Kerem Kırçuval

Kerem Kırçuval

KILIÇDAROĞLU’NUN MÜTHİŞ HAMLESİ VE PERUK MESELESİ

Masadaki partilerin tek sosyal demokrat olanı, yıllarca laikliği başörtüsü üzerinden savunagelen CHP.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, başörtüsü meselesini yanındaki 5 sağ partiye havale etmedi. İnisiyatifi aldı. Siyasetin sömürüsüne dönüşmüş bu haklı davayı üç maddelik teklifle çözdü. Helalleşme sürecini cesur, kararlı ve şahane adımlarla sürdürüyor Bay Kemal. Şu sözlerine dikkat çekmeli;
“Uzun süredir ülkenin yaralarını kapatmaktan söz ediyorum. Ülkemizin çok fazla açık yarası var. Bu yaraları kaşıyanlar oy devşirmek isteyen siyasilerdir. Devlet bu yaraları kapatmak zorundadır. Ve ucu nereye varırsa varsın, bu yaraları kapatmaya ant içtim.”
Dün verilen teklifin öncesinde kütüphanesinde özel kimi simgelere dikkat çekerek yayınladığı videosundaki şu sözleri unutmamak lazım:
“Yaraları kapatmak cesaret istiyor, cüret istiyor, gönül istiyor, gözü peklik istiyor… Kimsenin gönlünde bir yara açılmasın diye bazen oy kaybetmeyi bile göze almak gerekiyor. Özetle bu yol, yürek istiyor yürek. Siyaseten büyük yürek istiyor… CHP grubu eksiksiz, amasız, fakatsız ve yüreklice bu kanunun arkasında duracaktır… Sarayın da samimiyet turnusolü bu.”
Geçmişte yanlış yaptıklarını gizlemiyor, tersine yanlışlarla hesaplaşıyor.
Bay Kemal bile biraz sonra anlatacağım hikâyeyi bilmeyebilir. Adı hikâye ama tümüyle gerçek.
Bu hikâyeyi anlatmadan önce, Bay Kemal’in çıkışının ardından bu meseleyi yıllarca dava konusu haline getirenlerin, başörtülüleri oy deposu gibi görenlerin hallerine bakmak gerek.
Ezberleri bozulunca, gerçeklerle yüzleşince ne duruma düştüler öyle?
Ekonomiyi anlatamayan, pahalılığı çözemeyenler gittikleri her yerde ahaliyi “Bunlar var ya bunlar gelirlerse size 20 yılda getirdiğimiz özgürlükleri elinizden alır. Bunlar sizin başörtünüzü açar” diye korkutmuyorlar mıydı?
İsmet Paşa’ya “Asker kaçağıydı” diyebilecek kadar yaratıcılık konusunda sınır tanımayan bu kıymetli arkadaşlar şimdi nasıl bir yol bulacak bekleyip göreceğiz.
Artık macun tüpten çıktı. Artık hiçbir aslan sosyal demokratın kılığı kıyafeti yüzünden ötekileştirilmiş, zulüm görmüş, eğitim hayatı engellenmiş bir kardeşinin karşısına mahcup çıkma durumu kalmadı. Teklif bunun da önünü açtı.
Şimdi gelelim hikâyemize.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın yasaklı olduğu günler. 2002 seçimlerinden Tayyip Erdoğan rüzgârı ve müthiş bir zaferle çıkılmasına rağmen memleket Abdullah Gül’ün başbakanlığında yönetiliyor.
Erdoğan’ın yasağının kaldırılıp bir ilden vekil olarak Meclis’e girmesi için her yol deneniyor. Ama bu yol CHP’siz bir türlü açılamıyor. CHP’nin başında Deniz Baykal var. Baykal seçim sonuçlarına bakınca Erdoğan’ın yasağının önünde sonunda kalkacağını, Meclis’e gireceğini elbette görüyor ama bunu bir pazarlık haline getirme kurnazlığında.
Ahmet Necdet Sezer dönemin cumhurbaşkanı. AK Parti’nin ilk 100 gün ilk 500 gün hedefleri çerçevesinde işler yürüyor bir yandan. 2002 seçimlerine gidilirken sadece AK Parti’nin değil CHP dahil seçime giren tüm partilerin seçim beyannamesindeki nadir ortaklıklardan biri YÖK’ün kaldırılması.
Dönemin CHP Genel Başkanı Baykal, YÖK’ün kaldırılması konusunda AK Parti’nin önemli adımlar attığını, hatta Cumhurbaşkanı Sezer’in bile ikna edildiğini öğrendiğinde yasaklı lider Tayyip Erdoğan baş başa bir görüşme istiyor. Anında karşılık veriliyor. İstanbul’da ‘kaşlı beyazlı’ lokantada buluşuluyor.
Ana muhalefet lideri diyor ki yasaklı lidere, “Boşaltın bir ili, seçilin gelin Meclis’e destek vereceğiz ama YÖK Yasası’nı asla geri getirmemek üzere çekme sözü verin bize…”
Baykal’ın derdi başörtüsü. Muradıysa YÖK’ü yerinde tutarak memleketin elinden laikliğin gitmemesini sağlamak. Ne büyük bir öngörü.
Mutabakat tamam. Memleket tam YÖK’ten kurtulacakken, buna Ahmet Necdet Sezer gibi hassas bir isim bile ikna edilmişken yasa geri çekiliyor.
Soru soruluyor AK Parti’de. “Peki şimdi bizim başörtülü bacılarımız, çocuklarımız ne olacak?” sorusu.
Yanıtı anında veriliyor:
“Zaten perukla giriyorlar…”
Sizce ‘peruk’ yanıtını kim veriyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem Kırçuval Arşivi