Ayşe Naz Hazal Sezen
Başkasına gerek yok, kendi kendimi sabote ederim!
Ömrümüz boyunca sergilediğimiz tüm çabanın nihai ereği acının yokluğu ve hazzın varlığını deneyimlemektir. Hayatımızda arzuladığımız hedeflerin, sevgi dolu ilişkilerin, keyifli ve kazançlı işlerin peşinde koşarken; yani kendi tanımladığımızın mutluluk söz konusu olduğunda, çoğunluğumuz ulaşmak üzere olduğu mutluluğu kendi kendine sabote edebilir. Neden?
Ebeveynlerin/bakım verenlerin gözünden kim olduğumuzu öğrenmeye başlarız ve onların bize bakışı, sözleri ve tavırları kendimiz hakkında ilk referansımızdır.
Sokrates’e göre yaşamımız boyunca peşinden koştuğumuz en yüksek iyi mutluluktur. Bütün eylemlerimiz, kurduğumuz ilişkiler, hayallerimiz ve hedeflerimiz mutluluğa ulaşmak içindir. Aslında, ömrümüz boyunca sergilediğimiz tüm çabanın nihai ereği acının yokluğu ve hazzın varlığını deneyimlemektir. Hayatımızda arzuladığımız hedeflerin, sevgi dolu ilişkilerin, keyifli ve kazançlı işlerin peşinde koşarken; yani kendi tanımladığımızın mutluluk söz konusu olduğunda çoğunluğumuz ulaşmak üzere olduğu mutluluğu kendi kendine sabote edebilir.
Çoğu zaman kendimizi sabote ettiğimizin farkına varmayız. Çeşitli sebeplerle bilinçli ya da bilinçsiz olarak kendimizi baltalayabilir; bir bakıma kimseye gerek kalmadan kendi yolumuza çıkabiliriz. Uzun vadeli bir hedefe ulaşılacağı anda veya sevgi dolu bir partnerle güvenli bir ilişki ihtimalinde aslında kendimizi korumak(!) için yine kendimizi sabote edebiliriz. Bazen farkında olarak, çoğunlukla farkında olmadan sergilediğimiz, kendi iyiliğimize yönelik yıkıcı davranışlar bazen rahatsız edici duygulardan kaçmak için, bazen de güç düşünce ve duyguları nasıl yönetip işleyeceğimiz öğretilmediğinde onları bastırmak için sergilenebilir.
Kişisel sabotaj yöntemleri
En yaygın kişisel sabotaj yöntemleri arasında erteleme, alkol veya uyuşturucu gibi geçici haz verecek maddelere sığınarak kendi kendine tedavi, kumar oynama, mükemmeliyetçilik, aşırı yeme ve aniden yemeği kesme gibi sağlık ve ilişkilere zarar verebilecek davranışlar vardır. Lakin kendi kendini sabotaj, işlevsiz ve çarpık inançların birikimiyle daha incelikli biçimde de gerçekleşebilir. Kendi yeteneğini küçümsemek; durumlar karşısında duyguları bastırmak ya da kendi duygularını ikinci plana atmak; yapılması gereken göreve mükemmeliyetçi yaklaşmak ve hep kusurlu olacağından ilerleme kaydedememek; aşırı alçakgönüllülük göstermek gibi teferruatlı eylemlerde ortaya çıkar. Aşırı alçakgönüllülük -çoğunlukla kadınlarda- kişinin kendi becerilere inanmakta zorluk çektiğinde sergilenen kendini geri çekme davranışıdır ve kişinin daha çok sevilmesi sağlamasına rağmen alanında daha az yetkin algılanmasına neden olur.
Neden kendimizi sabote ederiz?
