Hüseyin Tapınç
Narin
Gazete Pencere’deki son yazımda aradan bir ay geçmesine rağmen Narin’in ölümü ile ilgili olarak üç önemli sorudan ancak birinin cevabını öğrendiğimizi, diğer iki sorunun yanıtını ise hâlâ bilemediğimizi yazmıştım.
Aradan on beş gün daha geçti; değişen bir şey yok.
Bildiğimiz tek şey Narin’in boğularak öldürülmüş olduğu. Narin’in kim tarafından ve neden öldürüldüğünü, bu yazıyı kaleme aldığım salı akşamı itibariyle henüz bilmiyoruz.
Konu özellikle son iki haftada yavaş yavaş medyanın gündeminden düşmeye başladı. Bu cinayeti başta Gülben Ergen, Saadet Özkan ve birkaç kişi daha hariç olmak üzere medyada ya da sosyal medyada canhıraş bir şekilde takip eden, gündemde tutan ve soru soran çok fazla insan kalmamaya başladı.
Sanırım her toplumsal olayın, toplumsal ilginin bir ömrü var.
Oysa Eylül ayı ortalarına kadar toplumun önemli bir bölümü Narin’in öldürülmesi ile ilgili gelişmeleri son derece yakından takip ediyordu.
Metropol illerinde yaşayan genç ve yetişkinlerin beşte birinin bir numaralı gündem maddesi çocuklara ve kadınlara yönelik şiddet ve Narin cinayetiydi.
Bunun ötesinde, yine metropol illerinde yaşayan nüfusun hemen tamamı cinayet ile ilgili gelişmeleri yakından izliyordu (yüzde 96).
Bu konuyu yakından takip edenler arasında emniyet güçlerinin cinayeti çözmek için yeterince çaba gösterdiğine inananların oranı bugün itibarıyla yüzde 42 ile sınırlı kalıyor. 25-44 yaş grubu ile orta ve orta alt sosyo-ekonomik sınıf mensupları emniyetin yeterince çalıştığına inanırken, gençler ve özellikle 45 yaş üstü metropollüler bu cinayetin çözülmesi için yeterince çaba gösterildiğine inanmıyor.
Üstelik kamuoyu bu cinayetle ilgili yayın yasağına da şiddetle karşı çıkıyor. Metropollü nüfusun ezici çoğunluğu Narin cinayeti ile ilgili yayın yasağını hiçbir şekilde desteklemiyor (yüzde 85). Bu yasağa karşı olanlar, özellikle üst sosyo-ekonomik sınıf mensubu kentliler.
Narin cinayetiyle ilgili son noktada Adalet Bakanı Yılmaz Tunç “Katillerin bulunmasıyla ilgili başsavcılığımız yoğun bir çalışma sergiliyor. Tabii soruşturma gizli. Narin'in katillerine mutlaka ulaşılacak. Elde edilen bulgular ve ifadeler tüm bunlar bir süreç gerektiriyor. Bu süreç tamamlandığında ve iddianame hazırlandığında kamuoyu da bilgilendirilmiş olacak. Sürecin çok fazla uzayacağını düşünmüyorum. Soruşturma sürecinin sonuna geldik" dedi.
Narin cinayeti Hükümet’in kamuoyu gözünde performansının en zayıf olduğu döneme denk geldi. Hatta bu cinayet özellikle belirli bakanlıkların başarı düzeylerinin olumsuz algılanmasında önemli bir etki bile göstermiş olabilir.
Eylül ayı itibarıyla metropol illerinde yaşayan seçmenlerin sadece yüzde 13’ü, Adalet Bakanı’nın ve yüzde 24’ü de İçişleri Bakanı’nın performansını başarılı olarak değerlendiriyordu. Bu oranlar her iki bakanlığın son bir yıl içinde en düşük performans gösterdiği döneme işaret ediyor.
Aslında bu tür performans değerlendirmelerinin bir bütün içinde yapıldığını ve bir kişi ya da kurum hakkında yapılan olumlu ya da olumsuz bir değerlendirmenin o kişi veya kurumun tüm özelliklerine genellendiğini biliyoruz.
Kamuoyu genel anlamda Hükümet’e olan güvenini yitirmiş durumda.
Eylül ayı itibarıyla toplumun çok küçük bir bölümü, enflasyon, faiz ve döviz kuru başta olmak üzere Hükümet’in ekonomi politikalarına güven duyarken, büyük bir çoğunluğu da mevcut yönetim sisteminin kendisinden memnun değil. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden memnun olmayanların oranı yüzde 90’a kadar ulaştı. Bu oran, bugüne dek ölçülen en yüksek değerlerden biri.
Bu gelişmelere paralel olarak metropol illerindeki seçmenler arasında erken seçim beklentisi bugüne kadar ölçülen en yüksek düzeyine ulaşmış durumda (yüzde 80). Bu beklenti, daha doğrusu talep, Haziran ayından bu yana istikrarlı bir şekilde artış gösteriyor.
Konu konuyu açtı ve Narin cinayetinden seçmenlerin erken seçim beklentisine geldik.
Bu yazıyı da Narin cinayetinde yaşananlar, duyduklarımız ve öğrendiklerimizden yola çıkarak bir önceki yazımın son cümlesi ile kapatmak istiyorum. Değişen bir şey yok: “Şimdi, üzüntümüze ve öfkemize sahip çıkmanın zamanıdır”.
---
Kaynak: Sia Insight Ekonomik Gündem Araştırması (Eylül 2024) Türkiye’nin 3 büyük ilinde yaşayan 18-65 yaş arası 415 tüketicinin katılımıyla 06 – 16 Eylül 2024 tarihlerinde bilgisayar destekli telefon görüşmesi yönetimiyle gerçekleştirilmiştir.