Begüm Erdoğan
İyi yazılmış kadınlar
Seyirci, şiddete maruz kalan ve ezildikçe ezilenlerin hikâyelerini deneyimlemeye alışkın. Bunlar çok yazıldı. Durumun problematik olduğunu görüp tam zıttı, hiç kimseye ihtiyacı olmayan, sert, “Indiana Jones” tipi karakterler de yazıldı. Ancak bugün farklılık yaratacak olan, “güçlü kadın karakter” lafı altında, cinsiyeti kadın olup erkek gibi yazılmış karakterler değil. Seyircinin ihtiyacı olan ona inandırıcı gelecek, kadın olduğu için güçlü olacak ve böylece kadınlığı kutlayacak karakterler görmek.
Her yazar kadın karakter yazamaz. Ya da belki şöyle ifade etmek daha doğru olur, yazılan her kadın karakter inandırıcı değildir. Her ne kadar medya değişse, üretim hızlansa ve değişik sosyal grupların görünürlüğü artsa da bu yaratılan karakterlerin inandırıcılığını arttırmıyor. Özellikle de kadın karakterlerin. Kadın ana karakter sayısı çoğalıyor ancak izleyince bağlandığımız ve bizi görülmüş hissettiren, derinden etkileyen karakter sayısı aynı hızda artmıyor.
Seyirci, şiddete maruz kalan ve ezildikçe ezilenlerin hikâyelerini deneyimlemeye alışkın. Bunlar çok yazıldı. Durumun problematik olduğunu görüp tam zıttı, hiç kimseye ihtiyacı olmayan, sert, “Indiana Jones” tipi karakterler de yazıldı. Ancak bugün farklılık yaratacak olan, “güçlü kadın karakter” lafı altında, cinsiyeti kadın olup erkek gibi yazılmış karakterler değil. Seyircinin ihtiyacı olan ona inandırıcı gelecek, kadın olduğu için güçlü olacak ve böylece kadınlığı kutlayacak karakterler görmek.
Heyecan verici bir şekilde bu sezon, bu ihtiyaca hizmet eden iki dizi çıktı. Her ikisinin de yazar koltuğunda bir kadın bir erkek yazarın deneyimli imzaları var.
A Murder At The End Of The World (Disney Plus)
Söz konusu dizi, bir milyarderler buluşmasında cinayet işlenmesiyle başlıyor. Ancak buluşma yerine polisin gelmesi mümkün olmayınca cinayeti çözmek, oraya davet edilmiş olan Darby Hart adlı karaktere düşüyor.
Bu yapım İzlanda’da çekilen ve yaratıcı partnerler Zal Batmanglij ve Brit Marling tarafından ortaya çıkartılan bir dizi. Başrolde seyircilerin “The Crown” dizisinden tanıyabileceği Emma Corrin yer alıyor. Corrin’in karakteri, çocukluğunu adli tıpçı babasının yanında cinayet mahallerinde geçirmiş ve sonrasında kendi cinayetlerini çözmüş, oldukça zeki bir genç kadın. İçine doğmuş olduğu dünyanın, kadınları isimsiz cesetler haline getirdiğini fark ediyor ilk cinayetini çözerken. Erişkinliğe geçtiği zamanlar buralara denk geliyor.
Bu bakımdan karakterin, Sofia Coppola’nın sinemasını andıran bir yanı var. Darby’nin çocukluğun korunaklı dünyasından çıkıp fark ettiği ilk şey, dünyanın onu konumlandırdığı noktanın küçüklüğü. Güvensizlik hissi pek çok kadının coğrafyadan bağımsız bir şekilde deneyimlediği bir duygu ve işte bu yüzden Darby’nin Brit Marling’in eli değmeden yazılması mümkün değil. Ancak Darby’yi inandırıcı kılmak çok kolay olmamış. Zorlandığı sahneler olduğunu, hatta bir bölümü tamamen atarak yeniden yazdığını söylüyor Brit. Söylemek gerekir ki, Marling’in çabalarının meyve verdiğini görmek ve becerikli Darby’yi izlemek ve ona inanmak büyük bir keyif.
Blue Eye Samurai (Netflix)
Edo zamanı kendini dış dünyaya kapamış bir Japonya’da Avrupalı bir babadan ve Japon bir anneden doğma olduğu için dışlanan ana karakteri Mizu’nun intikam hikâyesini anlatıyor dizi.
Mizu, yalnız olmanın getirdiği zorluklarla şekillenmiş bir karakter. Kadın olmanın hak vehürriyetlerden yoksun olmak anlamına geldiği bir toplum yapısında erkek gibi giyiniyor, konuşuyor, davranıyor. Ancak onun iç dünyasını ufak sahnelerde göstermeyi ihmal etmiyor yazarları. İzleyenler, Mizu’nun kendini olduğu gibi kucaklamasını adım adım deneyimlerken onunla bağ kurabiliyor.
