Kerem Kırçuval
“Ben yapmadım Mickey yaptı”
Seçimlerin ardından ısrarla sürdürdüğü suskunluğunu 26 Ağustos günü Afyonkarahisar’da bozan İyi Parti’nin Sayın Genel Başkanı Meral Akşener ahaliden özür diledi.
Ahalinin bu özrü işitmeye elbette hakkı vardı ama Akşener özür dilerken gerçekten hakkını verdi mi emin değilim.
Mağlubiyetin faturasını çıkarırken kalemler arasında en çok Bay Kemal’i adres gösterdi, iki büyükşehir belediye başkanını da suçladı. Ben demiştim demeye getirmedi, açıktan söyledi.
Sanırım konuşmanın hazırlıkları ki günler öncesinden yapıldığını biliyoruz, Meral Akşener’e seçim sürecinde yaşananlarla birlikte yaptıkları da unutturulmuştu. Daha ortağı olduğu masada aday ismi telaffuz edilmeden ‘kazanacak aday’ diyerek dünyanın en negatif, sorumsuz ve yapay iletişimini yürüten bizzat sayın hanımefendi değil miydi?
Sayın hanımefendi, cumhurbaşkanlığı adaylığından feragat edip başvekilliğe gözünü diktikten sonra ittifak ettiği partinin iki büyükşehir belediye başkanını tahrik etmedi mi?
Elbette o reislerin de aklından geçiyordu adaylık ki kimin geçmez? Onları cesaretlendiren hatta olmaz işlere sokan kimdi acaba?
Dahası da var…
Aynı masaya oturup yepyeni bir Türkiye, adaletli ülke, güçlü parlamenter sistem hayalleri kurdurup ortağının mezhebini gizli saklı tartışan kimdi acaba?
Konuşulması bile ayıp bu konuyu seslendiren parti yetkililerinin bırakınız kulağını çekmeyi, nazikçe uyarmayan hatta cesaretlendiren bir başkası mı acaba?
Recep Tayyip Erdoğan’ın bile girme konusunda tereddüt ettiği birçok konuyu bizzat şahsı ve parti yöneticileri gündeme getirmedi mi?
Gelelim masadan kalkma meselesine...
O nasıl heybetli bir kalkıştı öyle? Memleket küçük dilini yuttu. Yetmedi, kalktıktan sonra basın toplantısında ettiği sözler seçim sürecinde servis edilen sahte videolardan daha etkili değil miydi? Hayalleri çalınan bizler, meğer bir kumar masasındaymışız.
Hanımefendinin masaya dönüşü de muhteşem idi. Ortaya attığı formülle güçlendirilmiş parlamenter sistem bir yanda dururken yüce meclisi sadece genel başkanlarsız bırakmayıp iki belediye başkanını da kabineye alarak milletin kafasını iyice bulandıran kimdi acaba? Kaybedeceksek hep beraber kaybedelim mi demek istiyordu?
Seçim süreci boyunca hem sözleri hem duruşuyla, düzenlediği her toplantıda “Şu iş bir bitsin” enerjisini yayan Tansu Çiller değildi.
Seçim kaybedildi.
Bu muhalefetin kaybettiği ne ilk seçim ne de son. Ajda Pekkan gibi sorayım “Ya sonra?”
Ortaya yeni bir yol haritası koyup ahaliden özür dilemek ve bu özrü dilerken kullanılan dil ne mi?
Tunç Başaran 1989 senesinde Ulucanlar Cezaevi’nde çekmişti Uçurtmayı Vurmasınlar filmini. Feride Çiçekoğlu yazmış, Nur Sürer oynamıştı.
O filmde Ozan Bilen 5 yaşında hapishanedeki çocuktu. Hayatımıza unutulmaz bir diyalog kazandırdı.
“Ben yapmadım Mickey yaptı.”