Berlin Konçertoları

Bu hafta tüm dünyanın gözü Almanya’daki EURO 2024 maçlarındaydı. Ben de haftayı Berlin’de geçirdim. Almanlar, Adolf Hitler’in peşine takılmanın bedelini 45 sene işgal altında geçirerek çok ağır biçimde ödedi. Peki 1989’da yıkılan Berlin duvarından ve işgalden geriye ne kaldı? Aslında epey bir şey kaldı. Berlin’in tüm bu işgal tortusu altında kültür-sanat sahnesi oldukça dinamik, gece hayatı hareketli…

gucciye-soho-house-berlin-binasi-gunumuz.jpg
Soho House Berlin Binası Günümüz

Gucci Parti

Berlin’de faaliyet gösteren Soho House’un havuzlu terasında 103 yıllık İtalyan moda devi Gucci geçtiğimiz hafta bir parti düzenlendi. Herkesin kıyafet ya da aksesuarlarının en az bir parçası Gucci’dendi. Kimisinin elbisesi, kimisinin kemeri… Katılımcıların ekseriyeti, Berlin’in moda dünyasındandı. Gecenin yıldızı, Berlin’de yaşayan DJ Patrick Mason’dı. Mason, çaldığı müziklerle ve yılan gibi kıvrak danslarıyla ele avuca sığmaz bir aura yayıyordu. Kimi DJ’ler yüksek enerjili müzikler çalmalarına rağmen kabinde çok cool duruyorlar. Mesela Sasha, John Digweed ya da Nick Warren bu ekoldendir. Soğuk bir biçimde sahnede dururlar ve sadece müziklerini çalarlar. İzleyiciyle saatler geçmesine rağmen çok nadir göz teması kurarlar. Mason, bu ekolden değil. Bulunduğu kabın şekline, çaldığı müziğin ritmine gayet iyi uyum sağlıyor. Eline mikrofonu alıp birden parçaların üzerine vokal yapmaya başlıyor. Mason, DJ olmanın ne demek olduğunu tartışmalı bir şekilde yeniden tanımlıyor. Güçlü setleri ve karizmatik performanslarıyla giderek daha fazla dikkat çekiyor. Bu ay Berlin haricinde Ibiza, Nice, Hannover, Barcelona, Marsilya ve Münih gibi noktalarda performans verdi.

gucciye-patrick-mason.jpg
Patrick Mason

Soho House’un binası da enteresan. Berlin’in kalbinde, Rosa-Luxemburg-Platz'a sadece birkaç adım uzaklıktaki bu ünlü bina, yeni nesnellik mimari tarzında inşa edilmiş, bugün dahi hala gösterişli ve etkileyici. İlk kez 1929'da açılmış. Bu bina, Berlin’de Yahudilerin kurduğu bir alışveriş merkezi olarak kurulmuş. Özelliği ise taksitle satış yapılan ilk AVM olması. Bina, Nazilerin döneminde Hitler’in gençlik karargâhı olarak kullanılmış. Savaştan sonra da komünist bir sığınak haline gelmiş. Önce Doğu Alman Komünist Partisi'nin genel merkezi, 1950'den itibaren Marksizm-Leninizm Enstitüsü karargâhı olarak hizmet vermiş.

Bunlar, Soho House binasının kaderinin nasıl sürekli olarak güncel siyasi olaylar tarafından belirlendiğini gösteriyor. İşte bu tarihsel birikimin üstünde Gucci’nin partisinde, bir zamanlar komünizmin en şaşalı dönemine ev sahipliği yapmış binanın terasında Patrick Mason’ın setinden çıkan Madonna’nın Frozen parçasının bir remiksi, gün batımı, Berlin’in silüetinde göğü delen TV kulesi ve sonsuzluk havuzuyla farklı bir uyum yakalıyordu.

warhol-berlin1.jpeg

Farklı Warhol

20. yüzyılın en ünlü ve en çok tartışılan sanatçılarından biri Andy Warhol. Tüketim mallarına ve ünlü kişiliklere dair yaptığı resimlerini kitlesel üretim tekniğiyle çoğaltıp satan sanatçının bir yönü her zaman çok az ilgi gördü. Bu yön erkek bedeniydi. 1940'ların sonlarından 1987'deki ani ölümüne kadar esas bilinen eserlerinin yanında sürekli olarak bu temada resimler yaptı.

Bugünlerde Berlin’de Neue Nationalgalerie’de önemli bir sergisi var. Başlığı "Andy Warhol: Kadife Öfke ve Güzellik". Serginin ismi, Alan Downs'ın, The Velvet Rage (2005) kitabına bir saygı duruşu olarak konulmuş.

