Efe Sıvış
Arçelik Genel Müdürü’nün “Papermoon” Hesabı
Geçtiğimiz çarşamba günü Koç Grubu’nun amiral gemisi Arçelik’in uzun yıllar genel müdürlüğünü yapmış Mehmet Ali Berkman’la bir araya geldim.
1943 doğumlu Berkman, ilginç bir isim… İstanbul Erkek Lisesi’nin ardından ODTÜ İşletme ve Syracuse Üniversitesi’nden MBA dereceleri var. Türk sanayisinin profesyonel yöneticileri arasında duayen konumunda…
Bunun en önemli sebebi 1994-2001 arasında yaptığı Arçelik’in genel müdürlük görevi... Berkman 32 yıl Koç Grubu’nda çalıştı. Vehbi Koç, Rahmi Koç, Suna Kıraç, Mustafa Koç… 3 kuşakla da teşriki mesai yaptı. Türkiye’nin kritik kavşaklarında Arçelik’te direksiyondaydı. 94 bankalar krizine, 95 gümrük birliği anlaşmasına, 99 ekonomik krizine rağmen gemisini yüzdürdü.
Yaş 60 İş Bitmemiş
2001’de genel müdürlük görevini bıraktığında, Arçelik 55 ülkeye ihracat yapıyordu. Koç’ta 60 yaş kuralı vardı. 2003’te Koç Grubu’ndan bu sebeple emekli oldu. Yaş 60’tı fakat iş bitmemişti. Berkman bu kez Akkök Grubu’na İcra Kurulu Başkanı oldu. 17 yıl da bu grupta görev yaptı. Bugün 81 yaşında… Zihni berrak, gövdesi dik, refleksleri güçlü, giyimi klas…
Berkman’a göre Gümrük Birliği, Türkiye’nin menfaatine olmuştu. Gümrük duvarları inmişti. Bu sayede ciddi bir rekabet başlamıştı. Türk şirketler Ar-Ge yatırımlarına yönelmişti.
Makam Arabası Meselesi
Vehbi Koç’un eli sıkılığı dillere destandır. Türkiye’nin en zengin insanıydı. Buna rağmen kullandığı otomobil Ford Taunus’du. Berkman’a Arçelik genel müdürüyken makam arabasının ne olduğunu sordum. O da Ford Taunus kullanmış.
Arçelik genel müdürüyken altında 6 bin kişi çalışıyordu. Yurt içinde Profilo ile rekabet halindeydi. Gümrük Birliği’nden yani 1996’dan sonra tüm dünyayla rekabet başladı. Sürekli bir yenilik yapma baskısı vardı. Bu stresi yönetmek sağlığı tehdit edebilirdi. Berkman Suadiye’de oturup Çayırova’daki Arçelik’e gidip geldiği günlerde işe gitmeden önce sahilde 45 dakika yürüyüş yapardı. Sağlığına hep dikkat etti. Buna rağmen kolesterolü yüksek çıkmıştı. Bir kez bypass ameliyatı geçirdi. Bir daha da ciddi bir sağlık sorunu yaşamadı.
Kerimov’la Sert Pazarlık
İş yaşamı sırasında siyasetçilerle de temas etti. Bunlardan biri de Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde yaptığı Arçelik ziyaretiydi. Demirel 1990’larda Türk dünyasına özel bir önem veriyordu. Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazanan Türki cumhuriyetler, Demirel için potansiyel birer nüfuz alanıydı. Bu sebeple Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk Dünyası söylemini kullanırdı. Demirel, Arçelik ziyaretine Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’u davet etmişti. Kerimov, bu ziyarette Berkman’dan Arçelik’in Özbekistan’da bir fabrika açmasını istedi. Arçelik bu sayede Kafkasya pazarına girecekti. Özbekistan da Arçelik’in üretim ve dağıtım üssü olarak ekonomisini canlandıracaktı.