Olumsuz benlik imajına ve düşük benlik saygısına sahip kişiler, öznel sabotajları karşısında savunmasızdırlar. Başarıya yakın olduklarında rahatsızlık hissedebilir ve olumsuz inançlarını pekiştirecek tavırlar sergileyebilirler. Mesela, mesleki değeri arttıracak ve önemli maddi kazanç sağlayacak mutena bir iş anlaşması öncesinde sarhoş olmak veya geç kalma benzeri davranışlar kişinin kendini bu başarıyı hak edecek kadar değerli hissetmemesinin sonucudur. Ancak bu kişiler, hayatı boyunca başarısız olacağı söylemiş, kendisine güven duyulmamış bir çocukluk geçirmiş ve şimdi de kendine ömrü boyunca başarısız olacağını söylüyor olabilir. Aslında ortada bilişsel uyumsuzluk vardır. Düşüncelere ve hareketlere etki eden temel inançlar ile hedef arasında çelişki, kişinin içinde bitmeyen bir mücadeleye dönüşür. Benzer bir durum ilişkilerde de yaşanabilir. Aradığı anlayışı, kapsayıcılığı ve sevgiyi partnerinde bulan biri, zamanla içinde bulunduğu bu olgun ilişkide rahatsız olmaya başlayabilir. Zira içinde büyüdüğü aile modeli işlevsiz, öğrendiği ilişki biçimi duygusal veya fiziksel istismar içeren kişi, istikrarlı ve sevgi dolu bir birlikteliğe inan(a)mayacaktır. Aslında, geçmişte olumsuz öğrendiği ilişki kalıpları ile şu an olumlu deneyimlediği ilişkisi arasında tutarsızlık yaşanmaktadır ve zihin bu bilişsel uyumsuzluğu gidermek için kişinin kendi kendini sabote ettiği tavırları sergilenmesini sağlar.
Kendi kendini sabotajı tanıma kılavuzu
Öznel sabotaj aslında ötekinin gözüdür. Ötekinin bize nasıl baktığıdır. Kendimizden önce ötekinin gözünden kendimizi algılarız. Ebeveynlerin/bakım verenlerin gözünden kim olduğumuzu öğrenmeye başlarız ve onların bize bakışı, sözleri ve tavırları kendimiz hakkında ilk referansımızdır. Bu referansı sıkı sıkıya bağlı olan iç sesimiz -işlevsiz kişisel geçmişe de sahipsek- yoğun bir iç eleştiriye dönüşebilir. Bu iç eleştiriyi tamamen sahiplendiğimizde berbat iş çıkarttığımızı söylemek için artık ötekine gerek kalmamıştır. Sergilediğimiz her tavrı ve sunduğumuz her eylemi eleştiren, güven sağlamak yerine cesaret kıran bir iç eleştiri sahibi olmak kendi kendine sabotajın emaresidir. İç eleştirinin monoloğunu kesmek ve diyaloga geçmek sabotajı durdurabilmek için mühimdir. Zira kendimize dair daha nesnel bir bakış açısı için iyi, kötü ve arada kalan her şeyin konuşmasına izin verilmeli.
Ertelemek ise hem belirgin hem sinsi bir kişisel sabotajdır. Sergilediğimiz erteleme davranışlarının altında aslında neyi ertelemeye çalıştığımız anlam ifade eder. Başarısız olmaktan, yanılmaktan veya acı çekmekten korktuğumuz için mi erteliyoruz? Gelecek olanın kaygısı şu anın yaşanmamasına neden olduğu gibi, mükemmeliyetçilik kılığına bürünebilen erteleme bitmeyen işlerin ve çözümleyen sorunların birikimine neden olur. Birikmiş olanın ağırlığı, iç eleştirimizin biaman yanıyla birleştiğinde yardım iste(ye)memek de kendimizi sabote ettiğimizin göstergesidir. Aslında kimse her şeyi bilemez ve tüm yükleri sırtlanamaz, en fazla taklit edilebilir. Fakat yardım istemek iç eleştirim tarafından zayıflık olarak adlandırıldığında, her şeyi tek başımıza yüklenmeye kalkar ve böyle bir ihtimal söz konusu olamayacağından bütün yükümlülüklerin altında kalarak yine kendimizi sabote etmiş oluruz.
Devamı haftaya…