Necdet Saraç
Kılıçdaroğlu’ndan Hacıbektaş Belediye Başkanı’na Erdoğan talimatı
Türkiye normal demokratik bir ülke olsa, devlet laiklik ve inanç özgürlüğü gereği bütün inançlara eşit mesafede dursa herhalde ülkenin Cumhurbaşkanı’nın bir cemevini ziyareti olay olmaz, günlerce Türkiye gündemini meşgul etmezdi. Nitekim aynı Cumhurbaşkanı her hafta cuma günü camiye gidiyor ve eğer cami çıkışında demeç vermemişse haber bile olmuyor! Doğal olan bu olsa da devlet mevcut yasalarında cemevini ibadethane olarak kabul etmediği gibi cemevi olarak kullanılan ”yer” Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne kira ödenen bir yer olunca Cumhurbaşkanı’nın cemevini ziyareti olay oluyor. Çünkü aralarındaki yorum farkları hatta görüş ayrılıkları ne olursa olsun Alevilerin tamamı Diyanet’in ve cumhurbaşkanlığı makamının ibadethane olarak kabul etmediği “o yeri” ibadethane olarak kabul ediyor ve cemevinin de tıpkı cami, kilise, sinagog, havra gibi yasalarda ibadethane olarak kabul edilmesini istiyor…
Bu çıplak gerçek ve yaşanan büyük ayrımcılık karşısında üç maymunu oynayanlar konuşmaya başlayınca ortada “Sorun yok” demekle kalmıyorlar, Türkiye’de ayrımcılığın olmadığını, tam tersine herkesin ne kadar eşit olduğunu anlatmaya başlıyorlar… Arkasından bu topraklarda bin yıllık kardeşlik vurgusu yaptıktan sonra, sıra ya okulda, ya sokakta, ya da askerde ama mutlaka bir yerlerde “Alevi arkadaş” bulup iyi bir Alevi güzellemesine bağlanıyor!
Erdoğan cemevini ziyaret ettikten ve hemen arkasından da 13 Ağustos’ta Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri’ne gideceğini açıkladıktan sonra her taraf bir kez daha “Aleviseverlerle” doldu. Tıpkı 2009’larda yaşanan ama sonuç alınmayan “Alevi çalıştayları” sırasında olduğu gibi!
İnsan ister istemez şaşırıyor. Şaşırmamak mümkün değil… Cemevine “Cümbüşevi” diyenler, Alevilerin oturduğu evlerin kapısına çarpı işareti konmasını, cemevlerine saldırılmasını sağlayan siyasal iklimi yaratanlar, Madımak katillerini savunanlar, savunmakla kalmayıp “terfi ettirenler”, tıpkı Madımak’ta olduğu gibi Çubuk’ta da “Yakın ula yakın” diye bağıranlar birdenbire “buharlaştılar”…
Oysa 20 yıldır ellerini tutan olmadı. Tam tersine, meclise hem de birçok kez getirilen ve “Cemevlerine yasal statü tanıyalım” önerileri her seferinde AKP oylarıyla reddedildi.
AKP ne yaparsa yapsın Alevi seçmenin ezici çoğunluğunun tercihini değiştiremeyeceğini bilse de Hüseyin Gazi Cemevi ziyareti ve 13 Ağustos’ta planlanan Hacıbektaş ziyareti AKP’nin “kendi Alevisini” yaratma ısrarını gösteriyor. Hüseyin Gazi’de bazı yalanlamalara rağmen Hz. Ali, Hacı Bektaş Veli ve Atatürk resimlerinin yerlerinin değiştirilmesi de vakıf ve dernek yönetiminin baypas edilmesi de “davetlilerin” özel seçilmiş olması da bunu gösteriyor. Aynı plan şimdi Hacıbektaş için devreye sokulmuş durumda…
KILIÇDAROĞLU: ERDOĞAN’A EŞLİK EDİN
Hacıbektaş ilçesindeki Hacı Bektaş Veli Dergahı Aleviler için çok önemli, 700 yıllık bir geçmişe sahip… Tıpkı Mekke gibi, Kudüs gibi, Vatikan gibi önemli…
Her yıl yüz binlerce Alevi, 16 Ağustos 1964 yılında Kültür Bakanlığı’na bağlı bir müze statüsünde yeniden açılan Hacı Bektaş Veli Dergahı’nı ziyaret eder ve çeşitli anma etkinlikleri düzenlerler. Zaman zaman aksasa da 1964’ten bu yana gelenekselleşen anma etkinliklerine CHP liderlerinin yanı sıra cumhurbaşkanı düzeyinde Sezer, Özal ve Demirel de katıldı. Bu açıdan 20 yıldır iktidarda olan Erdoğan’ın Hacıbektaş’ı “hatırlaması” ve ilk kez Hacıbektaş’a gidecek olması önemli.
Ziyaretin yapılacak olması kamuoyuna yansıdıktan sonra hem Alevi kurum başkanlarını hem de Hacıbektaş Belediye Başkanı Arif Yoldaş Altıok’u aradım ve bu
ziyaretin arka planını sordum. Başkan Altıok şunları söyledi:
“Kültür Bakanlığı son iki yıldır bizim düzenlediğimiz etkinliklere karşı alternatif etkinlikler düzenliyordu. Bu yıl da planladıkları etkinlikleri 15 Ağustos’ta olacaktı, ancak Cumhurbaşkanı’nın Hüseyin Gazi Cemevi’ni ziyaretinden sonra plan değişikliği yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 13 Ağustos’ta Hacıbektaş’a geleceğini bize ilettiler. Kültür Bakanlığı tören yerini de Hacıbektaş Meydanı olarak değiştirdi. Erdoğan’ın 13 Ağustos’ta Hacıbektaş’a geleceğini biliyoruz. Bu ziyaretle ilgili bizim bir dahlimiz yok ancak çok sayıda Alevi derneğinin, cemevinin aranarak davet edildiğini biliyoruz…
CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, kutuplaşmayı reddettiği için Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hacıbektaş’a geldiğinde kendisine eşlik etmemizi istediği için ben de Erdoğan ilçeye geldiğinde eşlik edeceğim, herhangi bir taşkınlık olmayacak…
Bizim bu yıl yapacağımız geleneksel anma etkinliğimizi ise her zaman olduğu gibi 16-18 Ağustos tarihleri arasında Alevi kurumlarıyla birlikte yapacağız ve bu etkinliğe Sayın Kılıçdaroğlu da katılıp bir konuşma yapacak…”
KONU HASSAS VE HAYATİ
Cemevi çıkışı açıklama yapmayan Erdoğan’ın bu kez Hacıbektaş ziyareti sırasında açıklama yapması bekleniyor. Bu açıklamanın bir türlü “sorun olarak görülmeyen sorunun” çözümü için, örneğin cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması, Hacı Bektaş Dergahı’nın müze statüsünden çıkartılarak ibadethane olarak kabul edilmesi mümkün gözükmese de dönemin Devlet Bakanı Faruk Çelik’in 2009 yılında Alevi Çalıştayı’nı açarken belirttiği gibi “konunun istismar edilmeyecek kadar hassas, çözümsüz bırakılmayacak kadar da hayati” olduğu ise kesindir!
Böylesine “hasas ve hayati” bir konuda ve henüz ziyaret gerçekleşmeden Kılıçdaroğlu’nun kendi belediye başkanına “Cumhurbaşkanı’na yardımcı olun, eşlik edin” demesi önemli. Umarım Erdoğan da bunu duyar!