
Mutlu Hesapçı
‘Sinema aydınlatır’ İstanbul Film Festivali başlıyor!
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen, Türkiye’nin en büyük uluslararası sinema etkinliği İstanbul Film Festivali, bu yıl 44. kez gerçekleştiriliyor. N Kolay’ın festival sponsorluğunu üstlendiği etkinlik, 11-22 Nisan arasında Türkiye’den ve dünyadan nitelikli ve ödüllü filmleri, özel gösterimleri, yıldız oyuncuları ve usta yönetmenleri bir araya getiriyor. Festivalin detaylarını İKSV İstanbul Film Festivali Direktörü Kerem Ayan ve bu yıl 20. yılını kutlayan ‘Köprüde Buluşmalar’ yöneticisi Pınar Evrenosoğlu ile konuştum.
İFF Direktörü Kerem Ayan: Uluslararası bir yere doğru gidiyoruz
İstanbul Film Festivali baharın gelişi aynı zamanda benim için. Bir umut ve yaşasın sinema diyerek duygulandığım bir etkinlik. ‘Her şeye rağmen’ başlıyor.
Kurduğunuz ‘Her şeye rağmen’ cümlesi önemli aslında. Çünkü bir şekilde gerçekten her şeye rağmen sanat etkinliklerinin devam etmesi gerekiyor. Bu sene sloganımız da ‘Sinema aydınlatır’ yani sinemanın ışığıyla bir şey yapmaya çalışan insanları anlatıyor. O yüzden gerçekten festivalin, festivallerin bir şekilde devam etmesi gerekiyor. Çünkü festival nedeniyle hem yerli hem yabancı bir sürü konuk geliyor. Bu insanların hep beraber toplanmaları, sinema için buluşmaları, konuşmaları, filmlerini göstermeleri filmden sonra seyircinin sorularını cevaplamaları çok anlamlı büyük bir buluşma. Sinema endüstrisi açısından ise paha biçilemez değerde. O yüzden festivallerin her durumda, eğer ki çok büyük bir engel yoksa önünde, yapılması gerektiğini düşünüyorum.
‘‘SORANLAR OLDU, TÜRKİYE'YE GELELİM Mİ?’’
Ülke gündemindeki gelişmeler sizi ne kadar etkiledi, yurt dışından gelecek olan sinemacılardan gelmesek diyenler oldu mu?
Şu ana kadar bir iptal meselesi olmadı açıkçası. Soranlar oldu, Türkiye'ye gelelim mi? Nasıldır durum? Biz burada yaşıyoruz arkadaşlar, restoranlar açık, sinemalar açık, tiyatrolar açık yani günlük yaşam devam ediyor. Hiçbir şekilde yok biz gelmiyoruz diyen olmadı şimdiye kadar. Herkes filmlerini sunmaya geliyor. Program yerli yerinde ve planlı bir şekilde gidiyor aslında.
Bu sene ilk defa ulusal ve uluslararası yarışmayı birleştirdiniz. Bunun sebebi nedir, kaç film yarışıyor?
Uluslararası bir yere doğru gidiyoruz. O yüzden filmler kendi aralarında değil de aynı platformda yabancı filmler ile beraber yarışsın istedik. Bu kararımızı meslek birlikleriyle de paylaştık, bu kararımızı onlar da destekledi. Ulusal ve uluslararası yarışmayı birleştirip bir tane büyük yarışma yapmaya karar verdik. Bunun da sebebi yurt dışındaki büyük festivaller gibi olabilmek aslında. Önümüzdeki sene de inşallah Balkan Prömiyeri yaparak biraz daha iyi bir yere çıkmayı düşünüyoruz. Bu sene ana yarışmamızın adına da Altın Lale dedik. Çünkü biraz da ödülümüzü de öne çıkarmak istiyoruz. Altın Lale Yarışması’nda 15 tane film var, bu filmlerden 5 tanesi Türkiye yapımı, geri kalanlar yabancı yapımlar. 15 film gerçekten çok özenle seçtiğiniz filmler. Bu filmlere özellikle dikkat çekmek istiyoruz. O yüzden de Altın Lale Yarışması bizim için bu sene çok önemli. Filmlerin yönetmenleri de burada olup filmlerini sunacaklar, filmlerden sonra soru cevaplar olacak.
Kısa film yarışması da önemli kategorilerden…
Yerli ve yabancı karışık bir kısa film yarışmamızda 6 yerli 6 yabancı filmimiz var.
