Besim Güçtenkorkmaz
Aslında Adana'nın kendisi film gibi
Adana’da, Türk sinemasının en önemli organizasyonlarından birisi olan Altın Koza Film festivali geçtiğimiz hafta sonunda başarıyla tamamlandı. Böylesi bir sanat organizasyonunu, aynı duyarlılıkla 30 yıla taşımak elbette büyük yürek ve dolayısıyla cesaret ve emek işi. Festivale büyük ilgi vardı. Son gece yapılan büyük törende Oskar ödülleri verildi. Onur ödülleri ise “Selvi boylum al yazmalım”ın efsane oyuncuları, Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın oldu. Festivale çok sayıda sanatçı, yönetmen ve senarist de davet edilmişti. Filmler, Adana şehir merkezinde olduğu gibi, ilçelerinde de gösterime girdi. Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes film festivalinde yarışan “Kuru Otlar üzerine” filminin ilk gösterimi, tüm oyuncuların katılımı ile festival salonlarında yapıldı. Merve Dizdar’ın en iyi kadın oyuncu ödülünü aldığı film, 29 Eylül’de tüm sinemalarda vizyona girecek.
Filmin gişesini Adana belirler
Altın Koza film festivalinin ilki, bir öğretmenin çabası ile yapıyor. Malatyalı olup, Adana’da eğitmenlik yapan Ziya Darendeli adlı bir öğretmen, yüzden fazla açık hava sineması olan Adana’da bir film festival düzenlenmesi için Adana Belediyesi’nin kapısını çalıyor. Özellikle Yılmaz Güney filmleri nedeniyle Adana halkının sinemaya büyük ilgi duyduğu yıllar. Öğretmenin gayretleri, belediyenin özverisi ile İlk festival böylece gerçekleşiyor. Gelen sanatçılara ilgi o kadar büyük oluyor ki, festivalin geleneksel hale getirilmesine karar veriliyor. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adanalının o yıllardaki sinemaya olan tutkusunu ve sinema bilincini anlatırken “Eğer yeni yapılan bir film Adana’da tutarsa, yapımcılar o filmin Türkiye çapında da tutacağını bilirlerdi. Adanalının beğenisi, onlar için o yıllarda kamuoyu araştırması yapmak gibi bir şeydi” diyor. Aynı öngörüsünün bugün de geçerli olduğunu ısrarla söylüyor.
Altın Koza
Adana’nın sırrı zaten Altın Koza’da. Yaşar Kemal, Binboğa Destanı adlı eserinde, bereketli Çukurova’da pamuk ekimi ile başlayan ve her geçen yıl artan zenginliği, yörüklerin Çukurova’daki kışlaklarının ellerinden gitmesi ile birlikte romanda anlatıyor. Yazı yaylada geçiren yörükler, kış gelince Toroslardan Çukurova’ya sıcak topraklara inerler. Ama Çukurova’da pamuk ekimi başlayınca, kendilerine kışlak bulamazlar. Altın Koza, zengin yörüklerin ve hayvancılığın sonu olurken, onların yerine pamuk üreticileri zenginleşir. Şimdi zengin pamuk üreticilerinin, bir zamanlar yörüklerin yaşadığı yaylalarda yazlıkları var. Yaz sıcaklarında Adana’dan kaçan yaklaşık bir milyon insanın 4-5 ayı yaylalardaki evlerinde geçirdiği söyleniyor. Yörüklerin ise nerelere dağıldıkları pek bilinmiyor.
Sayıştay'a takılan çeyrek altınlar
Altın Koza gerçekten altın gibi değerli ama Başkan Zeydan Karalar’ın başına gelen bir başka altın konusu daha var. Adana’ya gittiğimizde öğreniyoruz ki Zeydan Karalar’ın düğünlerde taktığı çeyrek altınların çokluğu, Sayıştay denetiminde sorun olmuş. Kendisine gelen düğün davetlerini kırmayan Zeydan Karalar, hemen hemen her gece 6-7 düğüne katılıp, genç çiftleri kutlar, birer de çeyrek altın takarmış. Sayıştay denetlemesinde, bu kadar altın takılması Türkiye ortalamasının üzerinde görülmüş. Zeydan Karalar’ın ekibinde yer alanlar ise başkanın bazen bir günde 10 düğüne bile katıldığını söylüyorlar.
En pahalı taksi Adana
Adana göründüğünden daha zengin bir şehir. Bunu nereden mi biliyoruz? Taksi ücretlerinden. Türkiye’nin en pahalı indi bindi taksi ücreti Adana’da. En kısa mesafe için Taksiciler 80 lira alıyorlar. Bu fiyatlara rağmen boş taksi bulmak her zaman mümkün olmuyor. Çünkü hava o kadar sıcak ki, insanlar kısa mesafe de olsa gidecekleri yere yürüyerek gitmiyorlar. Dolmuş ve otobüsün kalabalığını çekmek istemeyen hali vakti yerinde insanlar, taksiyi tercih ediyorlar.
Ama yollarda bir sıkıntı var. O da hiç durmadan çalınan araba kornalarının sesi. Her sürücü her şey için korna çalabiliyor. Aynı anda, aynı yerde 15-20 taşıtın korna çaldığını düşünürseniz, gürültü kirliliğinin katsayısını ölçebilirsiniz. Konuştuğum sürücüler, çaldıkları her kornanın farklı bir anlam taşıdığını söylediler. Mesela, geliyorum kornası da varmış, gidiyorum kornası da. Arabalar sağa sola dönerken de korna çalarak dönüyorlar. Minibüsler, durağa yaklaşırken “görün beni ey müşteriler” kornası çalıyormuş. Bunun yanında selamlaşma kornası var. En korkuncu ise kırmızıdan yeşile dönmek üzere olan trafik ışıklarında koro halinde çalınan, “haydi hareket etmeye hazırlan” kornası. Dar bir sokakta taksiden inerken, 10 saniye içinde arkadan gelen 7-8 arabanın beni yoğun korna sesi ile kaldırıma uğurlama sesi hala kulaklarımda. Korna kirliliğini önlemenin Adana’da mümkün olamayacağını üç dört yetkiliden bizzat duydum.
Adana 6-8 Ekim’de lezzet festivaline kucak açacak
Adana’da önümüzdeki günlerde lezzet festivali başlayacak. Adanalılar, lezzet festivalinin de film festivali gibi çok hareketli geçtiğini söylüyorlar. Adana’da lezzet festivali deyince aklınıza hemen kebaplar, tatlılar ve şalgam geliyor ama başka lezzetler de var. Adana zengin şehir dedik ama her zaman kebap yiyemeyecek gelir düzeyine sahip olanlar için, çok sayıda börekçi, simitçi ve turşucu dükkanı da açılmış. Büyük saat bölgesindeki tarihi lokumcu ve helvacıları da unutmamak gerek.
5 günde yaklaşık 15 film seyrettiğimiz yaşayan şehir Adana, biraz da bu yüzden kendisine film gibi yaşamların olduğu şehir olarak bakmamıza neden oldu.