Alaaddin Dinçer
YKS, Bir İleri Bir Geri!
Covid 19 yönetenleri şaşırtmaya ve bocalatmaya devam ediyor.04..05.2020 Pazartesi günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında alınan LGS’nin 20 Haziran YKS’nin ise 27-28 Haziran tarihlerinde yapılmasına karar verildi.Bu kararın ardından daha önce 25-26 temmuz tarihlerinde yapılacağı açıklanan YKS’nin tarihi yeniden değiştirilmiş oldu. Tarih değişikliğ haftalardır evde kapalı kalmış adayların yoğun tepkisi ile karşılandı. Sosyal medyada geniş yer tutan bu tepkiler üzerine Cumhurbaşkanı gece geç saatlerde sosyal medya üzerinden tepkileri yatıştırmak için yeniden açıklama yapmak zorunda kaldı. Tepkiler o kadar yoğun oldu ki YÖK, sınavda geçen sürenin 30 dakika uzatıldığını, lisans programlarına tercih yapmak için baraj puanı olan 180 puanı 170 puana indirdiğini açıklamak mecburiyetinde kaldı. Yine bilindik yöntemler kullanılarak bu tuarsızlığın faturası da muhaliflere kesilmeye çalışılmaktadır. YÖK adeta elma şekeri vererek gençleri yatıştırmaya çalışsa da gelişen tepkiler bitecek gibi görünmüyor.
Özellikle YKS tarihinin haziran ayının son haftasına çekilmesinin arkasında temmuz ve ağustos aylarında yaşanabilecek turizm hareketliliğini rahatlatma amacının olduğu ilgili çevreler tarafından sıkça dile getirilmektedir. Aslında YÖK’ün 25-26 temmuzda sınavı yapmak için aldığı kararın erken ve acele alınmış bir karar olduğu eleştirileri yapılıyor olsa da YÖK kararının doğru bir karar olduğunu altını çizmem gerekiyor. Yanlış olan turizm hareketlililiğini rahatlatmak amacına hizmet eden erkene alınma kararıdır. Gençlerin yaşamının dönüm noktası olma aşamasına getirilen bu tür sınavlarla ilgili kararlarda görülen çelişkili durumlar ve gelgitler doğrudan aday gençlerin morallerini bozmakta, tam odaklanmalarına engel oluşturmaktadır. Bu tür çelişkili kararlar hem sınav hem de salgının yarattığı gündemlerden kaynaklı yoğun stres, kaygı ve gerilim yaşayan gençleri olumsuz yönde etkilemekte büyük bir güvensizlik kaybı yaşamalarına neden olmaktadır.
İkinci Dünya Savaşını dışarda tutarsak insanlık bir asırdır bu kadar büyük ve yaygın bir tehditle karşı karşıya kalmamıştır. Ayrımsız bütün halkları tehdit eden bu salgının kontrol altına alınması ve insanların gündemi olmaktan çıkması ayları hatta uzun yılları alacak gibi görünmektedir. O nedenle böyle çelişkili ya da gelgitli karar ile daha sıkça karşılaşmamız söz konusu olabilecektir. Buna rağmen geniş kitleleri ilgilendiren kararları alırken bilim kurullarının görüş ve önerilerini dikkate almak önemlidir. Bu bakımdan anlık kararlar yerine kapsamlı ve detaylı planlar yapılarak uz görülü kararlar almak daha doğru olacaktır. Bütün süreçlerin yönetimi mutlaka bilim kurullarının öngörüleri doğrultusunda alınmalıdır. Eğitim sistemi ve okul kademeleri arasında geçişin böylesi merkezi ve standart sınavlara bağlanmış olması asıl sorunun kaynağını oluşturmaktadır.Alınması gereken önlemlerden birisi de sistemin yarattığı eşitsizliklerin olabildiğince azaltılması, mümkün olduğuna inandığım sınavların çocuk ve gençlerimizin yaşamının dönüm noktası olmaktan çıkarılmasıdır.
Sonuç olarak, bu salgın süreci geride kaldığı zaman bu süreçte yaşadığımız olaylar, olgular ve deneyimlerimizden yola çıkarak,ileriki dönemde kademeler arası geçişte yapacağımız merkezi standart sınavları çocukların kabusu olmaktan çıkaracak iyileştirmeleri veya yenilikleri tartışmayı gündemimize almalıyız. Bugün ve gelecekte sınavlarla ilgili alacağımız her kararda mutlaka kapsayıcılık, eşitlik ve adalet çerçevesinde düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Sınav sonuçlarının öğrencilerin gelecekleri hakkında karar vermek için kullanıldığını dikkate alarak, özellikle de yaşanması öngörülen ekonomik ve sosyal yoksunluk ile diğer etkilerin çoğaltacağı dezavantajlı gruplardan gelen öğrencileri kapsayıcı, eşit, laik, adil ve bilmsel temellere dayalı bir eğitim reformunu şimdiden gündemimize almalıyız.