Begüm Erdoğan

Bu hafta Disney+ ve AppleTv+ kütüphanesine peş peşe, güç ve hırsın peşinde koşan aileleri konu alan yapımlar girdi. Özellikle “Territory”de, son zamanların en başarılı dizileri arasında sayacağımız “Succession”a çok benzeyen bir yapı göze çarpıyor. Güce ve nüfuza sahip bir ailenin, başka aileler ve en çok da kendi içinde yaşadığı çatışmaları izliyoruz. “Rivals”daysa sadece bir aile değil, birden çok ailenin birbirleriyle çatıştığı, deliliklerle dolu, hızlı bir yapım izliyoruz.

Rivals, 2024- (Disney+)

Aslında bu dizi temelde, iki komşu olan Rupert Campbell-Black (Alex Hassel) ve Tony Baddingham'ın (David Tennant) uzun süredir devam eden rekabetini anlatılıyor. Aynı adlı 1988 tarihli Jilly Cooper romanının bir uyarlaması olan dizi, kendisini ilk bölümden çok güzel açıklıyor. Bu dizideki insanların hepsi kendilerini basit içgüdülerinin kontörlüne bırakmış durumda. Bu da diziyi seks, hırs ve dedikoduyla doldurup taşırıyor. 1986 yılında geçen dizi, televizyon programlarının yapımını da konu ediniyor ve bu dünyanın kaçışçılık (escapism) ruhunu yansıtmayı başarıyor. Bu arada hikayenin uyarlandığı kaynak metnin 1988’de yayınlanmış bir kitap olduğunu ve oldukça fazla cinsellik ve hırsı konu aldığını düşünürseniz, önemli bir nüans fark edebilirsiniz. Böyle bir metni, 2024 senesinin tüm sosyal konularda epey hassas olan toplumuna sunmak, kolay bir iş değil. Ancak bunu bir şekilde başarmışlar gibi duruyor, hikayeyle eğlendirmeyi de çok rahat başarıyor, o yüzden tebrikler!

Territory, 2024- (AppleTv+)

Avustralya’da devasa bir manda çiftliğinde geçen dizi, bu büyükbaş hayvan krallığını için aile içinde verilen “taht” savaşı anlatıyor. “Taşrada Succession” diye adlandırsak hiç sırıtmayacak dizi, “Marianne Station” adında dünyanın en büyük manda çiftliğinde geçiyor. Dizinin ilk başında çiftliği yöneten Daniel (Jake Ryan)’ın ölü bulunması üzerine, ailenin “reisi” olan Colin (Robert Taylor) çiftliği kimin devralacağını seçmek zorunda kalıyor. Ancak ailesindeki kimseyi bu rol için uygun bulmuyor. Colin’in seçenekleriyse; gözünden düşmüş oğlu Graham (Michael Dorman), onun eşi (ve ailedeki en becerikli kişi) Emily (Anna Torv), üniversitesini yarım bırakan kızları Susie (Philippa Northeast) ve evden uzun süre önce kaçmış Marshall (Sam Corlett). Sakin olmasını bekleyeceğiniz dizi, ilginç bir deneme yaparak araya aksiyon sahneleri de yedirmiş ve genel olarak ilginç. Özellikle western tarzı, kovboyların olduğu şeyleri izlemekten hoşlanıyorsanız izlemeye değer.

…

“Succesion”ın başarısından sonra onun gibi diziler görmek kaçınılmazdı. Bu yönde çıkan ilk büyük yapımlardan biri “Territory” oldu. Avustralya’dan bir şeyler izlemek de keyifli geldi açıkçası. Bunun yanında “Rivals”ın Disney’den çıktığını bilmesem inanmam.

Netflix’te izleyebileceğiniz Bazı Aksiyon Animeleri

“Anime” aslında Japon yapımı animasyonlara verilen özel bir isim. Gerek çizim tarzlarıyla olsun, kendine, gerek has alt türleriyle olsun, Batı animasyonundan oldukça farklı bir yapıya sahip. Bu alan da hem mangaların çeşitliğini yansıtıyor hem de kendine ait bir evreni ve izleyici kitlesi var. Eğer bu türe giriş yapmak için bir kapı arıyorsanız, bu listedeki animeler hoşunuza gidebilir. Yalnız dikkat, bunlar kesinlikle çocuklar için yapılmış diziler değil.