Dizinin yazarları, “Logan” ve “Blade Runner 2049: Bıçak Sırtı” adlı filmlerin yazar koltuğunda oturmuş Michael Green ve Amber Noizomi. Yapımın görselliğindeyse bir sanat eseri ortaya koyma çabası var. Dizi neredeyse her karesinde, Japon sanat eserlerine benziyor, renklerin kullanımıyla izleyiciyi mest ediyor. Ancak dizinin en büyük başarısı sanat eserini andıran özenli kareleri değil, o karelerle anlatılan hikâyede gizli. Ustalıkla zamanlanan dizide seyirci bazen zamanda geriye gidiyor ve Mizu’nun hikâyesini deneyimleyip, kılıcını şekillendiren çekiç darbelerini izliyor.
Diziyi seslendirenlerinden 2024 yılında MR. & Mrs. Smith dizisinde başrolde izleyeceğimiz Maya Erskine, terk edilmiş ve iblis ilan edilmiş Mizu’yu yansıtırken karakterin derinliğini izleyiciye geçirmekte başarı gösteriyor.
Bu sezon platformlarda ne izlemeli?
Yılın sonunda çıkmış ve çıkacak olan platformlardan öne çıkan dizileri listeledik.
Succession (BluTV ve TOD)
27 dalda Emmy adayı dizi, medya devi bir şirket sahibi olan Roy ailesinin çarpık yapısını ve onların güç kavgalarını son derece sürükleyici bir biçimde anlatıyor. Hırsı, hayatlarının temel taşı haline getirmiş bu aileyi, hiç kimseyle empati kurdurmadan anlatmayı da başarıyor üstelik. Senelerdir rekorları toplayan dizi şimdi dördüncü ve son sezonuyla ekranları kasıp kavurmak için geliyor.
Invincible (Amazon PrimeVideo)
“The Walking Dead”’in yaratıcısı Robert Kirkman’ın imzasını taşıyan, yetişkinlere yönelik bir çizgi dizi. Süper güçleri olan bir gencin kendini bulması ve içinde yaşadığı kanlı dünya hakkındaki gerçekleri öğrenmesini anlatıyor. Şiddeti göstermekten çekinmeyen, eleştirilerini eksik etmeyen The Boys’a çokça benzetilen dizi, ikinci sezonuyla çevrimiçi. Haftalık çıkan dizi şu anda sezon ortası arasında ve sezonun kalanının en erken 2024’te çıkacağı duyuruldu.
The Crown (Netflix)
Dizi II. Elizabeth’in saltanatını işliyor. Olivia Colman, Claire Foy, Helena Bonham Carter ve
Dominic West gibi pek çok İngiliz yıldızı barındırıyor. Her iki sezonda bir değişen yıldızlar
kadrosuyla öne çıktığı gibi, İngiliz kraliyetinde ses getirmiş skandallara değinmeden
geçmiyor. Şimdiyse, Elizabeth Debicki’nin canlandırdığı ve Prenses Diana’nın trajik
hikâyesini anlatacağı son sezonuyla, yeniden sevenlerini ekrana davet ediyor. Sezonun ilk
kısmına çevrimiçi olarak erişilebilirken, ikinci kısım için yayın tarihi 14 Aralık olarak
veriliyor.
Şahsiyet II. Fasıl (GAIN)
Haluk Bilginer’e en iyi erkek oyuncu dalında Emmy kazandırmasıyla ve yenilikçi hikaye anlatımıyla ses getiren Şahsiyet, uzun bir aradan sonra ekrana dönüyor. Dizinin konusuysa, Agâh Beyoğlu’nun kendisine Alzheimer teşhisi konmasının ardından, kendi ahlak ve adalet anlayışına göre ceza dağıtması. Kedi kostümünde dolaşan katil emekli memur sevenleri her hafta GAIN’e davet ediyor.
Percy Jackson ve Olimposlular (Disney+)
Rick Riordan’ın genç yetişkinler için yazdığı kitap serisinden uyarlanan dizi, yazarın takipçilerini üzmüş olan filmlerden sonra merhem olmaya geliyor. Senaryolarında bizzat Rick Riordan’ın imzasını taşıyan dizinin ilk iki bölümü 20 Aralık’ta platformda izleyiciye açılacak. 31 Ocak 2024’te sezon finali yapması beklenen dizinin konusuysa, yarı tanrı olduğundan habersiz olan Percy Jackson’ın Zeus’un yıldırımını çalmakla suçlanmasını konu alıyor.
For All Mankind (Apple TV+)
For All Mankind, Star Trek, Battlestar Galactica ve Outlander gibi yapımlarda imzası olan Ronald D. Moore’un yazar odasından ekrana taşınıyor. “Eğer ABD yerine Sovyetler Birliği aya ilk inişi yapsa ve uzay yarışı hiç bitmemiş olsaydı ne olurdu?” sorusunun cevabını arıyor. Farklı bir bilimkurgu deneyimi arayanlar için Emmy ödüllü bu dizi şimdi dördüncü sezonuyla izleyiciyle buluşuyor.