Uğur Ergan
Ertegün koleksiyonundan 121 Milyon dolarlık rekor!
Türkiye’deki ekonomik durgunluğun sanat dünyasına da yansıdığı bir gerçek. Ancak resim ve heykel satışındaki gerilemeye ilişkin ayrıntılı bilgi verebilmek pek mümkün değil, çünkü kimse doğruyu söylemiyor. Özellikle pandemiyle birlikte Türkiye’de yaygınlaşan Instagram üzerinden yapılan müzayedelerdeki satışların doğruluğu son dönemde iyice tartışılır hale geldi. Açıkçası “gerçek koleksiyonerlerin” haklı şekilde “güven” endişesi yaşadıklarını ve geri çekildiklerini gözlemliyorum. Bir müzayedede “satıldı” diye anons edilen bir eser, aradan daha 24 saat geçmeden bir bakıyorsunuz başka bir müzayedede karşınıza çıkıyor. Böyle bir ortamda güven kalır mı?
Kim ne derse desin, Türkiye’de sanat eseri müzayedeciliği denince akla gelen ilk kuruluşlardan birisi Artam Antik A.Ş. Ne yazık ki, Artam da pandemi öncesi yaptığı salon müzayedelerine geçmedi. Müzayedeleri internet üzerinden yapmaya devam ediyor. “Artam dergi” bölümünde de dünyadan ve Türkiye’den ilginç sanat haberleri yer alıyor. Artam dergideki verilere göre, bu yıl dünyada müzayedelerde satılan en pahalı 100 eserin toplam rakamı 1.8 milyar doları bulmuş.
2024’teki müzayedelerde en yüksek rakama ulaşan yapıtlar arasında ilk sırayı, 18 yıl önce hayatını kaybeden dünyaca ünlü Türk-Amerikan müzik yapımcısı, Atlantic Records’un kurucusu Ahmet Ertegün’ün eşi Mica Ertegün’ün koleksiyonundan sunulan René Magritte'in ünlü tablosu “L'empire des Lumières (Işık İmparatorluğu)” almış. Kasım’da Christie’s’in müzayedesine damga vuran eser 121.16 milyon dolara satılmıştı.
Müzayede evinden yapılan açıklamaya göre eserin satış rakamı, müzayedede sunulan herhangi bir sürrealist eser için de dünya rekoruymuş. Mica Ertegün, tabloyu sanatçının 1968'de Byron Gallery'deki kişisel sergisinden, beş haneli rakama yakın bir fiyata satın almış. Yapıt, Magritte'in güneşli gökyüzüne sahip karanlık bir sokağı resmettiği, 27 eserden oluşan serisine ait.
İkinci sıradaki eser, 68,26 milyon dolar fiyatıyla Ed Ruscha’nın Teksas, Amarillo'daki Route 66 boyunca uzanan bir Standard Oil benzin istasyonunu resmettiği tablosu. Yine Christie’s müzayedede satılan Ruscha’nın 1964’te yaptığı “Standard Station, Ten-Cent Western Being Torn in Half” isimli eseri, 50 milyon dolarlık tahmini aşarak, sanatçının aynı zamanda açık artırma rekoru olmuş. Sanatçı, Los Angeles’tan Oklahoma City’deki ailesini ziyaret etmek için yaptığı yolculuk sırasında keşfettiği benzin istasyonuna, birkaç resminde daha yer vermiş.
Üçüncü sıra 65.5 milyon dolar ile Claude Monet’e ait. Monet’nin “Nymphéas (Nilüferler)”ı, Sotheby’s’in New York’taki kasım müzayedesinde 17 dakika süren tekliflerin sonunda 65.5 milyon dolara ulaşmış. Sanatçının yaklaşık 250 yağlı boyasından oluşan ikonik “Nilüferler” serisinin bir parçası olan bu anıtsal resim, sonsuz ilham bulduğu Giverny bahçesindeki nilüferleri içeriyor. Daha önceki çalışmalarında görülen nilüfer göletinin daha gerçekçi tasvirlerinden uzaklaşan Monet'nin odağı bu eserde tamamen suyun yüzeyine kayıyor; onun yansımalarını, ışık ve renk etkileşimini yakalıyor.
HÜSEYİN SARTAŞ’IN ARDINDAN
Ankara’nın çıkardığı naif resmin önemli ismi Hüseyin Sartaş, hiç beklenmedik bir anda geçirdiği kalp krizi sonrası geçen cuma günü 68 yaşında aramızdan ayrıldı. Geçmişte açtığı bir sergisiyle ilgili yazdıklarıma yer vererek Hüseyin hocayı anmak istedim:
“Köyün içerisinden akan bir dere, sonbahar rüzgarlarına sararmış yapraklarıyla direnen veya karla kaplı dallarıyla size aydınlığın yolunu göstermek için çabalayan bir ağaç, çiçeklerle süslenmiş kırlarda oynayan çocukların mutluluğu, sisle kaplı dağların eteklerindeki çay veya portakal bahçelerinde kadınlı erkekli çalışan köy halkı, köy meydanında kahvede toplanarak gelin alayının geçişini bekleyen Anadolu insanı...Ankara’da kentin göbeğinde yaşamasına rağmen kırsal kesim insanlarının yaşantılarını, günlük hayattaki uğraşlarını, düşlerini, güzelliklerini anlatmaya çalışıyor Sartaş. Modern yaşam içerisinde doğayı ve kendini tüketmiş olan çağdaş insanın ütopyası var Sartaş’ın resimlerinde...”