Uğur Ergan
Mit Başkanı’nın “gövde gösterisi” doğru mu?
MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam’a gidişinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla gerçekleştiği konusunda sanırım herkes hemfikir.
Elbette bu işin zamanlaması kadar, hem iç kamuoyuna, hem de dünyaya mesajlar verdiği son derece açık. Kalın’ın, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Tükiye’ye ayak basar basmaz Şam’a gidişi tesadüf olarak görülemez.
HTŞ liderliğindeki güçlerin Esad rejimini devirmesinden sonra gerçekleşen bu ziyaret ve bizzat HTŞ lideri Ahmed El Şara’nın (Colani) kullandığı araçla Emevi Camisi’ne gidilerek namaz kılınmasıyla, içeriye ve dışarıya en yalın haliyle, “Suriye toprakları bizden sorulur” mesajı verilmiştir.
Bu mesajın “Gövde gösterisine” dönüştürülerek verilmesi tartışmaya açık bir konu. Her şeyin çok sıcak olduğu ilk zamanlarda böyle şeyler ilgiyle karşılanıp bir süreliğine sempati de kazandırabilir.
Şu bir gerçek ki Suriye’nin nereye evrileceği konusunda birçok belirsizlik var.
İlk başta hoş karşılanan şeyler, zaman geçtikçe, ülke yönetimi ve yapılanması netleştikçe daha sonra, “Türkiye de kim oluyor, hamilik yapmaya çalışıyor” homurdanmalarına neden olabilir.
Her zaman üstüne basa basa söylediğimiz gibi, burası Ortadoğu. Yanımda diye gördükleriniz bir bakarsınız 24 saat içinde elinizden sabun gibi kayabilir. Daha da ileriye gideyim, hiç beklemediğiniz anda sırtınıza hançeri yersiniz. Bizim yakın tarihimiz bu tür olaylarla doludur.
Şurası bir gerçek…
MİT, Suriye sahasında, özellikle de Türkiye’nin çok büyük hassasiyet gösterdiği kuzeyde oldukça yoğun şekilde mobilize ve olayların seyrini değiştirecek kabiliyetlere sahip.
Bu nedenle Kalın’ın Esad’ın devrilmesinden sonra Şam’a gidişi anlaşılabilir.
Türkiye’nin burnunun dibindeki alanda başkalarının at koşturmasına elbette göz yumacak hali yok. Ancak bu işlerin davul zurnayla, tüm dünyanın gözüne sokacak şekilde yapılması, istihbarat örgütü jargonuna pek uygun değil gibi.
Suriye ile ilgili pek çok yazımıza konu olan İngiltere’nin bu işleri sessiz, sedasız nasıl götürdüğünü bir daha hatırlatmakta fayda var.
Hele de hala BM’nin ve Türkiye’nin terör örgütü listesinde gördüğü HTŞ lideri ile birlikte camiye gidip namaz kılarak sembolik siyasi mesaj verilmesi, bence MİT Başkanı’nın işi olmamalı.
Kamuoyunun da isimlerini yakından bildiği eski dönemin MİT müsteşarları böyle bir davranış içine girerler miydi, hiç sanmıyorum.
Tüm bunların yanı sıra, Esad’ın kaçtığı ilk günkü kadar olmasa da kaotik ortamın devam ettiği bir yerde MİT Başkanı gibi son derece önemli bir şahsiyetin ne kadar önlem alınmış olursa olsun, açık ortamda bulunmasını da güvenlik açısından doğru bulmayanlardanım.