlığından dolayı ciddi bir barınma sorunu yaşanmaya başlanmıştı Cumhuriyet’in ilk yıllarında. Özellikle üst düzey memurlar ve askerler, barınma ihtiyaçlarını neredeyse karşılayamaz duruma gelmişlerdi. Bu nedenle Ankara’da sayıları giderek artan memur ve bürokratların oturacağı yeni yaşam alanlarına ihtiyaç duyuluyordu.

Ankara’nın merkezi Kızılay’daki Güven Parkı herkes bilir. İşte o parkın 100 metre arkasından başlayarak, içinden küçük bir dere akan boş alana yeni bir mahalle kurulmasına karar verildi. Bu mahalle Türkiye’nin ilk toplu konut alanı olacaktı aynı zamanda. Tam 80 sene önce, bir Cumhuriyet Bayramı gününde, 29 Ekim 1944’te temelleri atıldı bu mahallenin. O dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu olduğu için, mahalleye onun adı verildi;

“Saraçoğlu Mahallesi…”

BİR MAHALLEDEN FAZLASI

Saraçoğlu mahallesinin mimarı da bir Alman’dı. Alman mimar Paul Bonatz çizdi bu büyük projeyi. Anıtkabir’in yarışma projesinde jüri üyesi olarak katkı sunan mimarlardan birisi olan Bonatz’ın tasarımıyla şekillendi Saraçoğlu Mahallesi sokakları, evleri, odaları, çatıları, pencereleri.

Plan tam bir mahalle planıydı. 125 bin metrekarelik alanda, 75 bina, 435 lojmandan oluşuyordu. İçinde okulundan bakkalına, eczanesinden kasabına, sosyal tesislerinden, kütüphanesine, çocuk parklarına kadar bir mahallenin ihtiyaç duyacağı her şey olacaktı.

Saraçoğlu Mahallesi temeli atıldıktan iki yıl sonra tamamlandı. Konutlar oldukça lükstü ve kanallardan sıcak su geçirilerek Ankara’daki ilk merkezi ısıtma sistemi oluşturulmuştu. Emlak Eytam Bankası’nın verdiği kredi ile tamamlanan Saraçoğlu Mahallesi’nin konukları, birçok üst düzey bürokrat ile subay ve emniyet müdürlüğü mensubu ve milletvekilleri oldu.

Evlerin dış yapıları, çatı ve pencereleri Türk geleneksel mimarisi ile özdeşleşiyordu ama içlerindeki kullanım alanları, Alman ev yaşamına göreydi. Odalardan odaya geçişteki farklılık ve oda sıralaması Türk tarzına uymayınca, ülke mimarlarının “Neden bize yaptırmadınız?” tepkisi oldu.

Bürokratlara verilen önemi gösteren Saraçoğlu Mahallesi yapılırken, halktan da çok eleştiri aldı. Vatandaşlar, ödedikleri vergilerin bu mahallenin yapımı için harcandığını düşünüyor ve muhalif sesler de fazlasıyla yükseliyordu.

250 FARKLI AĞAÇ DİKİLDİ

Üç ana caddesi ve dar patikaları vardı mahallenin. 250 farklı türde ağaç dikildi tamamlanan evlerin arasına. Üç ana caddenin de ağaçları farklıydı. Bir sokakta sadece çınar, diğer sokakta sadece meşe palamutu bir diğerinde sadece at kestanesi yer alıyordu. Dikilen fidan ve ağaçların sayısı 4 bini geçti.

Kısa sürede evlere sahipleri yerleşti. Türkiye’yi yönetenlerin büyük çoğunluğu artık bu mahallede oturuyordu. Başbakanlık, bakanlık binaları, kuvvet komutanlıkları ve Emniyet Genel Müdürlüğü, burada oturanlar için yürüme mesafesindeydi.

dsc-3026-1.jpg

STRATEJİK ÖNEMİ

Devlet ve hükümet erkanının oturduğu bu mahallede elbette güvenlik önlemleri de en üst düzeydeydi. Evlerin kapılarını kapatmaya, balkon kapılarını kilitlemeye kimse ihtiyaç duymuyordu. Çocuklar için tam bir özgürlük alanı oluşmuştu. Herkes sokakta olduğu için, komşuluk ilişkileri de o yıllarda çok ilerlemişti. Buranın çocukları siyasal gelişmeleri çok yakından takip ederek büyüdüler. Devlet oradan idare edildiği için, aslında her siyasi olay aile fertlerini de yakından ilgilendiriyordu. İhtilaller ise elbette mahalledeki herkesi korkutuyordu.

Stratejik bir önemi de vardı. Saraçoğlu Mahallesi’ndeki evlerin altından geçen tünellerden meclis binasına ve kuvvet komutanlıklarına kadar ulaşıldığı rivayeti söyleniyordu.

SİT ALANI OLARAK TESCİL EDİLDİ

Giderek yaşlanan, evleri eskimeye yüz tutan bu çok özel mahalle 33. yılına denk gelen 1979’da sit alanı olarak tescil edildi, koruma altına alındı.

