Larin yok, Batshuayi yok, N’Koudou zaten stada gelse HES kodu sorulur, Rosier yok, Pjanic, Rıdvan, düşün Oğuzhan bile yok.
Fırsat doğmuş Kenan’a, Güven’e. Sahada karaları Altay giymiş, Beşiktaş bembeyaz. Taraftarı yanında her şeye rağmen. İzmir’de Mustafa Denizlili günlerinde almış maçı Altay 2-1 ile borcun da var yani en azından taraftarına.
Hızlı başladı oyun. Oynamadığı yer kalmayan Necip golü deneyen ilk isimdi. Sol çaprazdan iyi vurdu ama kaleci Mateusz Lis, doğru yerde duruyordu.
9. dakikada Necip’e iki Altay’lı topçunun yaptığı net penaltıyı maçta görevli 6 hakem göremedi. Körleşmediler. Görme özürlü gibi davrandılar, Beşiktaş karşısında bu berbat müsamereyi oynamaya doyamıyorlar.
Sayın hakemler,
Devlet maaşınızı ödemese, formanızı vermese, yolunuzu, yolculuğunuzu karşılamasa bu müsamereyle bilet kesmeye kalksanız İstanbul’un en önemli organizatörü Hayati Kurt bile batar. Zaten müsamerenize ortak olmaz.
Süper ligimize verilen yayın teklif rakamlarının farkında mısınız? Sorun bizde değil dostum. Sorun sizde, sorun tarihin futboldan en anlamayan federasyonunda.
Geriden paslarla oyun kurmak Şenol Güneş’ten beri bir Beşiktaş alışkanlığı ama burada yeterli kramponları olmayan Beşiktaş hem zorlanıyor hem de çözülen bu sırrı nedeniyle zorlanıyor. Josef’te son zamanlardaki form düşüklüğü de etkili burada, Pjanic’in olmayışı da Atiba’nın eski günleri araması da.
Kenan’ın, Güven’in harcadıklarını 30. dakikaya gelinceye kadar yazmaya değmez. Ama ilk 30 dakikada, üstelik de kendi yarattığı pozisyonda kaleci ile karşı karşıya kalan Alex Teixeira’nın kaçırdığı not edilmeli. Kendine gel artık be kardeş.
İlk yarının karşılıklı nasipsiz atakları taraftarı harekete geçirdi. Bir “Futbol izlemeye geldik futbol” dedikleri kalmadı Çarşı’nın, Beşiktaş’ı hareketlendirmek için susmadılar.
Beşiktaş, ikinci yarıya zaten kıt yedek kulübesi nedeniyle değişiklik yapmadan çıktı. “Kimi alacak Allasen” diyordu sol cenahımdaki baştan aşağı siyah beyaz arkadaş. ‘Haklısın’ dedim geçtim valla. “Abi ‘İki siyah beyazlı ekibin mücadelesiydi’ cümlesi yazıda mutlaka geçsin” dedi. Kalbi kırılmasın. Yazı işlerine de sesleneyim. Okuyucu isterse yapacak bir şey yok, darılmayın yani.
Beşiktaş, taraftarına rağmen ikinci yarıda ezberini bozamayan görüntüsüyle oynamaya başladı. Kenan Karaman gol attı, hakem bile inanamadı, pozisyona bakmadan “Atamamıştır” deyip faul yaptığına karar verdi. Verdiği nadir doğru kararlardan biriydi.
Beşiktaş’ın forveti, forvet adayları, forvet kabiliyeti bu sezon tümüyle yok oldu. İstatistikçi arkadaşlar daha iyi bilir ama Beşiktaş ligde rakip ceza sahasına en çok giren takımların ilk üçünde. Ama bu kadar mı gol kısırlığı olur be arkadaş?
Nitekim Beşiktaş’ın golünü Vida attı. 64’te penaltısı yine çalınmayan Vida, öyle hırs yaptı ki Ghezzal’in kornerinde kafasıyla meşin yuvarlığı Altay ağlarına bıraktı.
68’de kendine inancını bile yitirmiş Kenan Karaman, yahu bu da atılmaz mı denen pozisyonun gereğini yaptı hamdolsun.
71’de Altay ceza sahası “Direkler Arası”na döndü adeta. Önce malumunuz Kenan, imkansızı başarıp direğe nişanladı, ardından Alex Teixeira. Teixeira direğe nişanıyla bu sezon ligde Beşiktaş’ın 18. kez direkten topunun üstüne imzasını koydu.
‘Kenan, Kenan’ diyoruz. Milli futbolcumuza bu kadar yükleniyoruz da. Alex Teixeira’ya ne diyeceğiz? Son vuruşlardaki laubaliliği maçın kopmasına kaç kez neden oldu dün gece? Bu Brezilyalı, takımda kalmaz ama ‘Futbola dönmek adına Beşiktaş’ı iyi bir idman sahası olarak kullandı’ diyelim ve pek sayın yöneticilere dikkat çekelim.
Dört dakika uzatmanın sonunda az kalsın Beşiktaş neredeyse üst üste dördüncü beraberliğini alacaktı bu kez Altay’a direk izin vermedi.
Ghezzal, arzusu, hırsı, inatçılığı, bitmeyen enerjisi, yılmayan morali, dinmeyen arayışı ile maçın adamıydı. Her iki kanatta aradıkça aradı, ortaladıkça ortaladı.
Beşiktaş kısır ayakları iş yapmayınca Vida’nın kafasından bulduğu golle üç puan ile yeniden buluştu ama zaten tadı tuzu kaçmış, bitse de gitsek ligine dönmüş tabloda ne kadar mutlu olabilir?
Günlerden pazar, mutsuzluk istemem de futbolun tadı yok.
