Kerem Kırçuval
U.Y.T.
Eskiden liderler zirvesi, koalisyon görüşmeleri heyecan yaratırdı. Şimdi ise kabine toplantısı.
Bir gece yarısı kararnamesi ile uyanmak varken, hiç olmazsa işin içinde istişareyi de barındıran toplantı, hiç yoktan ümit veriyor ahaliye.
Gerçi ne zaman çok umutlansak büyük hayal kırıklıkları yaşıyoruz ama olsun.
Umut umuttur.
Pandemide, yani evlere hapsolduğumuz o günlerde uçak biletlerinde KDV’nin yüzde 1’e indirildiğini işitmiş, bu tarihi kararın virüsü nasıl yeneceğini günlerce tartışmıştık görüntülü görüşmelerde. Daha hikmeti anlaşılamadı ama hamdolsun geride kaldı.
Uzun bir süredir pahalılık konuşuyoruz. Zevkine değil. Yaşıyoruz.
Var mı hissetmeyen?
Kabine toplandı. Öncesinde bileni, bilmeyeni, tarımcısı, hukukçusu, uzmanı, hayatta uzmanlığa takılanı yorumladı durdu. Vallaha herkes bu pahalılığa, yoksulluğa, satın alamamaya “Reis bir çare bulacak” diye toplantıyı bekledi. Toplantı uzadıkça umutlar arttı.
Beşiktaş’ta esnaf “Vallaha Reis eline hesap makinesini aldı, çözüyor meseleyi” diye bahse girdi.
Beşiktaş’ta muhalefet de var.
“Bekleyin, bekleyin daha siz çok müjde beklersiniz” diye mevcut idareye rey vermeyeceğini belli edenler de oldu.
Önce toplantı bitti haberi işitildi, açıklama geliyor, “Ay hadi inşallah” dediler, müzikler kısıldı. Haber kanalının sesi yükseltildi. Gözler ve kulaklar müjdeye açıldı.
Kürsüdeydi Reis-i Cumhur.
Önce hep beraber Suriye’ye harekat yapacağımızı öğrendik. Umutlar arttı. “Vallaha bu şartlarda operasyon yapacağımıza göre parayı buldular. Demek ki bize de kaynak sağlam” yorumları yapıldı.
Gözler ışıl ışıl oldu.
Sonra operasyonun kaynağı açıklandı. Memlekette sayıları 500 bini aşmış yoklama kaçaklarına “bedelli askerlik” imkanı 54 bin TL karşılığında satışa sunuldu.
Müjdeler biter mi? Bir başlarsa devamı gelir.
Pandemi döneminde salgın yayılmasın, hükümlüler çoluğunu çocuğunu görsün diye verilen izinler bir yıl daha uzatıldı. Cezaevlerine umut doğdu. Ortamda “Reis meseleyi bu kadar uzattığına göre, pahalılığı kesin çözdü” diye aralarında konuşanlar olunca, “Sona sakladı az söylenmeyin” diye bağıranlar oldu.
Derin bir sessizlik yaşandı.
Ve Reis müjdeyi verdi:
“Uzaya gidiyoruz.”
Cumhurbaşkanı, promteri de bırakarak, bütün ahalinin gözünün içine baka baka “Uzaya bir Türk gidecek. Uzaya çıkıyoruz. Herkes uzaya çıkmak için başvursun” diyordu.
Daha ne olsundu?
Ne enflasyon kaldı ne asgari ücret ne domates fiyatı ne kira.
Yoksulluğumuz, yalnızlığımız, kısmetsizliğimiz, hayallerimizle çarpışmış, her şey tuzla buz olmuştu.
Ve fakat…
Reis-i Cumhur, uzaya gitme şartlarının büyük bir özveriyle hazırlanan internet sitesinde olduğunu duyurdu o arada.
“Kesin gitmeliyiz abi. Kurtuluş orada belki de. Reis bilmezse bizi oraya göndermez” diye televizyon başındakiler tartışırken, gözü açık biri hemen gidiş umutlarımızı toptan kırdı.
“Gidemiyoruz be abi” diye bağırdı. “Abi yaşımız tutmuyormuş ve tutmayacakmış. Dağılın” dedi. Bu öfkeli çıkışa karşı koyanlar olduysa da memleketin feraseti, erken teskini sağladı hamdolsun.
Acılarımıza, adaletsizliğe, bereketsizliğe, yokluğa belki de bir umuttu 5 dakikalık uzay yolculuğu hayali.
Hatta, gidip de dönmemek vardı.
Ama olmadı.
Uzay yolculuğu da yaşa takıldı.