Abdullah Biricik

Abdullah Biricik

Ne oldu Okan Efendi?

Galatasaray Rigas Skola adında bir takıma tarihi bir zafer yaşattı. Öyle ki; maçın sonunda 2-2’ lik beraberlikten dolayı kutlama yapan bir takım vardı. Takımın toplam değeri Batshuayi’ye ödenen maaş kadardı. Yıllık 3 buçuk milyon Euro ücret alan ve 1.000.000 Euro da imza parası alan Batshuayi’nin 3 yılda kazandığı para yani Galatasaray'dan alacağı para bu takımın toplam değerinden daha yüksekti.

Skandal bir durum.

Üstelik yine 2-0 öne geçilmesine rağmen kaybedilen 2 puan. 4 gün önce 3-0 dan verilen maçtan sonra 2-0 dan yine maç verildi. Ne oldu Okan Efendi? Değdi mi rotasyon yapmaya? Değdi mi 5 oyuncuyu kesmeye? Değdi mi sistemi değiştirmeye? Değdi mi Kasımpaşa'ya 2 puan hediye etmeye? Bu tarz maçlar zor maçlardır. Aslında bu tarz maçları deplasmanda oynamaktır zor olan. Galatasaray kendi evinde oynasa belki 7-8 tane gol atacağı takımı deplasmanda yenemedi.

Ama işin ironik kısmı şu! Herhangi bir teknik direktöre sorsanız, deseniz ki; böyle bir deplasmana çıkacaksın, ne olmasını istersin? Kuşkusuz tüm teknik direktörler erken bir gol bulmak isterim veya 2 farklı skor yakalamak isterim der çünkü maçın zora gireceğini bilir. Bu avantajla maçı kazanacağını düşünür. Galatasaray işte bu avantajı yakaladı. Erken bir gol, sonra 2-0’lık skoru buldu yani bu tarz maçlarda oluşabilecek en iyi senaryoyu yakaladı Galatasaray. Buna rağmen Kasımpaşa maçında olduğu gibi skoru koruyamadı.

Oyuna müdahale edemeyeceğini biliyordum ama yine de bekledim. Okan Hocanın değişiklikleri yine tam bir komediydi. Takımın en isteksizi ve mental olarak en düşüşte olan ismini -üstelik yine sistemi değiştirerek, yani 2 gol attığı yapıyı bozarak- kurtarıcı olarak aldı. Bazen Okan Hoca'nın takımı bir yapboz sandığını düşünüyorum elindekiler oyuncu değil, duygusu olan insanlar değil birer makine veya birer oyuncak. Dilediği zaman, dilediğini dilediği yere koyup sonuç alabileceğini düşünüyor.

Batshuayi’Yİ soktu oyuna mesela Batshuayi’yi Fenerbahçe maçında kaybettiğinin farkında olmadan.

Batshuayi’nin en çok oynamak istediği maç Fenerbahçe maçıydı, hatta Kadıköy'deki Fenerbahçe maçıydı. Galatasaray skor üstünlüğünü de yakalamıştı ama oyuna almadı Okan Hoca. Bence o gün Batshuayi hem Galatasaray'a hem de Okan Hocaya küstü. Batshuayi'den sezon başında alınan verimin alınması bence imkansız artık. Okan Hocanın ilk hamlesi kimdi? Batshuayi. Yine bir makine gibi düşündü sanırım. Sonuç alabileceğini düşündüğü yeni bir hüsran yaşadı ve yaşattı.

85. dakikada dalga geçer gibi oyuna soktuğu oyuncu kim? Yusuf Demir. Sezona iyi başlayan, iyi başladığı halde daha forma vermediği Yusuf Demir. Yusuf'a verilen süre kaç dakika? 4 dakika. Uzatmaları da sayarsak 8 dakika. Siz olsanız mükemmel oynadığınız ve tekmeye kafa sokup sakatlandığınız bir maçtan sonra dahi size forma verilmeyen bir takımda oynayabilir misiniz?

Değil 4 dakika 40 dakika bile süre alsanız oynar mısınız veya oynayabilir misiniz? Ben olsam oynayamam, üstelik 43 yaşındayım bu olgunlukla bile motive olamam ama Okan Hoca daha 20-25 yaşındaki oyunculardan 4 dakikada verim alabileceğini düşünüyor.

Oyunu okuyamıyor Okan Hoca, bence hiçbir zaman da okuyamadı. Günün en kötülerinden olan Barış Alper Yılmaz ve Icardi 90 dakika sahada kaldı mesela, bu oyunu okuyamamaktır. Oyunu okuyamazsınız maça müdahale edemezsiniz maçı da çeviremezsiniz. Teşhis yanlış olunca tedavi sonuç vermez.

Buyurun Okan Hocam, top sizde. Toplayın ve birleştirin bakalım kırıp döktüklerinizi. İşler tam rayına girerken takımın kimyası ile oynarsan toparlaman da kolay olmaz. 3-0 dan da verirsin maçı, 2-0’dan da. Hadi geçmiş olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Abdullah Biricik Arşivi