Kerem Kırçuval
EKMEK…
Bu memleketi yönetenlerin, yönettiğini düşünenlerinin adalet anlayışı çoktan yitip gitti uzak bir diyara. O gidince her şey gider ya. Ekmek meselesi de öyle.
Önce belediye meclisinde halkın biraz daha hesaplı, belediyenin ürettiği halk ekmeğe ulaşması için büfe sayısının arttırılması AK Parti ve MHP’nin oylarıyla red edildi. Eller ortak.
Üzerine algı operasyonu başlatıldı. Efendim, ucuz ekmeği satacak büfeler PKK’lılara verilecekmiş. Belediye bu iftiraya yanıt olarak, büfelerin şehit aileleri, gaziler ve engelliler tarafından işletilmesini hukuken garanti altına aldı.
Yine ikna olmadılar.
Günde bir liranın hesabını tutmaya çalışan ahali, sınırlı sayıdaki büfelerin önünde kuyruk olmaya başladı. Bu görüntüyü izlemeye doyamadılar, kahkahalar attılar meclis toplantılarında. Güldüler, engel olmanın keyfini çıkardılar.
Utanmadılar.
Çare bulundu, seyyar büfe çözümü geldi. Aylar süren tartışmaların ardından da yeni büfe kurulmasına belediye meclisi onay verdi. Şimdi de AK Partili belediyeler büfelerin kurulacağı yere itiraz ediyor, amaç engellemek. Ramazan günü kıyamet bundan koptu.
Kimseye ne Ramazan’ı anlatacağım ne yardımlaşmayı ne dayanışmayı ne yoksulluğu. Bu kavramlarla “eyvallah” edeli çok oldu bu arkadaşların.
Ümraniye’de zabıtalar yumruklaşıyor. İlçe belediyesinin memurları tam bir vatan savunması içinde. Adında halk geçen ekmek geçen büfenin ilçelerini işgal etmemesi için direniyor. Polis, zabıtalar arasındaki savaşta arada kalıyor.
Ahali ibretle izliyor.
Üsküdar da öyle. Büyükşehir’in zabıtasıyla birlikte vatandaş da büfe gece operasyonuyla kaldırılmasın diye nöbet tutuyor.
Komedi olarak gösterilmesi komik bile değil. Ekmek nöbeti.
Kötülük telsizlerden, amirlere emir olarak yağıyor.
Büfenin konulacağı yere ilçe belediyesi zabıta kamyonetini park edip kontağı kapatıyor. Bir kadın isyan ediyor. “Siz de utanma yok mu? Ne istiyorsunuz?Çekin elinizi ekmeğimizden. Yeter hazmedin engelleye engelleye nereye kadar?” diye bağırıyor.
Cılız bir ses geliyor yanıt olarak. “Bunların derdi başka!”
“Dertleri başka” sözü her durumda kafa karıştırmak için kurabildikleri sihirli cevap. Komik ve tüketilmiş artık.Feslinin öğrettikleriyle hayatı sürekli komplo teorileri üzerinden okudukları için ekmek ile bile kavga ediyorlar.
Olay basit. Belediye ahaliye ucuz ekmek ulaştırmaya çalışıyor.
Bakanın kendi şirketinden mal alması, bayisini bakan danışmanı yapması, merkez bankasının 128 milyar dolarının kaybolmasına, belediyeler eliyle insan kaçakçılığı yapmasına isyan etmiyor ahali. Onun için seçimi bekliyor ama ekmeğine taammüden uzanan eli artık iyi görüyor.
Nereden nereye diyor insan?
Halk ekmekle kavga etmek, ihtirasın, hazımsızlığın en güzel fotoğrafı.
Yetkilerine, varlıklarına, topladıkları yardımlara el koymak yetmiyor, aşevleri kapatmak, kredilerini durdurmak…
Özal’ın İstanbul’u kaybettiği seçim aklıma geliyor. ANAP o seçim kampanyasında ahaliyi “Eli kolu belediyeler” sloganı ile korkutarak rey alacağını sanmıştı. Ahali önce İstanbul başta olmak üzere büyükşehirleri Özal’ın elinden alarak buna yanıt vermişti. Sonra da Türkiye’yi.
İbret alınmadığı belli. Ayrıca sihirli sözleriyle ama kafa karıştırmak için de hakikati dile getirmek için söyleyeyim. “Dert başka.” Dert asla millet değil, dert asla bir liranın hesabını yapan, ucuza ekmek almak için kuyruğa girenler değil. Dert sadece kendi ikballeri.