Efe Sıvış
Mustafa Kemal, Artweeks Akaretler’de ne yapıyordu?
Yıl 1927…
Yer Çankaya Köşkü…
Sanatçıların ve milletvekillerinin bulunduğu bir ortam…
Hepiniz mebus olabilirsiniz; vekil olabilirsiniz. Hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız. Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim.
1. Cumhurbaşkanımız Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu sözleri söyledikten 96 yıl sonra…
O çocuklara Artweeks’te komşu oldu…
Gazi Paşa bu komşuluğa yıldızlardan bakıp acaba ne düşünüyordur?
***
Mustafa Kemal 1912’de Beşiktaş Akaretler’de bir ev kiraladı.
İşte bu ev, Sıraevler’deki 76 numaralı 3 katlı evdi…
10 Kasım’a 1 gün kala Mustafa Kemal’in bu evine komşu evlerde düzenlenen Artweeks’i ziyaret ettim.
Bilgili Holding’in düzenlediği sanat organizasyonu bugünlerde 8. edisyonunu yapıyor.
Doğançay Müzesi, Dirimart, Galeri Siyah Beyaz, Anna Laudel, X-İst… Katılımcılardan bazıları…
1875 yapımı tarihi bir atmosferde, çağdaş sanatın sıcaklığını hissettiğimde şunu düşündüm…
Birkaç bina uzaklıkta oturmuş olan Atatürk…
Artweeks’i görseydi herhalde en büyük müdavimlerinden biri olurdu…
***
Yer Sıraevler No.39…
Artweeks’in kurucu organizatörü Saliha Kurtulmuş ile sohbet ediyoruz. İşte bu sohbetten ilginç detaylar: Artweeks’in ücretsiz vurgusu yalnızca ziyaretçiler için geçerli… Bilet parası ödenmiyor. Fakat galeriler Artweeks’e katılmak için bir ücret ödüyor… Peki bir İsviçre bankası yani UBS, Türkiye’de ciddi bir faaliyeti olmamasına rağmen… Niçin böyle bir organizasyona sponsor olur? Bu sponsorluk UBS’in küresel algısına katkı sağlıyormuş… UBS, dünyanın en önemli fuarlarından Art Basel’in de ana sponsoru…
Saliha Hanım şu ayrıma da dikkat çekti. Türk bankalarıyla yabancı bankalar arasında sanata bakışta ciddi bir fark var. Türk bankaları sanat eserlerini bir teminat olarak kabul etmiyor. Fakat UBS gibi bankalara sanat eserlerinizi teminat gösterip kredi çekebiliyorsunuz.
Geçtiğimiz yılki Artweeks’i 100 bin İstanbullu ziyaret etmiş. Peki Artweeks’te yer alacak galeriler nasıl seçiliyor? Bir başvuru sistemi mi var? Yoksa Artweeks, gözüne kestirdiği galerilere katılım davetinde mi bulunuyor? Bu sorunun cevabı arka kapı diplomasisi… Yani Artweeks’ciler kişisel ilişkileri üzerinden katılımcı galerileri belirliyor…
***
Sıraevler’de Artweeks’e ayrılmış 9 ayrı evi gezerken karşıma kim çıktı dersiniz?
35 edisyonlu bu eser 1979 doğumlu Ardan Özmenoğlu’nun…
İsmi 100. Yıl… Tekniği: Kâğıt üzerine ipek baskı, post-it not…
Post-it’in üzerinde ters dönmüş şekilde Cumhuriyet yazılı…
Fiyatı 35 bin TL…
Galeri yetkililerinden aldığım bilgiye göre 35 edisyondan 5’i satılmış…
Atatürk’ün okullarda, resmi dairelerde kullanılan fotoğraflarını her zaman soğuk ve kasvetli buldum.
Bu fotoğrafların Atatürk kadar renkli, zekasında şimşekler çakan bir lideri yansıtmadığını düşündüm…
Fenerbahçe Üniversitesi’ndeki odamda 3 yıldır klasik bir Atatürk portresinin önünde oturuyorum…
Kendime de yıllardır hep şu soruyu soruyorum…
Resmi bir görevim olmasına rağmen acaba odama Atatürk’ün resmi olmayan bir portresini assam nasıl olur?
Bu fikir kafamın bir köşesinde her zaman kaldı…
Yeniköy’deki Azur restorana gidişlerimde bu isteğim depreşti…
Azur’un girişinde asılı Pınar Du Pre’nin sıradışı Atatürk portresi her zaman ilgimi çekti.
Atatürk’ün bu pop-art tablosu, Azur’da ödediğimiz tuzlu hesapların acısını dahi dindirirdi.
Bedri Baykam’ın, Avni Arbaş’ın Atatürk resimleri de her daim aklımın bir köşesinde kaldı…
Mesela Baykam’ın There is No U-Turn… Yani U Dönüşü Yok isimli resmi…
Atatürk’ün mavisi, balık sırtı ceketi, kaotik gökyüzüne doğru yaydığı renk cümbüşü…
Tabloya fütüristik bir hava katmıyor mu?
İşte bana göre fikirleri fütüristik olan bir lidere de böyle resimler yakışır…
***
Artweeks’in bu edisyonunun önemli bir yönü var.
Geçen ay vefat eden Haluk Akakçe’nin Sıraevler 33 numaradaki evi Artweeks ziyaretçilerine açık…
Türkiye’nin dünyadaki en tanınmış sanatçılarından biri…
Londra’dan New York’a, Las Vegas’tan Paris’e, Moma’dan Tate Modern’a muazzam bir kariyer…
Atatürk’ün Akaretler’den 107 yıl gecikmeli komşusu Akakçe ilerici fikirli bir sanatçı...
Bu evde resimlerini, aynalarını, güneş gözlüklerini, kıyafetlerini, peruklarını dikkatle inceledim.
Sonsuz olasılıkların olduğu dünyasında bir süre vakit geçirdim.
Meğer Akakçe, 2008’de Harper’s Bazaar’a verdiği röportajdaki şu sözünde haklıymış:
Ölüm diye bir şey yok…
En azından Akakçe gibi kült sanatçılar için yok…