Yeni Bakışlar Bölümü…
Türk sinemasına özel Yeni Bakışlar bölümü, yeni bir bölüm bu. Burada da sadece Türkiye'de yapılmış 1. ve 2. hem kurgu hem belgesel filmler 11 film yarışacak ve filmin ödülü yine Seyfi Teoman ödülü olacak. Daha önce bu ödül sadece ilk filmlere veriliyordu, bu yıl biraz genişletip 1. ve 2. filmleri de kapsam içine aldık.
FESTİVALDE NELER VAR?
Galalardan bahsedelim mi ve daha başka neler var programda?
N Kolay Galaları’nda ünlü yıldızlardan usta yönetmenlere, sezonun merakla beklenen 11 filminin Türkiye’deki ilk gösterimleri gerçekleştirilecek. Festivalin açılış filmi olan Köln 75. Berlin Film Festivali’nin açılışında gösterilen, Nicolette Krebitz ile Lars Eidinger’in başrolünde olduğu Işık, François Ozon’un San Sebastian’da En İyi Senaryo Ödülü kazanan son filmi Sonbahar Gelince bu bölümün öne çıkan parlak filmlerinden. Retrospektif bölümünde, insan ilişkilerine dayanan filmlerinde usta sinemacılığıyla tanınan Norveçli auteur yönetmen Dag Johan Haugerud’ün altı uzun metrajlı filmi ve alanının en yetkin isimlerinden kurgucu Ayhan Ergürsel'in çalıştığı filmlerden bir seçki festivalde gösterilecek. Haugerud’ün filmleri festivalde ilk kez gösterilecek, festivale konuk olarak gelecek, Haugerud bir festival sohbetinde izleyicilerle buluşacak.
Belgesel gösterimlerinde neler var?
Bu sene 21 tane yerli ve yabancı belgesel var. Bu sene ilk defa Belgeselciler Birliği'yle bir belgesel ödülü de var. Hem Yeni Bakışlar’daki hem de Belgesel Kuşağı’ndaki yerli belgeselleri seyredip En İyi Belgesel Ödülü verecekler. Belgesel bölümümüz bu sene çok güçlendi. Belgesel bölümünde dikkat çekmek istediğim ‘Bir Hayatın İzleri’ Magnum savaş fotoğrafçısı Larry Towell’in hayatını anlatan belgesel var ve kendisi şu an 70 yaşında ve Türkiye’ye ilk kez geliyor, konuklarımız arasında olacak.
ONUR ÖDÜLÜ ZUHAL OLCAY’A
Onur ödülü bu sene Zuhal Olcay’ın olacak, başka ödüller de eklendi.
Zuhal Olcay’a Onur Ödülü’nü bu sene kapanış töreninde vereceğiz çünkü açılış töreni yapmıyoruz. Ayrıca birkaç tane bağımsız ödülümüz olacak bu sene. Çeşitli meslek birlikleriyle konuşup ödüller koymaya karar verdik, ayrıca var olan ödüller devam ediyor. Altın Lale, Seyfi Teoman, Fibresci ödülümüze Siyad ödülü ve Film-Yön ödülü de (En İyi Yönetmen) eklendi.
Festivaller bir şekilde bir tartışma içine çekiliyor maalesef aynı şey bu festival içinde oldu. Filmleri mutlaka bir kategoriye koymak mı gerekiyor? Başlık altında olmak zorunda mı? 1-2 başlıktan kaynaklı tartışmalar oldu, bazı isimler kendince protesto etti. Bu eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz ve ne söylemek istersiniz?
Şu anda zaten herkesin oldukça sinirli olduğu, herkesin kavga ettiği bir dönem. O yüzden anlayabiliyorum böyle şeyler olmasını. Ama şöyle bir şey var; Festivaldeki bölüm isimleri her zaman değişebilir ki bizde de oldukça fazla değişti bu bölümler. Gerçekten o bölümün altına koyacak yeterli sayıda film bulamayınca hani 3-4 film ile bölüm yapmak da istemiyoruz çünkü bu sefer 15 bölüm, 18 bölüm oluyor ve her şey birbirine giriyor. Biraz daha bu yeni sistemle daha bir toparlamak istiyoruz. Yani daha çok sayıda film olan daha az bölüm olsun istedik. O yüzden de bu sene böyle birkaç bölümü yok ettik. Hatta dedik ki önümüzdeki sene de bazı bölümleri atalım daha kompakt bir hale getirelim festivali. Ama kesinlikle bütün bunları yaparken hiçbir zaman festival içeriğinden ödün verilmiyor. Yani olması gereken filmlerin hepsi festivalde. Bir bölümün adının çıkması veya değişmesi festivalin içeriğini kesinlikle değiştirmiyor. Yine herkes istediği her türlü filmi festivalde bulacak. Farklı tarz filmleri ana bölümlere koyarak göstermeyi düşünüyoruz artık. Belki işte önümüzdeki sene başka bölümler de gidebilir, biraz daha toparlanabilir festival. Biz kategorilere ayırmayalım istedik sadece yoksa filmlerden ödün vermedik. Bölüm adları olmayabilir ama festivalin içerisinde bir değişiklik yoktur diye bir açıklama yaptık. Tatmin olan oldu, olmayan oldu. Bizim açıklamamız bu!
