Aytuna Tosunoglu
DÖNGÜ
Bilmiyoruz, henüz.
Bu virüs pandemisini atlatırsak ilerde hatırlar mıyız, hatırlamaz mıyız?
Ancak önceki örnekler hatırlamayacağımızı gösteriyor. Mesela 1957’de Asya gribi salgını vardı, bir on sene sonra 1968’de Hong Kong grip salgını patladı. Bizim kuşak ebeveynlerinin ağzından hiç duydu mu? Bu iki salgın toplamda altı milyon insanın canını aldı. Şu an yaşadığımız virüs pandemisi ortaya çıkalı yaklaşık bir sene oluyor ve bugün itibariyle dünya üzerinde yaklaşık bir milyon dört yüz bin insan göçtü, gitti.
1918 grip pandemisi kısa vadede ilk önce o zamanlar yaygın olan tüberküloz hastalarını (verem hastalarını) vurdu. Muhtemelen İspanyol gribinden ilk ölenler onlardı çünkü sağlık yönünden zayıf yakalandılar. Hastalanan ve atlatamayanlar da öldü ve geriye sağlıklı olanlar kaldı. Derken bir bebek patlaması yaşandı. Her savaş sonrasına atfedilen doğum oranlarındaki artışa bu defa grip pandemisine dayanıklılık gösteren sağlıklı bedenler de eklenmiş olabilir. Gribin daha yüksek sayıda çoğalabilen, daha küçük, daha sağlıklı bir nüfusu geride bıraktığı için böyle olabileceği yönünde tartışmalar var. Doğa, işte.
Öte yanda İspanyol gribine karşı çok savunmasız olanlar arasında yaşı 20 ila 40 arasında genç bir nüfus da vardı. Normal şartlar altında gribin küçük çocuklar ve yaşlılar için tehlikeli olabileceği düşünülürken genç olanlar da kaybedildi. Eve ekmek sağlayanlar/getirenler göçtü, yani. Görece zengin ülkelerde bile yeterli bir sosyal yardım ağı olmadığı için bakmakla yükümlü olunanlar hiçbir destek alamadılar.
Kovid-19 Pandemisi ortaya çıkınca ben de dahil yazarların birçoğu hemen 1918 yılının devasa grip pandemisi alanından bilgiler toplayıp, yazdık. Geçmişte yaşananlar çok daha kötüydü belki, ama daha önce hatırlamadık işte. Bizim hatırlamamamız kişisel anlamda bir eksikliği işaret eder ve son derece özneldir. Ancak ülkeyi yönetsin diye seçtiklerimiz için öyle mi? İktidarlardaki benzer “unutkanlık” hepimizi ilgilendiren deprem gerçeği için de geçerli.
Ülkenize bakınız. Çok açık bir eşitsizlik var. Yaşadığımız pandemide en yoksul, en savunmasız, sağlık hizmetlerine erişimde alt sırada yer alanlar, en uzun saat aralığı çalışanlar, en kalabalık mahalle, blok, site, apartman topluluğu içinde yaşayanlar, ulaşımda toplu taşımayı kullanma dışında seçeneği olmayanlar daha fazla risk altındadır.
1918’in grip pandemisi döneminde yaygın bir düşünce vardı: Hastalığa yakalananlar temel anayasal hakların kıyısından bile geçirilmeyen “aşağıdakiler” olduğu ve dolayısıyla hasta olmak da onların hatası olduğu yönündeydi. Bu düşünceden 1940’ların ortasından itibaren uzaklaşılmaya başlandı. Biz bugün, toplumdaki yoksul grupların daha savunmasız olmasının nedeninin yaşadıkları çevre olduğunu biliyoruz. Bu etki her pandemide güçlüdür. Bariz olan bir durum da pandeminin yükünü içinde Türkiye’nin de olduğu gelişmekte olan ülkelerin üstleneceği ve taşıyacağıdır.
Kim bilir kaç yıl taşıyacak?
Fikri olan?