Kerem Kırçuval
MUHALEFETİN MUHALİFLERİ
Her yerde bulamazsınız, olmaz çünkü. Kolay yetişmez.
Demokrasinin rayından çıkmadığı, erdemliliğin, saygının, kuralların, yasaların, yazılı ve yazısız (Allah’tan bizdeki yazılı-yazılı olmayanlar hep ezberden gidiyor) anayasaya eksiksiz uyulduğu ülkelerde rastlarsınız bunlara.
İleri memleketlerin olgun meyveleri gibidirler.
Genellikle sıkılmışlardır her şeyden. Milli gelirden aldıkları payın aşırılığından, haber bültenlerinde belgesel izlemekten bıkmış, gezecek beldeyi bırakın ülke bırakmamış insanlardır.
Eğitimleri son derece yüksektir. Sadece aldıkları değil, kendilerine verdikleri eğitim de öyle.
Hayat pahalılığı görmemişlerdir. Almamak, mahrum kalmak, uzanamamak gibi kavramlar yüzlerce yıl önce yitirdikleri atalarına ait saçmalıklardır ve hafızalarından silinmiştir.
Yolsuzluk nedir, hırsızlık nasıl olur? Talan, çökme? Duymadıkları, görmedikleri dolayısıyla söyle(ye)medikleri, dünyalarının dışında kalan olaylardır.
Fırsat eşitliği, kadına şiddettin engellenmesi, düşünce ve inanç özgürlüğü, eğitim eşitliği, adil gelir dağılımı gibi meseleler, uzak diyarların, geride kalmış memleketlerin sabahtan akşama konuştuğu son derece sıkıcı konulardır. Not defterlerinin o bölümü çoktan yırtılıp atılmıştır.
Beceriksizlik, liyakatsizlik, ötekileştirme, kamplaştırma, küçük görme, ezmeye çalışma gibi kelimeleri işittikleri anda kâbus gördüklerini zannederler yahut gaipten sesler duyduklarını.
İnsana, çevreye, doğaya saygısızlık gibi hadiseler gündemlerine hiç girmemiştir ki şimdi bunu yazmanın ne anlamı var Allasen? Haklısınız.
O yüzden epey olmuştur iktidarda eleştirecek bir şey aramayı bırakalı. Yukarıda sıraladıklarımın en kralını sunan iktidar eleştirilir mi? Ne eksik ki eleştirilsin iktidar?
Ve fakat iktidara övgü uzunca bir süredir hem iktidar hem de kendileri için yeterince tatmin edici değildir. İktidarlara muhalefet edenler, son derece başıbozuk davranmakta ve mevcut düzeni değiştirmek istemektedir. Olacak iş mi bu? Buna nasıl müsaade edilir?
Aslında rey vermeye bile gitmeye gerek duymayan bu insanlar, iktidardan bir şey beklediklerinden bu sıkıntıyı yaşamazlar. Bir kusursuzluğun yarattığı dayanılmaz boşluktur onların ki!
Karşılıksız vermektir, bunu yapamaz iseler yaşayamazlar, evlerden uzak aynanın karşısında kendilerini yer bitirirler.
Düzenli olarak muhalefete akıl verirler, verdiklerini sanırlar. Dertleri düzenin değişmesi filan değildir, muhalefetin ellerinin altında böyle kalmasıdır. Ezberlerinin bozulması çıldırtır onları. O işe hiç gelemezler.
Aslında ne iktidara ne muhalefete ne de kendilerine faydaları vardır da dur elleme.
Uzak bir yerden değil. Memleketten bu arkadaşlar.
Medyasını yaratıp o dünyaya yüzde 99 hâkim olan iktidarın, kendilerinden öğreneceği, kıymet vereceği bir yüce fikir olduğunu düşünen, çok iyi, biraz da saf bu insanlar, bıkmazlar, usanmazlar.
Övgüde yeterince gösteremediklerini düşündükleri performansı, muhalefete muhalif olmakta pek güzel yaşarlar.
Bir de birbirleriyle yarışırlar, o mücadele hem tadından yenmez hem kaçırılmaz. Muhalefete muhalif olmanın şehveti, olmaz yollara saptırır onları. Ne yazık göremezler.
Münevver sözcüğü yeniden hatırlandığından beri entelektüel lafını çok şükür işitmiyorduk. Ama entel sözünün yerine ahalimiz münasip bir kelime bulamadı. “Gündemden niye düşmüyor bu entel lafı” diyordum; aha bunların yüzündenmiş anladım.
Canları sağ olsun memleketin ufkunu, muhalefetin önüne açıp iktidarın varını yoğunu örten bu arkadaşlara bir çift laf edeyim de yazı işleriyle başımı belaya sokmadan yazıyı tamamlayayım.
Harikasınız. Aynen devam.