Kerem Kırçuval
BİRİ BİZE YALAN SÖYLÜYOR
Bizim büyük talihsizliklerimiz kitabına yeni sayfalar ekleniyor. Hepimizin talihsizlikleri sayfasına…
Kimse ayrı kalamıyor bu durumdan.
Sokakta kalanlar da büyük evlerde oturanlar da geçim derdi olan da parasına oturduğu yerden para ekleyen de.
Eskiden “rantiyeci” dedikleri bu çevre saatlerini 07.30’a kurup ertesi günü planlıyor.
Sınırsız yetkili, debdebeli, kibirli devlet görevlileri sıranın kendisine ne zaman geleceğinden endişeli aynı saatlerde.
Memleketi idare edenler attıkları imzaları, verdikleri kararları, yaptıkları atamaları, arkalarını döndükleri, gözlerini kapadıkları icraatlarını birer birer gözden geçiriyorlar aynı saatlerde.
Gündemi belirleyen evlerde zaten hapis insanlara bir 23 saat veriyor.
Medyanın kör kaldığı, daha önce bu kadarı da işitilmemiş ilişki ağları, paralar, kayırmalar, haksızlıklar çökmeler, yağmalamalar sıralanıyor telefonlara, tabletlere, bilgisayar ekranlarına.
Ve ahali birbirine söz vermiş gibi en çok sonunu merak ettikleri dizinin yayın saatini gözlüyor.
Mideler bulanıyor.
Umutsuzluk yoğun bir sis gibi ülkenin üzerine çöküyor.
Hazin bir dönem.
Cumhurbaşkanı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi, eski TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek ortaya savrulanlarla ilgili olarak, “Binde biri doğruysa felaket ve sıkıntıdır. Savcı ya da savcıların harekete geçmesi lazım… Yargının görevini yerine getirmesi gerekir” demişti.
Şu ana kadar tek şuurlu, iddialara karşı koyan, “Araştırılmalı, soruşturulmalı” diyen isim Cemil Çiçek idi.
Bu cesaretli çıkış, çıkış olarak kaldı, devamı gelmedi.
Üç maymunu oynuyor devlet bürokrasisi.
Üç maymunu oynuyor kamu görevi üstlendiğini söyleyen medya.
Üç maymunu oynuyor adalet.
Üç maymunu oynuyor güvenlik.
İktidar medyası da şaşkın. Tutturduğu ezberi bir türlü bozamıyor. “Mafya-muhalefet ilişkisi” kavramını buldular bunu tartışıyorlar aralarında.
Utanmıyorlar.
Ezberleri artık eski sonuçları vermiyor, bundan sonra da verecek gibi görünmüyor.
Ortaya saçılan iddiaların bir teki bile muhalefetle ilgili değil. Çökülen yerler, dönen paralar, tuhaf ve devlet adamlığına yakışmayan olayların geçtiği iddiaların içinde muhalefet yok.
Tersine, yayınlar geri sarıldıkça iktidardan daha çok isim zikrediliyor. Güce sahip olanların isimleri ve gizemli ilişkileri ortaya dökülüyor.
Dolayısıyla da karartmayı da çarpıtmayı da herkes görüyor.
Ve herkes filmin sonunu iple çekiyor.
Filmin sonu henüz belli değil ama birinin bize yalan söylediği gün gibi ortada artık.
El değiştirmiş servetler, ele geçirilmiş mallar mülkler paralar, yok edilmiş itibarlar…
Şimdi size inanan, kaç seçimdir sandıkları patlatıp oylarıyla sizi iktidarda tutan insanların yüzüne nasıl bakacaksınız?
Suskunluğunuz ile geçecek mi sanıyorsunuz?
Değer miydi tüm bunlara?