Abdullah Biricik
Oyunu doğru okumak
Nâzım Hikmet’i sürgünde yaşadığı Moskova’da ziyaret eden Türk gazetecilerden hayatta kalan son kişi Orhan Karaveli’ydi. Geçtiğimiz günlerde hayata gözlerini yumdu. Nâzım’la birlikte çektirdikleri 9 Ağustos 1960 tarihli fotoğraf, çok geçmeden bir ağabey-kardeş, baba-oğul sıcaklığında gelişecek dostluklarının ilk tanışma ânına ait: “Kocaman bir mutluluk dalgası yüzüne yayılırken uzun parmaklı iri elleriyle omuzlarımdan yakaladı. Bir an, tek kelime bile söylemeden sarılıp yanaklarımdan öpmek ister gibi bir hareket yaptı. Sanırım, öylesine bir kucaklaşmaya hazırlıklı olmadığımı fark ederek biraz duraladı ama dostça uzattığım eli avuçları içinde tutarak nefes nefese: ‘Merhaba!.. Binlerce merhaba!’ dedi.” sözleri ile başladığı “Tanıdığım Nazım Hikmet” eseri ile tüm dünyanın tanıdığı sürgün bir şairin, hiç dinmeyen memleket özlemiyle yaşadığı o bir anlık duygu taşmasının hikâyesini anlatmaya çalışmıştı.
Ekber Babayev şöyle özetlemişti bu buluşmayı; Orhan Karaveli ve Ömer Sami Coşar’la hemen her akşam yemeğe çıkıyorduk. Nâzım hastalığını unutmuştu. Şiirler okuyor; İstanbul’dan Boğaziçi’nden bahsediyordu. Canlanmış, neşelenmişti. Galatasaray Lisesi mezunu olan ve Galatasaraylılar Cemiyeti tarafından 2020 yılında verilen Galatasaray Ödülü geleneksel medya dalında Orhan Karaveli’ye, yeni medya dalındaysa Ruşen Çakır’a verilmişti. Sadece Nazım’ı değil Mustafa Kemal’i ve Tevfik Fikret’i anlatmıştı bolca Orhan Karaveli. En büyük keyiflerinden birisi de Galatasaray maçlarıydı.Verilen uzun aralarda özlüyordu Galatasaray’ı! Bu maçı merhum Karaveli’ye addedelim.
Karaveli gibi taraftarlar da özlemişti Galatasaray’ı! Galatasaray çok uzun bir aradan sonra Oliveira-Torrent-Mertens üçlüsü ile çıktı taraftarlarının karşısına. İcardi vardı. Kerem vardı. Rashica vardı.
İdeal kadrodan sadece Kazımcan eksikti. Müthiş bir hücum ortaya konmasına, rakip ceza sahasında 17 kez topla buluşulmasına (Süper Lig ortalaması 9) rağmen ilk yarıda istediği golü bulamadı Galatasaray.
İcardi’nin son haftalardaki tutukluğu devam etmişti.
Adekugbe’nin kontrollü ve akışkan oyuna ayak uyduramaması ilk yarının dikkat çeken ayrıntısıydı.
İkinci yarıda bu uyumsuzluk bariz bir şekilde devam ederken Okan Hoca Adekugbe’yi oyunda tutarken önce Mertens’i sonra da Oliveira ve Kerem Aktürkoğlu’nu aldı oyundan. Sezon boyunca yapılan doğru değişiklikler dikkate alındığında Okan Buruk’un oyunu okuyamaması ezber bozan cinsteydi.
İkinci yarının başında yapması gereken değişikliği 83. dakikada yaptı.
Golü, sezonun ve maçın en kötülerinden Midstjö’nun ayağından bulup kabustan uyanan Galatasaray için ders alınması gereken önemli detaylar var. Sağ ve sol bekleriniz üretken olmalı. Kötü olan oyuncuyu çıkarmak yani okumak zorundasınız. En önemli detay ise her zaman orta saha oyuncunuz ceza sahasının dışından gol atarak sizi kurtaramaz. Galatasaray çok zorlansa da derbi öncesinde çok zor ve önemli bir galibiyete imza attı. Fenerbahçe- Beşiktaş derbisini koltuğuna yayılıp izleyecek ancak kalan maçları koltuğuna yaslanarak izlemek istiyorsa (galip gelmesine rağmen) Adana Demirspor maçından önemli dersler çıkarmalı! Finale yaklaşırken yapılan pek çok hatanın telafisi olmayabilir.
Son pencereyi de Emre Akbaba’ya açmak istiyorum. Galatasaray’ın kiralık oyuncusu ve Adana Demirspor’da forma giyiyor. Maç içindeki sert oyunu, arkadaşını sakatlamaya yönelik müdahalesi ve en ufak bir müdahalenin bile olmadığı pozisyonda penaltı beklemesi çok çirkindi. Çıkarken taraftarlar tarafından ıslıklandı. Takım arkadaşı Onyekuru ise alkışlandı. Umarım hem kendisi hem de sayısız genç futbolcu, bu maç özelinde iyi ve örnek insan olabilmenin tılsımını hissedebilmiştir.