Berlin’de ilk kez bir sergi, Warhol'un erkek bedenine yönelik resimlerine tematik olarak odaklanıyor. Sergide 300'den fazla eser, resim, baskı, çizim, fotoğraf, polaroid, film ve kolaj var. Bu seçki, Andy Warhol'un değer dünyasının net bir şekilde anlaşılmasını sağlıyor. Bu eserlerin birçoğu sanat dünyasında çok az görünürlük elde etti ve hiçbir zaman geniş bir kamuoyu tarafından keşfedilmedi. Bu açıdan sergi bir ilk… Tabii kambersiz düğün olmaz. 300 parçalık kürasyonda; Muhammad Ali Clay, Elvis Presley, Jean-Michel Basquiat, Mick Jagger gibi isimlerin porteleri de var. Sonuç olarak sergi, çıplaklık ve cinselliğin yanı sıra cinsiyet ve bedenlerin çeşitli temsillerini çok açık bir şekilde gösteriyor. Bu yüzden National Gallery misafirlerine şöyle bir not düşmüş: Sergiyi çocuklarla ya da gençlerle birlikte gezmek isterseniz bunu birlikte yapın ve iletişim halinde kalın.

warhola-berlin-neue-national-gallery.jpg
Berlin Neue National Gallery

National Gallery için söylemem gereken bir başka boyut ise yaratıcısı, modern mimarlığın babalarından Mies Van der Rohe. Alman-Amerikalı mimar, 1933’te Hitler’in iktidara gelmesiyle birçok binası yapılamaz olunca ABD’ye taşınmış. Neue Nationalgalerie, Mies Van der Rohe tarafından tarafından 1962’de tasarlansa da ömrü müzenin açılışını görmeye yetmemiş.

Müzenin içinde Rohe tarafından tasarlanan tüm dünyada klasikleşen sade tasarımlı Barcelona tipi mobilyalar bulunuyor. Sergi öncesinde ve sonrasında bu mobilyalarda oturup Warhol üzerine okumalar yapabiliyorsunuz. “Barcelona Sessel” ismiyle piyasada bulunan bu mobilyaların orjinalleri 7 bin Euro’dan, replikaları 600 Euro’dan satılıyor.

Berlin Maymunları

Eski Batı Berlin’in merkezinde 35 hektarlık bir Berlin hayvanat bahçesi var. Bahçede yaklaşık bin 500 tür, 20 binin üzerinde hayvan yaşıyor. Ben hayvanat bahçesine girmedim fakat girmeden de maymunları görebildim. Avrupa’nın orta yerinde şuurlu bakışlar ve çevik hareketlerle ellerini kollarını sallayarak yalpalayan bu maymunlardan 35 metre yukarıda ise 25hours Hotel’in 10. katında Berlin’in önemli bir kültürel noktası var. Monkey Bar’dan şehri ve yeşillikler içindeki hayvanat bahçesini izlerken kokteyllerinizi yudumluyorsunuz. Tatlı patates kızartması da hoş.

maymuna-monkeybar7.jpg

Burası Berlin’in en hip noktalarından biri fakat aynı zamanda kendini küresel gece hayatının içine konumlandırıyor. Monkey Bar, geçmişten bugüne kümülatif biriken kültürün farkında olan bir mekân. Geçtiğimiz hafta Monkey Bar’dan içeri girer girmez New York’un efsane gece kulübü Studio 54’ün fotoğrafları hemen dikkatimi çekti. Bilenler, Mark Christopher’ın yönettiği aynı isimli filmden bilecektir dillere destan bu gece kulübünü…

Monkey Bar, girişteki alanına fotoğrafçı Bill Bernstein’ın çektiği karelerden bir sergi yapmış. Bernstein’ın 1977-79 arası New York gece hayatında Studio 54 ve yanı sıra Paradise Garage, Mudd Club ve Empire Roller Disco gibi mekanlarda çektiği fotoğrafları, Monkey Bar’ın terasında pırıl pırıl parlıyor. Monkey Bar’ın içinde bulunduğu 25hours Hotel, Bernstein’ın bu 30 fotoğrafını 2018’de satın almış. 25Hours CEO’su Christoph Hoffman ise serginin başına düştüğü notta şöyle diyor: Monkey Bar’ımıza bu fotoğrafları New York gece hayatının kahramanlarını onurlandırmak için koyduk. Panoramik manzarası ve mükemmel gün batımı terasıyla Monkey Bar’da özgün DJ ve canlı müzik performanslarıyla Berlin günlerime derinlik kattı.

maymuna-fotografci-bill-bernstein-sergisi.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
Efe Sıvış Arşivi