Serap Durusoy
TCMB’nin faiz dışı adımları
27 aydan sonra ilk faiz artışı haziran ayında geldi. Ne şiş yansın ne kebap mantığı ile politika faizi 650 baz puan artırılarak yüzde 15’e çıkarıldı. TCMB’nin ilk PPK toplantı metninin can alıcı noktasını parasal sıkılaştırma sürecinin başlayacağı, para politikasının etkinliğinin artacağı ve sadeleştirme sürecinin kademeli olarak yapılacağı oluşturmuştu. Ancak metinde yer alan politika faizinin enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilebileceği ifadesi her toplantıda faiz artışı olmayacağı şeklinde bir sonuca götürmekle kalmayıp para politikasındaki kararlılık açısından da öngörülebilirliği zorlaştıran bir durum doğurduğunu ben ve birçok meslektaşım dile getirdik.
İlk PPK toplantı özetinde ise yüzde 5 enflasyon hedefinin gerçekleşmekten uzak değerlendirmesi yapılmakla birlikte politika faizini enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar şeklindeki net olmayan ifade tekrar edildi ve yeni adımların atılması gerektiği vurgusu yapıldı.
Toplantı özetinin toplantı metnine göre daha cesurca olması bu ayki artışla politika faizinin yüzde 20’ye çıkarılacağı yönünde iken beklentilerin altında yüzde 17,5’e çıkarılan bir faiz artış kararı geldi.
Enflasyonla mücadelede politika faizi artışı önemli bir adım ama yükselen enflasyon beklentisine rağmen yavaşlayan faiz artış hızı politikanın etkinliğini de olumsuz etkiliyor.
Bu nedenle de enflasyonun üzerinde bir faiz artışı gerekiyor.
Enflasyon dinamiklerine rağmen faiz artışının sınırlı kalması ve MB’nin haziran ayı toplantı özetinde gösterdiği cesareti temmuz ayındaki aksiyonuna yansıtamaması enflasyon beklentisini de beslediği için enflasyonu baskılayamaz sadece artış hızını yavaşlatabilir. Nitekim JP Morgan yıl sonu enflasyon tahminin yüzde 50’den yüzde 57’ye çıkardığı gibi yerel seçimlere kadar da faiz artışı gerçekleşmeyeceğini belirtti.
Bu ay 250 baz puanlık faiz kararının ardından yayımlanan metinde politika faizinin, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleneceği ifadesi ve enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği tekrar edildi.
Oysaki normalde 12 aylık enflasyon beklentisinin üzerinde bir faiz artışının olması gerekirken MB enflasyonun üzerinde bir faiz artışı yapılacağını belirtmedi.
Ayrıca kurulun faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları aldığı da metinde yer aldı.
Nitekim miktarsal kısıtlamaya yönelik atılan ilk adım Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile KKM’ye yönelik zorunlu karşılık oranının yüzde15’e çıkarılması oldu. Hem kur korumalı mevduat faizlerindeki yükseliş hem de kurdaki artış nedeniyle piyasada oluşan likidite fazlasının, para politikasının etkinliğini azaltma riski oluşturmasından dolayı MB bu etkiyi ortadan kaldırmak için zorunlu karşılık politikasıyla likiditeyi sıkılaştırmayı hedefledi.
Geçen haftaki metinle uyumlu olarak seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma adımları kapsamında iç talebi daraltıcı yeni düzenlemeler, pazartesi günkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ancak ihracat ve yatırım kredileri ile deprem bölgesine yönelik krediler, Merkez Bankası'nın kredileri sınırlandırıcı tüm tedbirlerinin dışında tutuldu.
Söz konusu düzenlemenin ihtiyaç kredileri, iç talep ve ihracatçılara yönelik olmak üzere üç yönü bulunuyor.
İhtiyaç kredilerinde değişikliğe gidilmemekle birlikte yüzde 3 sınırı korundu ve finansal kaynakların verimli kullanımının desteklenmesi amacıyla taşıt kredilerinde yüzde 3 olan büyüme sınırının yüzde 2 olarak belirlenmesine karar verildi. Lüks ithal otomobillere yönelik talebi baskılamak burada temel amacı oluşturdu.
İç talebin dengelenmesine yönelik olarak da enflasyonun kontrolü kapsamında kredi kartı nakit kullanımlarına ve kredili mevduat hesaplarına uygulanan aylık azami faiz oranı yüzde 2,89'a yükseltildi. Bu kararın da tüketimi kısıcı hedefi olmakla birlikte hane halkı refahına olumsuz katkı sağlayacağı söylenebilir. Aslında bu karar arbitraj gelirinin elde edilmesinin önüne geçilmeye çalışılıyor amacı taşısa da yükü yine hane halkının göğüslemesi isteniyor. Çünkü harcanabilir gelirin bu denli kısıldığı, KDV ve ÖTV’nin yükseltilmesi nedeniyle temel ihtiyaçların karşılanmasının güç olduğu bir ortamda hane halkının ödeme gücünü de kısıtlanmış olacağından geçinmek daha da zorlaşacak.
Tebliğin üçüncü ayağını ise ihracatçıların finansmana erişimini kolaylaştıran ve ihracat desteğini artıran adım oluşturdu.
Buna göre özellikle ithalat bağımlılığı yüksek sektörlerin rahatlamasını sağlamak için reeskont kredilerinin günlük limiti 1,5 milyar TL'ye yükseltildi. Reeskont kredilerinde KOBİ payının artırılmasına ve kullandırımlarda ihracat artış performansının dikkate alınmasına karar verildi. Sadeleşme süreci kapsamında reeskont kredilerine erişim şartları kolaylaştırıldı. Reeskont kredisi kullanımında yüzde 30 ilave ihracat bedeli satış koşulu kaldırıldı. Reeskont kredi vadesi boyunca verilen döviz almama taahhüdünden, ithalat ödemeleri kapsamındaki döviz alımları istisna tutuldu.
Tüm bunlar dikkate alındığında enflasyonda sadece talep tarafını törpüleyen ve iç talebi baskılamaya yönelik adımlar atılmasına rağmen ihracatta finansmana erişimi kolaylaştıran adımların atılması ihracata dayalı büyümenin ve cari açığın temel amaç olmaya devam ettiği görülüyor.
Nitekim Mehmet Şimşek pazartesi günü açıklanan kararların cari açığı azaltmaya ve enflasyonu orta vadede düşürmeye yönelik olduğunu ve sınırlı kaynakların ihracata ve yatırımlara kanalize edileceğini belirtti. Ancak arz tarafında hâlâ risklerin devam ettiği gözden kaçmamalı.
Petrol, tedarik zinciri, iklim koşulları ve kur yükselişinin arz enflasyonu üzerindeki etkisi sürüyor.
Sonuç itibariyle TCMB’nin beklentileri karşılayacak bir faiz artışı kararı verebilecek geniş bir alanının olmayışı nedeniyle gerçek anlamda bir sıkılaştırma yapamaması politika faizi dışında kredi büyümesini sınırlandırarak iç talebi dengeleyici adımlar atmaya yöneltiyor ve bu adımlar devam edecek gibi görünüyor. Ancak TCMB’nin uzun dönemli enflasyon çıpasından dolayı yapması gereken en önemli aksiyon enflasyon hedefinde yukarı yönlü bir revizyon. Bu bağlamda perşembe günkü enflasyon raporu ve raporun detayları büyük önem taşıyor.