1. Demon Slayer: Kimetsu no Yaiba (2019-2024)

Köyde yaşayan Tanjiro’nun ailesi, iblis saldırısına uğrar. Saldırıdan sadece kız kardeşi Nezuko’yu kurtarabilir ancak o da yavaş yavaş bir iblise dönüşmektedir. Saldırının ardından kız kardeşini iyileştirmek için beraber yola çıkarlar. Bu sırada Tanjito’nun iblislerle dövüşen saygın bir savaşçıya dönüşme yolculuğu da başlamıştır. Anime toplam 5 sezondan oluşuyor ve yeni yapılan açıklamaya göre, hikayenin kalan kısmı bir sezon daha diziye konu edilmek yerine, bir film üçlemesi olarak anlatılacak. Hem çizimleri hem de hikayenin anlatılış hızıyla, Batı medyası tüketmeye alışkın izleyiciler için güzel bir tercih olur diye düşünüyorum.

2. One Punch Man (2015-devam ediyor)

Açıkçası “One-Punch Man”, “anime izlemeye başlamak istiyorum ne önerirsin?” diye sorulduğunda verdiğim ilk cevap. Toplam 2 sezondan oluşan dizinin tamamını platform üzerinden seyredebiliyorsunuz. Bu anime muhtemelen listedeki en komik seçenek aynı zamanda. Şöyle ki, bu yapım bütün fantastik aksiyon animelerindeki klişeleri alıp bir komedi dizisine çeviriyor. Animenin ana karakteri Saitama; güç aşığı, ahlaki olarak yozlaşmış “kahramanlar” ve “iblisler” arasında yaşayan ama sadece hobi olarak kahramanlık yapan bir adam. Pek zeki olduğunu bile söylemek zor ama o tüm dünyadaki en güçlü varlık. Öyle ki en güçlü canavarlarla karşılaştığında bile tek yapması gereken yalnızca bir yumruk atmak oluyor. Ancak şöyle bir durum var ki, kimse onu tanımıyor ve bu nedenle de ciddiye almıyor. Bu durum da sürekli olarak komik olayların olmasına sebep oluyor.

3. Seven Deadly Sins (2014-2021)

Bu tatlı görsellere sahip, hem komik hem de kendisini ciddiye almayı başaran epeyce iyi bir anime. 5 sezonu da keyifle izleniyor. Konusuysa şöyle: Liones Krallığı’nda yaşayan Prenses Elizabeth, Krallığı Kutsal Şövalyeler tarafından ele geçirdiğinde onları kurtarabilecek tek bir grup olduğunu düşünmektedir. Bu yozlaşmış Şövalyeleri alt etmek zorundadır ve bunun için oldukça kötücül namı olan “7 Ölümcül Günah” olarak bilinen grubu bulmak için yola atılır. Yolda Meliodas’ın “Yaban Domuzu Şapkası” adlı barına sığınır. Bilmediği şeyse, aradığı grubun sandığından çok daha yakında olduğudur.

4. Neon Genesis Evangelion (1995-1996)

“Neon Genesis Evangelion”da ergen bir çocuk olan Shinji İkari, Dünya’yı canavarlardan koruma görevi üstlenmiş bir gruba katılır. Burada, kendisine ait dev bir robotun pilotu olarak savaşmaya başlar. İlk başlarda korksa da, zamanla içindeki potansiyel ortaya çıkmaya başlar. Bu anime, insanların kontrol ettiği robotların savaştığı bir tür olan “mecha” olarak geçiyor ancak savaşan robotlardan çok daha fazlasına sahip. “Neon Genesis Evangelion” bir anime klasiği olarak biliyor ve konusu pek çok animeye göre daha ağır. Bu sebeple animelerde görmeye alışkın olmadığımız uzun sahnelerl epey derinlikli karakterler izliyoruz. Çözümlemesi yapılmaya açık psikolojik ögelerin olduğu, derinlikli yapımlar izlemeyi sevenler için muhteşem bir tercih. Yalnız biraz karanlık ve depresif bir havası olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.