Serap Durusoy
Reel anlamda yoksullaşıyoruz
2023 yılını iki önemli veri ile karşıladık. Pazartesi günü dış ticaret verisi dün ise enflasyon rakamı açıklandı. Ekonomi yönetiminin dış ticaret fazlası verme umudu ile gittiği yol çıkmaz bir yol oldu ve son 27 yılın en yüksek dış ticaret açığı görülerek yine bir rekora imza atıldı. Açık bir önceki yıla göre yüzde 138 artarak 110,2 milyar dolara ulaştı.
Öte yandan merakla beklenen bir diğer veri ise aralık ayı enflasyonu oldu.
Zira uzun süredir dillerden düşmeyen baz etkisinin enflasyonun artış hızını nasıl yavaşlatacağı ve rakamın memur ve memur emekli maaşlarına nasıl yansıyacağı en çok merak edilen konuydu.
Baz etkisinin devreye girmesi ile beklendiği gibi aralık ayında yıllık enflasyon yüzde 64,27 olarak açıklandı.
Bu, son 9 ayın en düşük yıllık artışı olmasına rağmen 2022 geneline bakıldığında 2001’den bu yana en yüksek enflasyon seviyesinin kaydedildiği söylenebilir.
Aralık ayında bir önceki aya göre ulaştırma grubunda yüzde 4,13, giyim ve ayakkabı grubunda ise yüzde 1,34’lük düşüş olduğu belirtildi. Konut sigortasının ise aralıkta bir önceki aya göre yüzde 79,26 ile en fazla artan madde olduğu açıklandı. Yine bir önceki aya göre en fazla düşüş gösteren ana grup yüzde 4,14 ile ulaştırma olurken en yüksek artışın olduğu ana grubun ise yüzde 5,91 ile sağlık olduğu belirtildi. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grubu yüzde 25,87 ile giyim ve ayakkabı oluştururken artışın en yüksek olduğu ana grubun ise yüzde 79,83 ile konut tarafında görüldüğü ve bunu 77,87 ile gıda fiyatlarının izlediği gözlemlendi. 144 temel başlıktan 24 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 9 temel başlıkta değişim olmadığı ve 111 temel başlıkta ise artış olduğu belirtildi.
Öte yandan Aralık verisinde ÜFE’nin TÜFE’ye yakınsayarak makasın yüzde 33 seviyesine gelmesi de dikkat çekti. Bu gelişme kurun yatay seyretmesi, enerji fiyatlarındaki aşağı çekilmeye bağlı olarak maliyetlerin kademeli düşüşü ve bozulan fiyat davranışlarının düzelmesi ile açıklanabilir. Kurun sabit kalması ise döviz satışına ve Rusya’ya yapılan doğal gaz ödemelerinin ertelenmesi ihtimaline bağlı.
Her ne kadar ekonomi yönetimi Kasım ayından itibaren enflasyonda belirgin bir düşüş trendine girildiğini, 2022 yılının Orta Vadeli Program hedefinin altında bir noktada kapatıldığını ve yukarı yönlü ivmenin kırıldığını ifade etse de açıklanan rakamın yüzde 5 gibi makul olmayan enflasyon hedefinden çok uzak olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Umarım ki bu düşüş referans alınarak enflasyon zaten kendiliğinden düşüyor deyip iyice kendi haline bırakılmaz. Zaten seçim ekonomisinin devreye girmesi ve mali disiplinden uzaklaşılması nedeniyle enflasyonun artacağı bilinen bir gerçeklik.
Öte yandan matematiksel bir olgu olan baz etkisi nedeniyle enflasyon kağıt üzerinde düşmesine rağmen hayat pahalılığı devam ediyor. Kırılamayan enflasyon beklentisi ve kırılamayan atalet enflasyonu katılaştırması nedeni ile hızlı düşüşünü engelliyor. Ayrıca TÜİK ile diğer kurumların hesaplama farklılıkları ve hissedilen enflasyondaki belirgin farklılık da enflasyona yönelik güvensizlik algısını güçlendirerek beklentilerin katılaşmasına yol açıyor. Çünkü enflasyon makro ekonomik bir istikrarsızlık olmakla birlikte psikolojik bir boyuta da sahip. Bundan dolayı para politikasının enflasyon beklentisini kontrol altına alabilmesi ve parasal aktarım mekanizmasını doğru yönetebilmesi çok önem taşıyor. Çünkü beklenti hane halkının harcama davranışları değiştirerek tüketimin öne çekmesine neden oluyor.
Hal böyle iken her ay enflasyon oranında görülen refah kaybına rağmen yılda iki kez bu kaybı gidermek üzere maaşlara zam yapılıyor. Nitekim asgari ücrete getirilen yüzde 55 zam ve müjde olarak açıklanan adeta açık artırmaya dönen memur ve memur emekli maaşlarına yapılan yüzde 30 oranındaki zam, seçim konjonktüründeki politika setinin araçları oldu.
Her ne kadar Çalışma Bakanı memurların talebini saçmalık olarak nitelendirse de memur ve emeklilerin taleplerindeki ısrar maaş zammının yüzde 25’ten yüzde 30’a ulaşmasını sağladı. Ayrıca EYT ve detayları dün açıklanan orta gelir konut kampanyası da iç talebi destekleyerek talebin öne çekilmesine neden olacak diğer araçlar oldu.
Kuşkusuz bazı koşullar içeren kampanyanın yabancılara konut satışları devam ettikçe, göç sorunu sürdükçe ve yüksek enflasyonla birlikte inşaat maliyetlerindeki artış yükseldikçe konut fiyatlarının artmasını engellemesi pek mümkün görünmüyor. Fakat kampanyanın yeni inşaat başlatacak müteahhitleri teşvik etme olasılığı oldukça yüksek.
Sonuç olarak maaşlara ne kadar zam gelirse gelsin resmi enflasyonun altında yapılan zamlar reel anlamda yoksullaşmayı engelleyemiyor. Buna rağmen seçimlere kadar iç talebe bağlı büyümenin destekleneceği ve kur kontrolünün devam etme ihtimalinin yüksek olduğu söylenebilir. TCMB açıkladığı 2023 para politikası çerçevesinde liralaşma stratejisinin güçlendirilerek devam edileceği, APİ kanalıyla fonlamanın payının kademeli bir şekilde artırılacağı ve TL cinsinden sabit getirili menkul kıymet tesisinin sürdürüleceğini vurguladı.
Ancak seçimlerden sonra farklı dengeler oluşabilir. Çünkü yılın ikinci yarısından sonra hükümet değişimi olursa normalleşme politikaları (Ortodoks politikaları) uygulanması, iktidarın devam etmesi durumunda ise mevcut politikaların (enflasyonun altında faiz politikası) sürdürülmesi olasılığı yüksek gibi görünüyor.