BALKAN PRÖMİYERİ HAZIRLIĞI
Festivalde gelinen nokta nedir?
Festivali yaklaşık 44 senedir iyi bir yere oturttuk ama önümüzdeki yıl Balkan Prömiyeri hikâyesiyle bundan sonra örneğin Saraybosna gibi daha birçok festival ile rekabet edebileceğimiz bir yere doğru gelebilelim. Rekabet edebiliriz aslında, edemeyecek bir durumda değiliz. Kendi içimizde kaldıkça yine aynı şekilde hiçbir şey değişmeden devam ediyoruz yıllarca. O yüzden bu rekabet açısının genişleterek hırslı olmakta fayda var diye düşünüyorum. Bu festival bugüne kadar çok önemli isimleri ağırlamış ve çok acayip seneler yaşanmış. Her gelen dünyaca ünlü sinemacılar hem festivalden hem de İstanbul’dan büyülenip gidiyorlar ve tekrar gelmek istiyorlar. İstanbul Film Festivali’nin bir çizgisi var ve bu yıllardır değişmiyor. Hiç değişmemiş bir çizgi aslında bu, o da güzel tabii ki.
Festival Direktörü Kerem Ayan’ın festivalden seçtiği 5 film önerisi
Favori filmler aslında yarışmadaki filmlerim de var şu an ama yarışmaya giremiyorum.
- Köln 75
- Takipçi
- Oğlumun İzinde
- Bayrakların Altında, Güneş
- Bir Dilek Tut
Köprüde Buluşmalar yöneticisi Pınar Evrenosoğlu;
“İstanbul Film Festivali dünyayla yarışır durumda”
“Hadi gel buluşalım o köprünün altında” 20 yıldır Köprüde Buluşmalar yaşanıyor. ‘Köprüde Buluşmalar’ nasıl bir buluşma?
Türkiye'nin ilk film marketi. Film marketi dediğimiz şey aslında dünyada da benzer zamanlarda başlıyor, bu anlamda aslında İstanbul Film Festivali dünyayla yarışır durumda. Bir film marketine sahip olan bir festival olarak filmlerin tam da vizyona girmeden, festivallere gelmeden, bizler perdeleri izlemeden, öncelikle endüstri profesyonellerinin buluştuğu, sahneye çıktığı ilk platformlar. Hem ticari bir tarafı var hem izleyiciye göz kırpan bir hali var. Ticari tarafı dediğim olası ortak yapımlar için olanak sağlayan, köprüde buluşmalar olası ortaklıkların zeminini sağlayan ve film marketleri üzerinden temellerin atıldığı bir yer. Filmleri bitmek üzere olan sinemacılar, satış ajanslarına özellikle uluslararası satış ajanslarına filmlerini satarak aslında dünyaya açılmanın ilk adımını atıyorlar. Bir de bu film marketleri filmlerin A kategori dediğimiz film festivallerinin programcılarıyla, seçicileriyle buluşması için bir olanak. Onun için Köprüde Buluşmalar aslında İstanbul Film Festivali'nde izleyicinin filmleri izlemeden bir önceki aşaması, izlemesini sağlayan bir köprü diyebiliriz aslında. Türkiye'de sinemamızı, endüstriyi destekleyen bir platform. Biz ne yapıyoruz? Aslında dünyadaki bütün film marketleri gibi, dünyadan özellikle Avrupa'dan sinemacıları, endüstri profesyonellerini İstanbul'a getiriyoruz. Satış ajansı temsilcileri, festival programcıları, yapımcılar, Türkiye'de ortak yapım yapmaya hevesli, Türkiye'ye yatırım yapmaya hevesli yapımcılar buraya geliyorlar. Türkiye'de senaryo aşamasında, yapım öncesi aşamada neler var? İçine girebileceği, ortak olabileceği hangi projeler var onlara bakıyorlar. Bitmek üzere olan filmler neler var, satın alabilirler mi? Festivallerine seçebilirler mi? Biz de Türkiye'den başvuruları topladıktan sonra değerlendirme kurulumuzla seçimimizi hazırlıyoruz. Ve ardından gelen konuklara da sunumlarını yapıyoruz.
200-300 ARASI BAŞVURU
Bu yıl kaç başvuru oldu? Siz kaç proje seçtiniz?
