Kerem Kırçuval
SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNDE FAYDA VAR
Malum Ramazan…
Yolda iftar açan, bir yandan bağırıp bir yandan ezanı bekleyen taraftar.
İndirim yapmış yönetim tribünleri doldurmak için bu yüzden İnönü’ye akın var. Uzun süre sonra rekor bilet satılmış.
Elinde yarım ekmek, tavuk döner, bir ayran “Abi bu takım düzelir değil mi Allasen söyle” diyor canım kardeşlerim.
Sezonun başarısızlığı iki isim üzerine yüklenmiş gibi. Kenan Karaman ve Batshuayi. Farkındalar mı bilmem ama Batshuayi farkında olduğunu daha ilk dakikada gösterdi. Zımbaladı meşin yuvarlağı ağlara.
Golün hemen ardından sezon başından beri yemeden içmeden kesilip Beşiktaş’a çalışan, her şeylerini Beşiktaş’a veren Türk fitbolunun sayın hakemlerinden ortadaki, Vida’ya yapılan net penaltıyı ustaca görmezden geldi. Kör bunlar. Kör olsunlar.
Basın tribününden daha çok Valerien İsmael’i, Beşiktaş’ın Teknik Direktörü’nü izledim. Sanki basketbol koçu. Her pozisyonla tek tek ilgilenip, pozisyonun kahramanına konuşuyor. Belli, sistemi oturtmaya çalışıyor.
22.dakikada Beşiktaş’ın yediği golde Alanya’nın organizasyonu harika idi. Emek vardı usta! Beşiktaş defansı ise Uyuyan Güzel Operası’nı izliyordu adeta ve henüz sahneye şişman kadın çıkmamıştı. Ancak Josef sahadaki adaletsizliğe öyle bir itiraz etti ki beraberlik çok kısa sürdü.
Beşiktaş’ın yeni oyun düzeni taraftarı heyecanlandırıyor. 34. dakikada tribün şov sadece stadyumu değil Boğaz’ı da aydınlattı. 35’te herkesin hep kızdığı ama bende kredisi tükenmeyen Montero, Valerien İsmael’in tam da istediği gibi, rakip sahaya öyle güzel süzüldü ki iş sadece son vuruşa kaldı ama olmadı. Olsun.
Yeni sistemi konuşurken kilit adamlara ihtiyaç olduğu görülüyor. Örneğin Rıdvan, misal Rosier. Ancak, esas iş orta saha ve ilerideki bir avuç hırçın adama düşüyor.
Ben bunları yazarken de öyle oldu. Josef’in ısrarı Batshuayi’ye golcü olduğunu yeniden hatırlattı.
İlk yarısı 3-1 sonuçlanan müsabakanın damaklardaki tadı Beşiktaş’ın yeniden mücadele eden ruhuydu.
Şimdi ahengi bozmak istemem ama, sezon başında Sergen Yalçın’a kötülük yapılmasa, onunla kavga etme cesareti gösterilebilse, yıpratılmasa, yollar onun başarısızlığıyla değil Beşiktaş’a yakışır bir ruhla ayrılsa biz bunları yaşar mıydık?
Beşiktaş doğru hocayı böyle bulmamalıydı. Hala tazminatını ödediği Abdullah Avcı’nın şampiyonluğunu erken izlememeli, dün geceki futbolunu önce oynamalıydı. Neyse…
Beşiktaş’ın yeni futbol anlayışı oyuncuların değişimi, gelecekleri, varoluşları açısından da önemli. Sahada artık koşan, mücadele eden, vazgeçmeyen, inatçı kramponlar olmak zorunda. Güven Yalçın’ın maçı dörtlemesi kıymetli. Ghezzal’ın samimiyeti, Vida’nın meşruiyeti, Rıdvan’ın direnci ve Josef’in duruşuydu dün gece.
Beşiktaş iyi yolda. Yeni ve kendine ait kazanımlarına ihtiyacı var Kartal’ın. Sadece ilk iki maçında taraftarı böylesine arkasına alan Teknik Adam’ın Beşiktaş’a daha çok katkısı olacak gibi.
Tüm bu güzel oyuna, pozitif futbola rağmen içiyle dışıyla, VAR’ıyla ortasıyla Beşiktaş’a düşmanlık, hainlik eden Federasyon da umarım aklını başına alır.
Kaybeden Beşiktaş olmaz, herkesin gördüğü gibi Türk sporu olur.
Son bir not. Aklı cumhurbaşkanlığında olan İstanbul’un Sayın Belediye Başkanı’nın 35 bin kişinin geleceği bas bas bağırılan maçın ardından, kuyruklarda otobüs bekleyen seçmenlerinin hep kendisinden söz ettiğini de söylemek lazım. Işıklarını kapatıp, duraklardaki kalabalıklara nazire yaparcasına boş geçen otobüslere seçmeni de pek güzel el salladı, söylemiş olayım. Bu kadar plansızlık, öngörüsüzlük olmaz.