Ankara’nın giderek büyümesi ile birlikte, Kızılay’ın merkezindeki Saraçoğlu, her iktidarın gözünü diktiği rant alanı haline geliverdi yıllar içinde.

1994 yılında başbakanlığı döneminde Tansu Çiller tarafından Saraçoğlu Mahallesi satışa çıkartılmak istendi. Hatta bunun için bir yasa bile hazırlandı. Tüm meslek örgütleri ayağa kalkarak bu tarihi alanın koruma altına alınmasını istediler. Kent belleğine ve buranın özel dokusuna sahip çıktılar. Tepkilerin artması üzerine yasayı, o dönem cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel veto etti ve hem oturanlar hem de Ankara sevdalıları rahat bir nefes aldı.

Ama dedik ya, Ankara’nın göbeğinde bir vaha gibi duran Saraçoğlu Mahallesi her iktidarın ranta kurban edeceği bir yerdeydi. 2012 yılına gelindiğinde Saraçoğlu Mahallesi, ‘Afet Risk Yasası’ kapsamında ‘riskli bölge’ ilan edildi. Oturanların boşaltması istendi. Bir ‘kentsel dönüşüm’ projesiyle bölgenin yeniden yapılandırılması, bölgede ticari işletme, otel gibi yapıların da oluşması öngörülüyordu.

dsc-3146-1.jpg

SARAÇOĞLU HAYALET ŞEHİR OLDU

5 Ağustos 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan bakanlar kurulu kararı ile de mahallenin Maliye Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı’na tahsisli taşınmazlarının ekonomiye kazandırılması amacıyla tahsislerinin kaldırılması karara bağlandı. Bu sırada, hâlâ bu konutlarda oturanlar da evlerinden zorla çıkarılarak alan boşaltıldı.

Mimar Tezcan Karakuş Candan, tüm mimarları ayağa kaldıran o mücadele günlerini şöyle anlatıyor:

“Evlerde oturanlar yine üst düzey bürokratlardı. Sabah polisler ellerinde tahliye kararı ile gelip evin boşaltılmasını istiyorlardı. Ev sahipleri de mimarlar odasına ulaşıyordu. Biz de yıldırım hızıyla tahliyenin durdurulması davası açılmasını ve sonuçlanmasına kadar aile ile birlikte direniyorduk ve ev sahibinin çıkartılmasını gün içinde önlüyorduk. Ama zaman içinde, oturanların doğal gazını, elektriğini, sularını kestiler. Yıllarca devlete hizmet eden insanları buradan ayrılmaya zorladılar. Bir süre sonra Saraçoğlu Mahallesi insansızlaştı ve ıssızlaştı. En sonunda da lojman statüsü de kaldırılarak anıları ile birlikte Maliye Bakanlığı’na devredildi.”

Saraçoğlu Mahallesi Maliye Bakanlığı’na devredildikten sonra yeni bir proje hazırlandı. Ankara’nın ünlü müteahitleri tarafından Kızılay’ın bu vahasına, başkentin kuleleri dikilecekti. Tarihi Saraçoğlu yıkılacak, yüksek binaların arasına bir yer altı otoparkı ve üzerine de AVM yapılacaktı.

İKİNCİ KEZ YIKIMDAN KURTULDU

O dönemde yine Mimarlar Odası ve kent gönüllüleri bu girişime de karşı çıktı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e kadar ulaşıldı. Cumhurbaşkanlığında yapılan tarihi toplantıyı Tezcan Karakuş Candan şöyle anlatıyor:

“Bakanlık yetkilileri, Ankara Ticaret Odası yetkilileri ve biz de mimarlar olarak o dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün daveti ile bu konuyu görüşmek üzere buluştuk. Abdullah Gül hepimizi dinledi ve toplantının sonunda “Yıkım falan yok, Saraçoğlu Ankara’nın incisidir. Mimarlar Odası ne diyorsa öyle yapın” dedi.

Süleyman Demirel’den sonra bir başka Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de, tarih kokan mahallenin yıkımını böylece önlemiş oldu.

dsc-3069-1.jpg

RESTORASYON TAMAMLANDI

Başına gelmedik iş kalmayan Saraçoğlu Mahallesi evleri, tüm bu badirelerden sonra, emlak konut tarafından son 3 yıl içinde özgünlüğünü bozan müdahalelerle birlikte yeniledi.

Bir zamanlar bürokratların oturduğu mahallede artık evler kafeye dönüşmüş durumda. Bazı evler ise restore edilerek satışa çıkartılmış. 4 katlı lojmanlar ise otele çevriliyor.

Ankara’nın göbeğindeki vaha, eski ihtişamlı günlerini yaşamasa bile mücadele ile yıkılmaktan kurtarılarak nefes almaya ve Ankaralılara nefes vermeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Besim Güçtenkorkmaz Arşivi