200-300 arası başvuru aldık. Türkiye’de bu alanda yapılan ilk etkinlik olma özelliğini taşıyan Köprüde Buluşmalar kapsamındaki Film Geliştirme Platformu, Work in Progress Platformu ve Kısa Film Atölyesi, Türkiye’den sinemacılara uzun ve kısa metraj kurmaca ve belgesel projeleriyle post-prodüksiyon aşamasındaki filmlerinin uluslararası çapta ilk sektörel sunumlarını yapmak üzere Köprüde Buluşmalar’da üç platforma toplam 20 projemiz var. Seçmesi çok zordu. Türkiye'de güzel hikayeler var, iyi filmler var, iyi sinemacılar da yetişiyor. Özellikle kısa film projelerine baktığımızda onu görüyoruz. Seçmesi zorlu bir süreçti ama seçici de olmak zorundayız. 15 Nisan'da da artık projeleri tabir yerindeyse görücüye çıkarıyoruz.
Köprüde Buluşmalar 20. yılını kutluyor ve güçlenerek de ilerliyor.
Festivali ve köprüyü seven pek çok endüstri profesyoneli 20. yılımızı kutlamak için de aramıza katıldı. Tabii ki geçmiş yıllarda olan sponsorlarımız, destekçilerimiz yine bizimle beraber. Anadolu Efes her zaman bizimle beraber ve en büyük destekçimiz. Ayrıca OGM bu yılın en büyük destekçilerinden biri. Her ne kadar televizyonlara yaptıkları işlerle bilinseler de aslında genç sinemayı, sinemacıları, Türkiye'yi desteklemek için 2 yıldır ellerinden geleni yapıyorlar köprüde buluşmalar için. Bu yıl desteklerini daha da arttırdılar ve bu yıl özelinde bir ‘İlk Film Teşvik Ödülü’ verecekler. Onun dışında Türkiye'den ortaklarımız Netflix Türkiye, MUBI ve Başka Sinema’yla birlikte pek çok iş yapıyoruz. Fono Film bizim her zaman kol kola yürüdüğümüz destekçilerimizden biri. Bu yıl uluslararası ortaklığımız daha da arttı en önemlilerinden bir tanesi Cannes Film Festivali. Köprüde Buluşmalar’dan 5 projeyi Cannes'a götüreceğiz, buradaki ortağımız Başka Sinema. Ayrıca yıllardır ortaklık yaptığımız Almanya'dan Hamburg Film Fonu ve Berlin Film Fonu'ndan temsilciler geliyor. Onlar zaten uzun süredir sürdürdüğümüz Türkiye-Almanya Film Geliştirme Fonu'nun da temsilcileri ve destek veriyorlar. Burada da yine görüşmelerde bulunacaklar. Farklı fon temsilcileri var Norveç'ten, Danimarka'dan. Venedik, Berlin, Locarno Film Festivali'nden temsilciler de geliyor. Ve tabii bir de Türkiye'yle de daha önce iş yapmış Avrupalı yapımcılar geliyor.
SİNEMA SEKTÖRÜ UMUT VERİCİ
20. yılda hissettiğiniz duygu nedir?
Türkiye sinemasını bir anlamda dünyaya tanıtan bir buluşma olmuş aslında bu. Şimdi burada Gülin Üstün’ün adını geçirmeden olmaz. Önceki yıla kadar Köprüde Buluşmalar’ın yöneticiliğini üstlenen Gülin Üstün bu hale getirdi. Kendisine buradan teşekkür edelim. 20. yıl önemli tabii 20 yıl dolayısıyla istatistikler çıkardık. Biz nelere destek vermişiz ve neler çıkmış ortaya? Aslında Türkiye'den çıkıp uluslararası arenada adını duyuran, ödüller alan, festivalleri dolaşan bütün filmlerin yolu hemen hemen Köprüde Buluşmalar’dan geçmiş. Şimdi de yine seçkimizde iyi isimler, yeni sinemacılar var. Bu yıl bir şekilde bir baktık yeni çekilen filmlerden seçtiğimiz 8 filmden 6 tanesi ilk film. Bazılarıyla biz de ilk kez tanışacağız. Onun için o da bizim için umut verici ve 20. yıla yakışan hoş bir şey oldu. Bakalım onlar ileride ne yapacak, neler olacak? Onları da takip edeceğiz. Çünkü Köprüde Buluşmalar olunca bir filmin yolculuğunun başından ortak oluyorsunuz, dahil oluyorsunuz. Biraz sizin filminiz gibi de oluyor. Öyle hissediyor ve öyle gururlanıyorsunuz, öyle mutlu oluyorsunuz filmlerin başarılarıyla. Onun için iyi hissettiriyor Köprüde Buluşmalar’ın var olması.