Memleketimizin en çok kullanılan kavramıdır bu sihirli kelime. Suç örgütü bitmediğinden, terör yok olmadığından her fırsatta duyarız bu kelimeyi. Televizyon evlere girmeye başladığında eksik gramaj tespiti için fırınlara yapılan da operasyondu, şimdi aynı anda canlı yayınlarda organize suç şebekelerine yapılan da operasyon.
Seçimler için geri sayım o kadar hızlı sayılıyor ki. 20 yılı aşkın süredir memleketi idare edenler, anketlerin pek işlerine gelmediğini görüyor, idareye talip olanların heyecanı artıyor. Peki ya oyun dışındakiler. Bu kavgadan, yarıştan pay kapma arayışındalar.
Kitabın ortasından söyleyeyim. Esas operasyon siyasete çekiliyor. İktidar oyunlarına, arayışlarına operasyon çekiliyor. Bilmiyorum, benim kadar siz de polisiye sever misiniz? Polisiyelerin en temel özelliklerinden biridir. Cinayet, bütün koşullarıyla öldürmeye yeminli insanlara işletilmez bazen. İçinizdeki birine, içinizden görünene işletilir. Bunun işaretleri alındığında da bir süre “Acaba, acaba?” diye kendinizi yorarsınız. Ama sonunda katil ‘uşak’ çıkar.
Siyasete yapılan operasyona dönelim. Operasyon, 6’lı masanın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun büyük özverisi ile mesafe kat etmesi, yerel seçimlerde büyük başarı kazanmasının ardından başladı aslında. Dilin değişmesi, samimiyetin, güvenin nihayet anlaşılıyor olması bir tarafta telaşı, diğer tarafta inancı artırdı.
Türkiye’nin 20 senedir alıştığı meselelerin, ciddi sorunların tek tek çözülebileceğinin ortaya konması, düzenden faydalananları, mevcut düzenle yaşayanları rahatsız etti. Buradan kastım ruhları ‘Stockholm Sendromu’ndan kurtulamayanlar değil. Onların tedavisini hekimler yapmalı. Kast ettiğim, taammüden memleketin, milletin derdinden bir haber olanlar. Söyleyip inanmayanlar, yoksullarla, hakkı yenenlerle, ötekileştirenlerle, kalbi kırılan, sofrası yıkılan, canını, evladını düşünenlerle, ülke sevdasını parayla ölçmeyenlerle uzaklaşanlarla ilgili.
20 senedir yalanların en iyi farkında olanların egolarından kopamayışların düştükleri bir oyundur operasyon.
Ancak, siyaset operasyonu bir yere kadar kaldırır. Tanığı olduğum için hatırlatayım. Fazilet Partisi’nin kapatılması, Necmettin Erbakan’ın siyasi yasaklı olması konusunda AK Parti’nin kurucularının ne kadar emeği vardır bilseniz. Ve bu emeği geçenlerin siyasi finallerine bir baksanız bazı meseleler daha iyi anlaşılır.
Kullanım, kullanış… Kullanım tarifi, operasyon kelimesiyle ayrı düşünülemez. Bunu da yeri gelmişken not edeyim.
Birbirine hiç benzemeyen, ancak seçimlere 9 ay kadar kalmışken kavga etmeden büyük bir özveri içinde memleket meselelerini konuşan 6’lı masaya İstanbul Mebusu Gürsel Tekin’in yaptığına operasyon denir.
Ortada seçim tarihi yok. HDP üçüncü ittifak çalışmasını yürütüyor ki az çok şekillendirdi bile. Millet sandığa gitmemiş, bakanlık dağıtmak nedir? Nedir? Operasyondur.
Ben burada ne HDP’nin Hazine’den yardım alan ve Meclis’i yöneten bir siyasi parti olacağını söyleyeceğim ne de kapatılması davası sürse de legal olduğunu anlatacağım. Bunu doya doya anlatanlar var. Benim diyeceğim, HDP’nin de siyaset operasyonlarının kurbanı hale getirilmesi. Diyeceğim, CHP Lideri’ne tıpkı Artvin’de düzenlenen ve bir şehit verdiğimiz suikastın yenilenmesi.
Kılıçdaroğlu’na operasyon düzenlenmiştir.
Artvin’de öldürülmek istenen, Çubuk’ta linç edilmek istenen Kemal Bey, bunu da aşar.
Mesele mühendislerin, kendini mühendis sananlarının artık milletin yakasından düşmesi gerektiğidir. Bu millet, operasyondan, operasyonlardan bıktı. Yeter artık.
Kaç kez yazmışımdır, çok şükür bu memlekette iyi giden ne varsa bozulmaya, tökezleştirmeye, ters yüz edilmeye adaydır diye. Yapılan yine aynıdır.
Türkiye’nin gündemi, ahalinin karnı aç, cebi boş, televizyonlardan işitmek istediği, sokakta duymak istediği çaredir, bakanlık paylaştırma değil.
Hele de çaresi olmayanların, güya 7 milyon seçmenden yana görünüp onları da hedefe koymasının, masayı parçalama arzusunun niyeti başkadır.
Milletini seven bunu yapmaz.
Operasyonların bir diğer özelliği ile tamamlayayım. Sahte operasyonların failleri filmin finalinde pek de iyi sonla karşılaşmaz.
