Kerem Kırçuval
“ÖNCE O ELİ İNDİR”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kimseyi suçlamasına gerek yok bizzat elleriyle yönettiği iletişim faciasının, boynu bükük bir özürle sonuçlandığını hep beraber izledik.
“Bir de kareli ceket giyseydi” diyenler oldu, “Sen yarın 3-5 çapulcu” dersin diyen de. Özellikle sosyal medyada gelen tepkiler İmamoğlu’nun bizzat başardığı iletişim kadar komik ama anlamlıydı.
Ben orasında değilim. Tekrarlamak da istemem yazılanı çizileni. Ak kaşık da kara kaşık da nasiptir, kriz ortamında kendini gösterir.
Benim diyeceğim başka bir şey. Neden böyle oldu sorusunu tersten sormak?
Hayatın, pahalılığın, bıkmışlığın, adaletsizliğin, sevgisizliğin, kutuplaşmanın, düşmanlaşmanın, ayrışmanın öfkesi, neden belki de başarılı geçen bir gezinin fotoğraf karesine ve ardından edilen sözlere yansıdı?
İmamoğlu hayallerinden bağımsız önce bunu kendine sormalı? Hayallerine destek olur, sorarsa.
Bu millet, krizi müthiş yönetme başarısı sanılan bu üsluptan bezdi.
Parmak sallamaktan anlayacağınız, had bildirmekten, sadece kendinizi akıllı sanıp ahaliyi akıllı olmaya çağırmaktan… Bezdi, bezdi.
Sessiz sessiz bir umutla çare bekleyen ahali aslında hiç parti ayrımı yapmadan “Edep yahu” demeye başlamıştı ama duymak hiç kimsenin işine gelmiyordu.
Millete haddini bildirmek isteyenler önce haddi bilmeli, parmağını sallayan önce o eli indirmeli. Siyaset yarışında, içinde olanların hiçbiri ama hiçbiri bu ahali kadar zorluk yaşamıyor. Dertlenmiyor, içerlemiyor, üzülmüyor, içine atmıyor.
Ne diyorsunuz siz?
Faturalarınız gelince paniğe filan mı kapılıyorsunuz? Evladınızı nasıl okutacağınızdan mı endişe ediyorsunuz? Bayramdan, düğünden, cenazeden mi korkuyorsunuz? Pazara, markete gitmenin heyecanını mı yaşıyorsunuz? Kirada mısınız, kasabın önünden geçtiğiniz oldu mu, emekli olmak için mi bekliyorsunuz? Asgari ücretle hayatı mı döndürüyorsunuz? Hayırdır, ne diyorsunuz ne?
En ağır koşulları yaşayan ve en çok adaletsizliğe kızan ahali kendisine akıl verilmesini, parmak sallanmasını istemediği için iktidarı değiştirecek. Kendisini anlayanı, kendisi gibi olanı seçecek.
Ayrıca nedir bu telaş? İstanbul’un ilçe belediyesini yönetirken de mi böyle idiniz, biz mi fark etmiyorduk? Bu kentin 16 milyonu size rey verdi. Doğru. Ama o reyi sadece siz almadınız. Yukarıda saydıklarım o reyi size getirdi. Bir günde kaç insanı küstürdünüz, yarım yamalak özrünüzle ikinci gün küsenlere yenilerini eklediniz. Yarın dahasını da yapacağınız, yaptıklarınızdan anlaşılıyor. O yüzden önce o eli indirin bir defa.
Sizi, inanmadığınız halde, bugün dünyanın başkentine belediye başkanı yapana haksızlık, vefasızlık ediyorsunuz. Altısı da birbirinden farklı, altısı da öteki dünyalarda siyasi görüşü bir masada uzunca bir süredir bir araya getiren, ortak bir demokrasi hareketinde buluşturan, Türkiye’yi sakinleştiren bir isme ettikleriniz görülmüyor mu?
Bu iktidarla geçen 20 seneyi çok yanlış anlamış, hayatı tümden bu 20 sene gibi sanmışsınız.
Ne Türkiye geçen 20 sene gibi ne de siz, aslı varken sahtesine aday olarak bir yere varırsınız.
Bence kendinizi belediye çalışmalarına vermelisiniz. İlk gün gibi bayramlaşmaya da İstanbul’dan başlamanız doğrusudur. Bir Beşiktaşlı olarak söylüyorum bu notu, Fenerbahçe camiasının size hangi kentin belediye başkanı olduğunuzu hatırlatma ihtiyacı duymasını da yanlış anlamamalı, sizi Trabzon’a götüren otobüsün de İstanbul’dan kalktığını unutmamalısınız.
Mesele otobüse kimin bindiği kimin indiği değil. Benim hiç değil. Ama meseleyi anlamak için buradan bakmalısınız önce.
Erken hayaller, can ve cam kırıklarına neden olabilir, dikkat ediniz.