Mesela Erdoğan, Elon Musk’a bir süredir Tesla’nın yeni fabrikasını Türkiye’de açma teklifi yapıyor. Bunun için Musk’a her türlü kolaylığı sağlama vaadi veriyor. Bu kolaylıklar neler olabilir? Bunları Berkman’dan öğrendim: 1) Fabrikanın yapılacağı arsayı bedava verirsiniz. 2) Şirketin yapacağı yatırımın tamamını ya da bir kısmını karşılarsınız.
Musk’a tam olarak ne vaat edildi? Vaat edilenler Musk’ı kurtarır mı kurtarmaz mı bilmiyorum. Fakat şunu biliyorum; 90’lu yıllarda Kerimov’un vaat ettikleri Arçelik’i kurtarmamış. Berkman, Kerimov’un davetiyle Özbekistan’a gitmiş. Kerimov burada Arçelik’in fabrikası için bir arsayı ücretsiz vermeyi kabul etmiş. Gel gelelim iş yatırım maliyetine gelince pek oralı olmamış. Arçelik, yatırımını kendi yapsına getirmiş. Durum böyle olunca iş birliği suya düşmüş.
Büyük Kulüp’te Heykeli Olan Adam
Berkman, Koç Grubu’ndan sonra Akkök Holding’te İcra Kurulu üyesi olarak çalışmaya başladı. Bu holdingin kurucusu da duayen iş insanı Raif Dinçkök’tü. Dinçkök, Büyük Kulüp’e de başkanlık yaptı. Hatta bu kulübün Çiftehavuzlar’daki arsası, 1983’te onun döneminde satın alındı. Kulübün Beyoğlu’ndaki lokali kiralıktı. Bu lokal 1983’teki yangında kullanılmayacak duruma geldi. Bu yüzden bugün Büyük Kulüp’te üyeler pek farkında olmasa da bir heykeli bulunur.
Akmerkez Kuruluyor
Dinçkök 1991’de vefat etti. Kurduğu Akkök Holding, 1994’te dönemin en gözde alışveriş merkezini Etiler’in göbeğine dikmeyi başardı. Bu, Akmerkez’di. AVM gözdeydi fakat ondan daha gözde olan bir şey varsa o da 1996’da Milano ve New York’tan sonra Akmerkez’in giriş katında açılan Papermoon isimli İtalyan restoranıydı. Bu restoran, 90’lı yıllardan itibaren iş dünyasının karar alıcıları açısından hayati bir buluşma noktası oldu. Sonradan bu kervana medya yöneticileri ve sanat camiası da katıldı. Bir manzarası olmayan, 90’lı yıllardan beri etkinliğini korumayı başarmış, ileri seviyede bir hizmetin sunulduğu bu İtalyan restoranının sırrı neydi? Berkman’a göre bu sır yemeklerin ve hizmetin kalitesindeydi. Bana göreyse bu sırrın sebepleri daha farklıydı.
Papermoon Para Kazanır mı?
Peki Papermoon para kazanıyor muydu? Yoksa Akkök Holding’in varisleri bunu prestij için mi ellerinde tutuyorlardı? Bunu bilecek biri varsa o da Mehmet Ali Bey’di. Bilanço yıllarca onun elinden geçmişti. Ben de sordum. Cevap para kazandığı yönündeydi ama ekledi: Bu gibi işlerde kulaklarınızdan para fışkırmaz. Esas motivasyon para değildir.
En Sevdiğim Restoran: Divan
Berkman cemiyet hayatında halen sıklıkla görülen bir figürdür. İstanbul’daki favori restoranını sordum. “Divan” diye yanıtladı. Belli ki Koç’taki kariyeri yüzünden burayla duygusal bir bağı vardı. Divan’ın özellikle tüm restoranlarında yakaladığı standardın önemini vurguladı. Berkman, Arçelik’te yakaladığı başarıyı biraz da bu standardizasyon tutkusuna borçlu. Bu tutkusunu bugünlerde en çok Bebek Divan’da sürdürüyor. Berkman’ın Remzi Kitabevi’nden çıkardığı İş Hayatında Yarım Yüzyıl başlıklı biyografi kitabını dikkatle okudum. İş ve ekonomi dünyasındakilere tavsiye ederim.