Yediklerimizi hazmetme zamanı!

Yılbaşının rehaveti, iki günlük işe gidiş derken, haftanın sonunda yılın ilk Pazar günü evlerimizde dinlendiğimiz, tembellik etme hakkımızı kullandığımız bir gün olsun. Eş dost buluşmaları, yılbaşı kutlaması derken mideleri yormuş olabiliriz. O halde mideleri rahatlatacak içkilere bir göz atıp, yılın ilk pazarını keyifle geçirelim.

2000 yılına girmeden önce tarihi bir olaya, milenyuma girişe tanıklık edecek olmanın heyecanı vardı içimde; içim içime sığmıyordu desem yeri… O günden bugüne işte 25 yıl göz açıp kapayana dek geçivermiş. Hayat gailesiyle, dünyanın gidişatıyla, ilgilendiğimiz herhangi bir alandaki dertlerle tasalarla uğraşarak geçen yıllar, çoğu kez. Fakat neşenin, eğlenmenin, gülmenin, bir sofra etrafında dostlarla, sevdiklerimizle buluşarak keyifle sohbet etmenin bu zorluklara karşı inadına verilecek en güzel tepki olduğunu düşünüyorum, hep de öyle düşündüm.

pazar-alternatif.jpeg

O nedenledir ki, yılın bu ilk Pazar günündeki ilk Gazete Pencere yazısının, yılbaşının rehaveti, iki günlük işe gidiş ve neticesinde yalan bir çalışma haftası olan bu haftanın sonunda evlerimizde dinlendiğimiz, tembellik etme hakkımızı kullandığımız pazara yakışır olmasını istedim. Hafta boyu, hatta Aralık ayı boyu eş dost buluşmaları, yılbaşı kutlaması sırasında yenilen içilenler derken limitlerimizi aşmış, mideleri yormuş, biraz da rahatsız olmuş olabiliriz. Şimdi gelin, birkaç kokteyl ve dijestif önerisiyle bu pazara bir tatlılık katalım.

Yılbaşından sonraki ilk Pazar gününe aslında bir eggnog çok yakışır. Eggnog, aslında geleneksel bir Noel kokteyli. Orjinali çok iyi bilinmese de, İngilizlerin şeri ve sütün “noggin” denen küçük ahşap kaplarda sunulduğu bir karışımı olan “posset”ten geldiğini rivayet edenler var. 19.yüzyıldan bu yana, Noellerin vazgeçilmez klasiği. Evet, bizde Noel yoksa da, soğuk kış günlerinde, bol yeme içme, eğlenme sonrası mideyi rahatlatan güzel bir karışımdır. Alkol oranı fazla gelenler, rom veya brendiyi koymadan da yapıyor. Buyurun size, Vincent Gasnier’nin Drinks adlı kitabından bir tarif:

eggnogg.jpeg

Eggnog tarifi

90 ml brendi

90 ml rom

165 ml süt

Az şeker şurubu

Bir yumurtanın sarısı

Yumurta sarısını, içkileri ve damak tadınıza göre şeker şurubunu bir şeykıra koyup iyice çalkalayın. Üzerine soğuk sütü ilave edip güzel karıştırın. Afiyetle için!

Elmadan gelen asil tat

“Şimdi kokteyl yapmakla bizi uğraştırma, başka dijestif önerisi?” diyenlere çok sevdiğim Calvados derim. Aslında distile içkiler dünyası çok renkli, ülkemizde pek de bilmediğimiz birçok farklı içki var. Bunlar arasında bir elma brendisi diyebileceğimiz calvados, gerçekten öne çıkanlardan… Sadece Fransa’nın belirli bölgelerinde üretilenlere calvados denebiliyor zira burada, tıpkı şampanyada da olduğu gibi özel bir apelasyon sistemi var. Yani her elma brendisi etiketine calvados yazamıyor. Aralarında en önde gelen calvados bölgesi ise Normandiya’daki Pays d’Auge. Burada camambert peynirinin de yapıldığını söyleyeyim, düşünün sadece iki ürünle dünya çapında ün elde edebilmiş ve elbette ekonomik olarak kalkınmış bir bölge, burası…

Elliden fazla elma türünün kullanılabildiği calvados, daha tatlıdan daha meyvemsiye kadar geniş bir lezzet yelpazesi sunuyor. Mümkünse altı yıl kadar yıllanmış olanları tercih etmek ve bulursanız da bir şeyle karıştırmadan, soğuk bir Pazar gününde hafif yemeğin üzerine oda sıcaklığındaki olağan haliyle yudum yudum keyfini çıkarmak en güzeli olur…

calvados.jpeg

Bir zamanlar fakir fukara içkisiydi…

Aslında eski üreticiler bugün sıfır atık diye kendimizi paraladığımız konuya zaten dikkat ediyorlarmış; mesela şarap yapımından kalanları damıtıp sert bir brendi elde etmişler ve bunu da dijestij niyetine kullanmışlar. Kaynakların az, doğanın ve verdiklerinin kıymetli olduğu tüketimin değil üretimin ön planda bulunduğu yıllarda durum böyle…

Fransa’da Marc, İtalya’da Grappa, Portekiz’de Bagaceira diye tanınan bu içki tam bir yan ürün, kısacası. Bu mantıkla bakınca, iyi şarap üretim bölgelerinden iyi dijestifler de çıkıyor desek yanlış olmaz. Mesela saydıklarımız arasında en yaygın olarak tanınan grappanın en iyileri, Kuzey İtalya’nın muhteşem şarap bölgesi Piedmonte gibi, Trentino, Friuli ve Lombardiya civarından geliyor. Grappa eskiden fakir fukaranın kışın ısınmak için içtiği basit ama güçlü bir alkollü içki muamelesi görürken, bugün artık Barolo ve Barbaresco gibi kaliteli tek üzümlerden yapılması, artizan üreticilerin üretimine gösterdiği özen, on yıla kadar fıçıda yıllandırma gibi tekniklerle çok iyi kalitede örnekler çıkarıyor. Bizlere de iyi bir örneğini bulup keyifle yudumlamak düşüyor.

dijestif.jpeg

Dijestifler dünyası aslında çok renkli, çok zengin. Likörlere ve “acı içkiler”e de değinmeden geçmek mümkün değil. Mesela Almanların meşhur Jagermeister’i. Aşk veya nefret duyulan, içinde elliden fazla ot, bitki, baharat bulunuyor ve çok kuvvetli, o yüzden de ikonikleşmiş diyebileceğimiz bir tat... Günümüzde tüm dünyada her şeyle karıştırılıp içilir hale geldi. Hatta geçenlerde yirmili yaşlarında bir dostum “Jagermeister’in cold brew”undan bahsedince şaşırdım; meğer artık kahveyle birleştirdikleri böyle bir versiyonu da çıkmış! Önce orijinalini takdir etmeyi öğrenelim, sonra fantezilere bakarız diyorum! Ama zaten favorim de değil; Fransız Alpleri’nden, gelen yüzlerce yıllık Chartreuse yudumlamak varken… Chartreuse ilk olarak manastırlarda keşişlerce yapılmaya başlanmış olan ve içerdiği çok sayıda ot, bitki, baharat ve kökle son derece kompleks bir lezzete ulaşan özel bir içki. Dijestif olarak bol buzla, büyük bir keyifle yudumlarım. Denk gelirseniz tatmanızı öneriyorum, ot ve bitki likörlerinin, bitter’lerin büyüleyici dünyasına iyi bir giriş olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Esin Sungur Arşivi