Besim Güçtenkorkmaz

Besim Güçtenkorkmaz

ÜÇ BÜYÜKLER KÜÇÜLMEK ZORUNDA

Zaman zaman inişleri çıkışları olmuştu ama bu sezonda yaşananlar gibisi hiç olmamıştı. Türkiye’nin en pahalı ve en seçilmiş, en yetenekli olduğu düşünülen oyunculardan kurulu üç takımı, harcanan onca paraya, alınan onca tedbire rağmen saha sonuçlarında başarılı değil. Üç takım da teknik direktörünü değiştirdi ama sonuç değişmedi.

Biliyoruz ki, bu üç takımın da kapısında son iki yıldır alarm zilleri çalıyor. Taraftarlar, yönetim kurullarına transfer yapmaları için yükleniyor. Yönetim kurulları ise borç sarmalı içerisinde, kulübün geleceğini mi kurtarsın, transfer yapıp taraftarını mutlu mu etsin bilemiyor.

Tek çare, üç büyük kulübün de ekonomik olarak küçülmesi ama bu düşünceyi kimse dile getiremiyor. Değerler anlamında büyüklük baki kalacak ama ekonomik olarak küçülmezlerse onları bekleyen büyük tehlikenin çoğu kimse ne yazık ki farkında değil.

Üç büyük kulübün ekonomik krizi aşmak için bir değil, birçok planının olması lazım. Ne yazık ki, kötü saha sonuçlarının getirdiği aşırı panik ortamı, yönetimsel plan yapmaya da zaman bırakmıyor.

Öncelikle şu net bilineni söylemekte yarar var. Üç büyük kulüp borç batağında yüzüyor. Televizyon yayını, tribün ve mağaza gelirlerinde büyük düşüş var. Üst üste gelen kötü saha sonuçları nedeniyle forma satışları düştü. Mağazalar zarar ediyor. Tribünde seyirci sayısı azaldığı için tribün gelirleri ise ancak o günün masraflarını karşılamaya yetiyor.

Bu şartlarda üç büyük kulüp üzerinde taraftarın oluşturduğu transfer baskısı karşılanmaya çalışılırsa, yani böbürlenen bir büyük gibi davranılırsa, günü kurtarmak için aynı havada, gözü kara transfer yapılırsa, büyüklük elbette baki kalır ama ağalık yakında biter.

Üç büyük kulüp, bu günlere gelirken büyük hatalar yaptı. Hataların en büyüklerinden birisi saha içindeki rekabeti transfer piyasasına taşımaları oldu. Aynı oyuncu için birbirleri ile kapışıp, 1 milyon dolarlık oyuncunun piyasasını 10 milyon dolara yükselttiler. Bu rekabet elbette taraftarın çok hoşuna gidiyordu. Taraftarın hoşlandığı her şey, zaten medyanın da can simidiydi. Spor medyası en iyi yaptığı şeyi yaparak, tetikleyerek kızıştırdığı pazarlık sayesinde tiraj aldı mutlu oldu.

Bakın bugün Anadolu kulüpler, daha az bütçelerle çok önemli yabancı oyuncular getirdiler. Ama büyük kulüpler, az ücret vermeyi kendilerine yakıştıramadıkları için, hep en üst daldaki armuda uzandılar. Çilek dediler topladılar, Kaymak dediler aldılar, Süper dediler doldurdular. Biraz iyi sonuçlar alıp üst sıralara çıkan Anadolu kulüplerinin en iyi oyuncularını geçen sezonlarda sezon arasında transfer ederek bu kulüplerin belini kırabiliyorlardı, bu sezon parasızlıktan yapamadılar.

Görünen o ki, transferlerdeki acelecilikleri, beceriksizlikleri ve seçim hataları yüzünden değirmenin suyu artık bitti. Üç büyük kulüp arasındaki bu hovardaca rekabetten zarar gören, yine kendileri oldu. Birbirlerinin bindiği dalı kestiler. Artık ağaçta kesecek dal kalmadı. Şimdi üçü birden, dalından düştükleri aynı ağacın altında oturup birbirinin haline bakıyor. Üçünün de hali perişan, eli yüzü yara bere dolu.

Bu saatten sonra üç kulübü sadece ekonomik küçülme ve akıllı transfer kurtarır. Ona 10 milyon dolar, buna 15 milyon dolar verme dönemi artık bitti. İlk yapılacak iş kendi alt yapılarına dönerek, genç oyuncularının gelişimini, kendi ekollerine uygun şekilde sağlamak olmalı. Tabi bunun için de önce bir ekolleri olmalı. Tüm ülkeyi tarayabilirler. Yurt dışına, özellikle Afrika alt yapısına ulaşabilirler. En yetenekli oyuncuları genç bulabilirler. Büyük kulüp oldukları için, bu alt yapı organizasyonunu sağlayabilirler. Artık, futbol için biraz emek harcama zamanları geldi.

Not: Bu sezon işleri yolunda giden Trabzonspor’u bekleyen büyük tehlikeyi ise ayrıca yazacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Besim Güçtenkorkmaz Arşivi